'İktidara uygun 12 Eylül düzenlemeleri değişmiyor'

'İktidara uygun 12 Eylül düzenlemeleri değişmiyor'
T24 - Siyasi parti liderleri meydanlarda referandum mitinglerine devam ederken, köşe yazarları da bir ay sonra yapılacak referandum oylamasında 'evet' mi, 'hayır' mı denmeli sorusunu yanıtlamaya çalışıyor. Milliyet yazarı Rıza Türmen köşesinde Anayasa değişikliği paketindeki maddeleri değerlendirdi. AKP iktidarına uygun 12 Eylül düzenlemelerinin değişmediğini söyledi.Türmen'in Milliyet gazetesinde '12 Eylüller ya da Anayasa değişikliği (1)' başlığı ile bugün (7 Ağustos 2010) yayımlanan yazısı şöyle:12 Eylül referandumunun ana teması ne? İktidar bu soruya “12 Eylül Anayasa’sından kurtulmak” yanıtını veriyor. Referandumu bu eksene oturtuyor.Oysa, 12 Eylül referandumu ile 12 Eylül Anayasa’sı arasındaki ilişki tarih benzerliği ile sinirli.  Anayasa değişiklik paketinin 12 Eylül rejimi ile tek ilgisi, 12 Eylül yönetiminde görev almış kişilerin yargılanmasını yasaklayan maddenin iptali.  Böyle bir yasağın anayasada bulunması hukuk devletiyle bağdaşmıyordu. Kaldırılması da doğru.  Ancak zaman aşımı nedeniyle 12 Eylül döneminde görev yapanların yargılanması olanaksız.  O nedenle, bu değişiklik kabul edilse bile,  uygulamada bir şey değiştirmeyecek. Kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm bu değişiklik, referandumu 12 Eylül eksenine oturtmaya yetmiyor. 12 Eylül’den bu yana, anayasa yaklaşık 20 kez değiştirildi. Anayasa’da yapılan değişiklikler 12 Eylül Anayasası’nı ortadan kaldırmaya hizmet etseydi, bu amaç çoktan gerçekleşmiş olurdu. Demek ki, bölük pörçük değişikliklerle 12 Anayasası ortadan kalkmıyor.Kaldı ki, iktidarın amacı 12 Eylül Anayasası’nın getirdiği sınırlamaları kaldırmak olsaydı, buna yönelik değişiklikler yapardı. Örneğin, YÖK ile ya da zorunlu din dersi ile ilgili maddeleri değiştirebilirdi. Ya da gerçekten bağımsız bir yargı istiyorsa, 12 Eylül Anayasası’nın ürünü olan Adalet Bakanı’nın HSYK başkanlığını ve yargıç ve savcıların idari yönden Adalet Bakanlığı’na bağlı olmalarını değiştirebilirdi. Yasama organının daha demokratik bir yapıya kavuşması için % 10 seçim barajını, pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi, % 5’e indirebilirdi. Bunların hiç biri yapılmadı. Başka bir deyişle, 12 Eylül rejiminin getirdiği, iktidarın çıkarlarına uygun sınırlamalara dokunulmadı. Böyle olunca, anayasa değişiklik paketiyle 12 Eylül rejiminden çıktığımız savı, içi boş bir slogan olarak kalıyor.12 Eylül rejiminden çıkmanın yolu, toplumsal mutabakata dayanan yeni bir anayasa yapmak. Ancak o zaman, demokrasi sağlam bir zemine oturacak, “12 Eylül dönemi kapanmıştır. Yeni bir dönem başlamıştır” demek olanağı doğacak.Yapılan değişiklikler 12 Eylül Anayasa’sını ortadan kaldırmak yerine, 12 Anayasa’sına yama yaparak ayakta tutmakta. Onun yaşam süresini uzatmakta. Üstelik yeni bir anayasa yapılması sürecini ertelemekte.Anayasa, devletin temel düzenini oluşturan bir toplumsal sözleşme. Bireylerin farklılıkları ile birlikte yaşayabilmeleri için ortak bir zemin oluşturuyor. Türkiye gibi bölünmüş toplumlarda böyle bir ortak zemin yaratılması daha da önemli. Bunun için anayasanın geniş bir toplumsal mutabakata dayanması gerekli. Oysa, değişiklik paketinin bir toplumsal uzlaşı sağlamaktan çok, siyasal iktidarın karşılaştığı güçlükleri ortadan kaldırmak amacıyla hazırlandığı anlaşılıyor. Böyle olunca amaç, yöntemi de kararlaştırıyor. Anlamlı bir danışma süreci işletmeden, uzlaşı sağlama çabası göstermeden hazırlanan bu değişikliklerin doğurduğu sonuç ortada. Toplumdaki ayrışma, kutuplaşma büsbütün artmış durumda. Referandumun sonucu ne olursa olsun, kaybeden bütün bir toplum olacak.AKP’nin değişiklik paketi Türkiye’nin siyasal yaşamında tehlikeli bir de kapı açıyor. İktidardaki siyasal partinin amaçlarına hizmet eden bu tek yanlı değişikliklerin kalıcı olması beklenemez. Yarın iktidara gelen başka bir siyasal parti, bu değişiklikleri kaldırıp kendi çıkarlarına uygun başka değişiklikler yapmak isteyebilir. Anayasa’nın siyasal iktidarların isteklerine göre ikide bir değiştirilmesi, sürekli bir anayasa sorununun varlığına ve siyasal istikrarsızlığa yol açar.Anayasa değişikliklerinin amacı, referandumda oylama yöntemini de kararlaştırıyor. Birbiriyle bağlantısı olmayan değişiklikler tek bir oya sunuluyor. Böylelikle, halk bazı maddelere “evet”, bazı maddelere “hayır” demek olanağından yoksun bırakılıyor. Halkın iradesini özgürce ifade etmek hakkı sınırlanıyor. Buna demokratik bir referandum diyebilir miyiz? Bu haliyle referandumdan çok plebisite benziyor.  Plebisitlerin demokratik olmayan amaçlarla kullanılmasının ise pek çok örneği var.Yazı dizisine değişiklik paketinin içeriği ile devam edeceğiz.