İlber Ortaylı: Demokrasi nöbetine gitmedim, işim vardı, dişim ağrıyordu

İlber Ortaylı: Demokrasi nöbetine gitmedim, işim vardı, dişim ağrıyordu

Tarih profesörü İlber Ortaylı, “Demokrasi nöbetine gittiniz mi?” sorusuna, “İşim vardı gitmedim, dişim ağrıyordu” yanıtını verdi. "Türkiye'yi cahiller yönetiyor" diyen Ortaylı, "Görgü ayrı bir şey. Herkes âlim olmadığına göre cahiller de yönetir. Bütün dünyada bu böyledir. Burada nispeti fazladır. Bir de çok cüretkâr burası. İktidarı da muhalefeti de çok cüretkâr. Bilmeden çok cüretkâr oluyorlar. Darbede bile gördük cahil olduklarını" ifadesini kullandı.  

'Devlet katında Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ınki gibi bir aşk yaşanmadığını' savunan Ortaylı "Herkes evinde yaşıyor galiba. Bunlar çirkin siyasiler; ne anlar aşktan. Hürrem - Kanuni güzel oluyor hikâyeleri... Bugünkü siyasiler ise sıkıcı" diye konuştu.

Ortaylı "Türkiye'yi cahillerin yönettiğini" savunarak, "Görgü ayrı bir şey. Herkes âlim olmadığına göre cahiller de yönetir. Bütün dünyada bu böyledir. Burada nispeti fazladır. Bir de çok cüretkâr burası. İktidarı da muhalefeti de çok cüretkâr. Bilmeden çok cüretkâr oluyorlar. Darbede bile gördük cahil olduklarını" ifadesini kullandı.  

Cumhuriyet'ten Ceren Çıplak'a konuşan İlber Ortaylı'nın açıklamaları şöyle:

Evet ne soracaksınız bana?

- İlk olarak ‘Nasılsınız’ desem?

Biliyor musun hırs çok kötü bir şey. Hepinizde hırs var. Mutlu olmaya çalışın, yaptığınız iş iyi olduğu için okusunlar. Genel yayın yönetmeni olayım diye gazeteci olunmaz. Bunu unutma.

- Türkiye’de kadın olmak her alanda daha fazla mücadele gerektiriyor, o kadar baskı ve şiddet var ki...

Hiç baskı, şiddet yok. Evet bir kısımda var, ama diğer kısım da çok şımarık. Türkiye’deki bazı kadınlar çok şımarık. “Ayy bu memlekette yaşanmaz” diyorlar.

- Sizce bu memlekette yaşanmaz mı?

Yaşanmaz, ama şu anda yaşanmaz.

- Neden yaşanmaz? Çok mu ‘cahil' var?

Herkes âlim olmadığına göre...

- Peki, Türkiye’yi cahiller mi yönetiyor?

Türkiye’yi zaten cahiller yönetiyor, ama görgü ayrı bir şey. Herkes âlim olmadığına göre cahiller de yönetir. Bütün dünyada bu böyledir. Burada nispeti fazladır. Bir de çok cüretkâr burası.

- Politikacılar mı cüretkâr?

Evet, iktidarı da muhalefeti de çok cüretkâr. Bilmeden çok cüretkâr oluyorlar. Darbede bile gördük cahil olduklarını.

- En son ne zaman gittiniz Beyoğlu’na? Beyoğlu artık Laleli-Merter karışımı mı?

Entelektüel takım artık Beyoğlu’nda tur atmaz. Onun için bu normal. Şimdi Araplar geziyor en çok. Kaliteyi düşüren enterasan bir kalabalık var Beyoğlu’nda. Bombalar patlıyor, insanlar gitmiyor ama Anadolu’dan gelen gençlerin gözü pek, iki gün gitmeseler üçüncü gün giderler.

- Peki, genel anlamda giyim kuşamda bir değişim görüyor musunuz?

İyi bir değişim var. Konfeksiyon, tekstil sanayimiz iyice gelişti. Ben 50’leri 60’ları bilirim, altını üstünü uyduramazlardı, ama şimdi ucuz mal satılıyor.

En ucuz ayakkabının, en ucuz elbisenin bile bir albenisi var. Millet renk uyumunu öğrenmeye başladı. Merter’deki mağazaya git 40 TL’ye giyinir çıkarsın. İnsanlarımız değişti. Nesil değişti. Artık insanlar kapalı ailelerde evlenmiyorlar. Alevi - Sünninin kendi içinde evlenme dönemi bitti.

- Aslında pek bitmedi...

Bitti şekerim. En azından Erzincan’ın Alevisi başka bir şehrin Alevisi ile evlenebiliyor. Çarpıklık da bitti. İnsanların birdenbire boyu posu uzadı. Coğrafyada yerini bilmediği bir adamın çocuğu olarak dünyaya geliniyor artık. O yüzden ırkımız da güzelleşti. Türkler güzelleşti. Gelişti.

- Peki kültürü gelişti mi?

Bu, çok güzel bir soru. Kültür gelişmedi. Türkler, ağzını açmasın. İstanbul Türkçesi kayboldu. İnsanlara Türkçenin diş öncesinde söylendiğini öğretemedik. Gidiyor Ajda Pekkan’a özeniyor. Ajda Pekkan’ı küçümsemiyorum ama Türkçe öyle olmamalı.

- Zeki Müren gibi mi konuşalım?

Evet, bal gibi de öyle konuşacaksınız. Zeki Müren Bursalıdır ve Türkçe konuşurdu. Türkçe çok basit, dişin öncesinde konuşulur, öyle yayarak konuşulmaz. Türkçe bilmiyorlar, seyrettikleri şeyler fevkalade aptal şeyler. Kaliteli film, dizi izlemiyorlar.

- ‘Demokrasi nöbet’lerinde mehter marşı çalınıyor, yeni açılan köprülere padişah adları veriliyor. Toplumda bitmeyen bir Osmanlı özentisi mi var?

Mehter takımını da seversin, Osmanlı tarihini de bilirsin. Cumhuriyettekilerin mi adını vereceksin? Var mı mimar? Sen Türkiye’de köprüye isminin verileceği bir mimar biliyor musun? O yeni olan Haliç köprüsüne mimarının mı adını vereceksin? Yoksa belediye başkanının adını mı vereyim, estağfirullah!

- Üçüncü köprüye “Yavuz Sultan Selim Köprüsü” denmesi tepki çekiyor, çünkü Alevileri katleden bir padişah olarak niteleniyor. Öyle mi?

Alevileri katletmesi meselesi tartışılıyor. Başbakan az zamanda çok iş yapan bir padişah olduğu için onun adını aldıklarını söylemişti. Büyük bir mimarın adı verilmeliydi. Mimar Sinan gibi...

- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politikalarının Osmanlı politikalarına benzetilmesine ne diyorsunuz?

Ben öyle olduğunu düşünmüyorum.

- Erdoğan’a neden padişah diyorlar? Padişaha benziyor mu?

Bu soruyu git Cumhurbaşkanı’na sor.

"Davutoğlu döneminde dış politikamızda çok darbe yedik"

- Bugünkü Türkiye’nin gidişatını nasıl görüyorsunuz?

Bugünkü Türkiye bir imparatorluk kalıntısı. 3. dünya ülkesinde sandık demokrasisi ve kapitalist kalkınma yöntemleri ile başarlı olmuş, büyük bir sosyo-transformasyon geçirmiş bir ülke. Fevkalede renkli fakat uyuşma ihtimalimiz az. Bu üzücü. Burası çok güzel işler başarmış bir ülke. Bir komplo teorisi değil bu; Türkiye’nin büyümesinden ciddi olarak çekiniyorlar. Bizim sınırlarımızda çatışma isteniyor. Bu bir stratejik gereklilik olarak görülüyor.

- Türkiye’nin dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Diploması geleneğindeki zayıflamayı millet ittihatçılara atıyor ama öyle değil. Memuriyetin rutine dönmesi Sultan Abdülhamit devrinin eseridir. Günahı onundur. Bugün dış politikayı makro olarak henüz inceleyemedim, ama çok ciddi bir kadro sorunumuz var. Ahmet Davutoğlu döneminde dış politikamızda çok darbe yediğimiz kanısındayım. Bunlar inşallah kalıcı yaralar değildir. Şu yeni hükümet devrinde inşallah düzelecektir dedikleri gibi.

"Bugünkü siyasiler çok sıkıcı"

- Özel hayatınıza da bulaşalım. Sevgiliniz var mı?

Benim özel hayatım 70 yaşındaki bir âlimin özel hayatı. Hiçbir zaman senin koordinatlarınla uyuşmaz.

- Laf vurmayı ne çok seviyorsunuz...

Eee ne olmuş yani? Sen de açık verme.

- Yalnız mısınız?

Özel hayatımın büyük bir kısmı kızımla torunuma ait. Diğer kısmı da yazılarıma, kitaplarıma ve gezmelerime, konferanslarıma ait. Allah’a şükür oldukça yalnızım.

- Devlet katında da gördüğümüz bir aşk manzarası yok. Siz ki o kadar Hürrem Sultan - Kanuni Sultan Süleyman gibi nice aşkları okumuşsunuz... Peki, bugün devlet katında büyük aşkların olmamasını nasıl görüyorsunuz?

Göremiyorum. Herkes evinde yaşıyor galiba. Bunlar çirkin siyasiler; ne anlar aşktan. Hürrem - Kanuni güzel oluyor hikâyeleri... Bugünkü siyasiler ise sıkıcı.

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın