"İktidar aynı memlekete yaptığı gibi, adı bilimle ve özgürlüklerle anılan Boğaziçi Üniversitesi'ni müsadere ediyor. Seçime fazla kalmadı, zamanları daraldı. Bütün aceleleri bu yüzden." Banu Güven DW Türkçe'de yazdı:Türkiye son 20 yıldır önce yavaştan, sonra yokuş aşağıya yuvarlanır gibi bir dönüşüme girdi. Recep Tayyip Erdoğan iktidarı süresince sabırla, adım adım devleti kendi özel aygıtı haline getirdi. İngilizce siyaset biliminde "State Capture" olarak geçen, Türkçe'ye "devleti ele geçirme", "devlete el koyma" ya da daha eski bir ifadeyle "devleti müsadere etme" olarak çevrilebilecek olan bu sürecin aynısı, bugün hızlandırılmış şekilde Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşanıyor. Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi'ni "müsadere" ediyor. Boğaziçi Üniversitesi'nde mikro ölçekte bir Türkiye hikayesi yaşanıyor. Polisli kampüs, tutuklanan öğrenciler, daha önce özgürce çalışan öğrenci kulüplerine, film ve belgesel arşiviyle Boğaziçi'nin en önemli merkezlerinden biri olan Mithat Alam Film Merkezi'ne müdahaleler, İstanbul Matematiksel Bilimler Merkezi'nin anahtarını değiştirmek suretiyle akademisyenlerin buraya girişinin engellenmesi, Boğaziçi Yayınevi'nin kapatılması, yeni fakülteler ve okulun karar organlarındaki dengeyi değiştirecek bazı girişimler. Bu girişimlerden biri de Boğaziçi'ni Boğaziçi yapan emekli hocaların okulla ilişiğinin keyfi şekilde kesilmesi.Hocaların çoğu tatildeyken, onlarca yıldır kullandıkları odalarını, masalarını üç gün içinde boşaltmaları istendi. "Siz boşaltmazsanız, biz boşaltırız" diye ültimatom verildi. Hiçbir gerekçe sunmadan tebliğ edilen bu kararları, konuştuğum bir öğretim üyesi, "Anlaşılan o ki, tek kriter bu hocaların direnişe verdikleri katkıydı" diye yorumladı. Odalarını boşaltmaya gelemeyenlerin eşyalarını toplayan bir öğretim üyesi nasıl zorlandığını, "Hocaların eşyalarını toplarken boğazım düğümlendi" diye anlattı.Bu şekilde Ağustos ayında 16 hocanın görevine son verildi. Direnişi gün be gün belgeleyen öğretim görevlisi Can Candan'ın okulla ilişiği, elinde mahkeme kararı olmasına rağmen kesildi mesela. Ekonomi Bölümü Başkanı Ünal Zenginobuz görevinden uzaklaştırılanlar arasındaydı. İktisat profesörü İzzettin Önder, Boğaziçi Sosyoloji dendiğinde akla gelen ilk isimler Nükhet Sirman ve Faruk Birtek de okuldan ve öğrencilerden koparıldı. Yıllarını Boğaziçi'ne veren İngiliz Dili ve Edebiyatı profesörü Cevza Sevgen de 48 yıldır Fizik Bölümü'nde ders veren eşi Alpar Sevgen ile birlikte hoyratça kapı dışarı edildi.Dil bilimi alanında önde gelen akademisyenlerden olan, belki bazılarınızın kitaplığında bulunan Dilbilim Sözlüğü'nün yazarlarından Sumru Özsoy. Endüstri Mühendisliği Bölümü'nde 29 yıldır hocalık yapan Yaman Barlas. Kimya Bölümü'nde Katalizör Teknolojileri ve Reaksiyon Mühendisliği Laboratuvarı kuran, okulundan Araştırmada Üstün Başarı Ödülü alan Zeynep İlsen Önsan. Eren Soyak, Çağatay Sönmez, Onur Güngör, Can Tunca, Banu Aykın Köylüer, Selahattin Yılmaz, Mehmet Akıncı. Liste uzayıp gidiyor. Bir de hatırlatma. Daha önce de Feyzi Erçin, Seda Binbaşgil, Özcan Vardar'ın dersleri iptal edilmiş ve ilişikleri kesilmişti.Geride kalanlar hakkında ise çok sayıda disiplin soruşturması açıldı. Aynı Türkiye örneğinde olduğu gibi, öğretim üyeleri attıkları Tweet nedeniye disiplin soruşturmasına uğruyor. Boğaziçi'nin gideni aratan rektörü Naci İnci, bu icraatıyla eş zamanlı olarak alelacele kadro açıp ilanlar veriyor. Konuştuğum öğretim üyesi durumu, "Yerleşiyorlar" diye özetliyor. Haklı, çünkü devletin ya da kamunun her alanında ve kademesinde olduğu gibi, bu şekilde bir kez işe alınan devlet memurlarının, sadece haksızlık yapıldığı gerekçesiyle görevden alınması imkansız gibi.Bu yazıyı yazarken en başta yaptığım tespiti, yıllarını Boğaziçi'ne vermiş ve hoyratça kapı dışarı edilmiş, İngiliz Dili ve Edebiyatı profesörü Cevza Sevgen'in de yaptığını gördüm. Medyascope'a konuşan Sevgen de, "Türkiye neyse, Boğaziçi de onun bir mikrokozmosu" demişti. Çok haklı. İktidar aynı memlekete yaptığı gibi adı bilimle ve özgürlüklerle anılan Boğaziçi Üniversitesi'ni müsadere ediyor. 2023'teki seçime fazla kalmadı. Zamanları daraldı, bunu biliyorlar. Bütün aceleleri de bu yüzden.