Dr. Ahmet Ozansoy
6360 sayılı Yasa ile birlikte 31 Mart 2014 tarihinde bazı belediyeler büyükşehir belediyesi haline geldi, bazı belediyelerin tüzel kişilikleri sona erdi, bazı belediyeler ilk defa kurulmuş oldu ve bazı belediyelerde de sınır değişiklikleri gerçekleşti. Bu aşamada 2014 yılı için tahakkuk edecek emlak vergilerinin hangi belediye tarafından tahsil edileceği sorunu ortaya çıktı. Zira 6360 sayılı Yasa’da bu konuda bir hüküm bulunmuyor.
Emlak vergisi her yıl Ocak ve Şubat aylarında tahakkuk etmekle birlikte tahsilâta ancak 1 Mart tarihinden itibaren başlanabilmektedir. Uygulamada bu tarihten önce de hatalı olarak emlak vergisi tahsili yapılmaktadır. Oysa vadesi gelmeden bir alacağın tahsil edilmesi durumunda, 6183 sayılı Kanun’da belirlenen “rızaen yapılan tahsilâtta ödeme sırası” değişmektedir. Emlak vergisinin ilk taksitinin Mayıs ayı sonuna kadar, ikinci taksitinin de Kasım ayı sonuna kadar ödenmesi gerekmektedir.
6360 sayılı Kanun sonrasında 31 Mart 2014 tarihinden itibaren her belediye kendisi açısından “yeni duruma” geçmekte ve görev ve sorumlulukları da aynı çerçevede yeni duruma göre belirlenmektedir.
31 Mart 2014 tarihinden itibaren bağlı olduğu belediye değişen gayrimenkulün emlak vergisinin hangi belediye ödeneceği konusunda 6360 sayılı Kanun’da bir hüküm olmadığından Gelir İdaresi Başkanlığı bir görüş vermiştir. Bu görüşte; “Daha önce emlak vergisini ödemekte olduğu belediyeden, başka bir belediyenin belediye ve mücavir alan sınırı içine alınan bina, arsa ve araziden dolayı yeni belediye ile ilgili emlak vergisi mükellefiyeti, yeni belediyenin sınırına alındığı tarihi takip eden taksitten itibaren başlayacaktır. Dolayısıyla sözü edilen mahallerde yer alan taşınmazların emlak vergisi, ilk mahalli idareler genel seçiminden sonrasına isabet eden taksitten itibaren, diğer bir ifadeyle 2014 yılı ikinci taksitinin yeni belediyeye ödenmesi gerekecektir” denilmektedir.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın bu görüşe nereden vardığı çok açık değildir. 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun mükellefiyetin başlaması ve bitmesini anlatan 9 ve 19’uncu maddelerinde emlak vergisini tadil eden (değiştiren) olayların gerçekleşmesi durumunda mükellefiyetin takip eden bütçe yılı başından itibaren başlayacağı ya da biteceği söylenmektedir. Ancak vergiyi tadil eden sebepler, gayrimenkulün aynıyla ilgili değişikliklerdir. Aynı gayrimenkulün bağlı bulunduğu belediyenin değişmesi bu nedenler arasında yoktur. Zaten Gelir İdaresi Başkanlığı da bu görüşü esas almış değildir, zira öyle olsaydı 2014 yılında her iki taksitin de eski belediyeye yatırılmasını ve 2015 yılından itibaren yeni belediyenin muhatap alınmasını isterdi.
Öte yandan bahse konu maddelerde “yanan, yıkılan, tamamen kullanılmaz hale gelen veya vergiye tabi iken muaflık şartlarını kazanan binalardan dolayı mükellefiyet, bu olayların vuku bulduğu tarihi takip eden taksitten itibaren sona erer” şeklinde bir hüküm bulunmaktadır. Bir ihtimal, Gelir İdaresi “sonraki taksit” görüşünde buradan hareket etmiş olabilir. Lakin burada da devam edegelen bir mükellefiyet söz konusu olmaksızın mükellefiyetin sona ermesi durumu vardır. Oysa bağlı bulunduğu belediye sınırı değişen gayrimenkulün emlak vergisi yükümlülüğü devam etmektedir.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın görüş yazısında 1319 sayılı Kanun’un 11, 21 ve 30’uncu maddelerine atıfta bulunulmuştur. 11 ve 21’inci maddeler bina ve arazi vergilerinin tarh ve tahakkukunu, 30’uncu madde ise ödeme süresini anlatmaktadır. Maddelerde özetle emlak vergisinin her yıl Ocak ve Şubat aylarında tahakkuk ettirileceği (artık bilgisayarlar tarafından yapıldığından 2 Ocak’ta tahakkuk işlemleri bitmektedir) ve ilk taksitinin Mart-Nisan-Mayıs aylarında, ikinci taksitinin ise Kasım ayında ödeneceği belirtilmektedir. Bahse konu maddelerden 31 Mart 2014 tarihine kadar ödenmemiş emlak vergilerinin de, eski belediyeye ödeneceğine ve yeni belediyenin ancak ikinci taksiti tahsil edebileceğine ilişkin bir sonuç çıkarmak mümkün gözükmemektedir.
Nitekim 1319 sayılı Kanun’da geçen “ilgili belediye” tabirleri 31 Mart 2014 tarihinden itibaren yeni belediyeyi ifade eder, bu yönüyle verginin eski belediyeye yatırılması “ilgisiz bir belediyeye” yatırılması anlamına gelir ve hukuken sakat bir işlem doğar. Kanun’da “vergiyi tahakkuk ettiren belediye tahsil eder” şeklinde bir kural yoktur. Zaten böyle bir kural olsa, o takdirde 2014 yılının tamamını eski belediyenin tahsil etmesi gerekir.
Öte yandan mükellef açısından da bir “güven sorunu” gündeme gelir. Taşınmazların sahipleri, haklı olarak vergilerini, ödeme yaptıkları tarihte bağlı bulundukları belediyeye yapmak isteyeceklerdir. Eski belediyeye yatırılmasının istenmesi, yeni belediye ile mükellefi karşı karşıya getirecek ve “mükellef memnuniyeti”ne aykırı bir durum ortaya çıkacaktır. Mükellefte vergiye karşı direnç oluşabilecektir.
Kaldı ki, emlak vergisi ilk taksitinin eski belediyeye yatırılması hakkaniyetli olmadığı gibi rantabl da değildir.
Örneğin 31 Mart 2014 tarihinde bazı belediyeler büyükşehir haline gelmiştir ve büyükşehir belediyelerinin emlak vergisi tahsil etme yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla büyükşehir belediyesine dönüşen il belediyeleri artık emlak vergisi tahsil etmeyecekler ve emlak vergileri ilçe belediyelerince tahsil edilecektir. Zaten 31 Mart tarihi itibariyle “tahsil edilmiş olan” emlak vergisi tutarı çok düşük olacaktır zira mükellefler genellikle bu ödemeleri Mayıs ayında yapmaktadırlar. Bu nedenle 31 Mart tarihinden sonra yeni büyükşehir belediyelerinin emlak vergisi ile ilgili kayıtlarını ve 31 Mart 2014 tarihine kadar tahsil ettikleri 2014 yılı emlak vergisini (birinci taksiti ya da her iki taksiti de ödenmiş olabilir) ilgili belediyelere devretmeleri hakkaniyete daha uygundur. Yeni kurulan ilçe belediyeleri, bu kayıtları alarak kendi sınırları içinde yer alan taşınmazlara ait emlak vergisini tahsil etmeye başlayacaklardır.
Aynı durum; farklı bir belediyeye devredilen mahallelerdeki taşınmazlar için de geçerlidir. Bahse konu mahallelerdeki taşınmazların tahakkuk eden 2014 yılı emlak vergisi büyük ölçüde tahsil edilmemiş durumdadır ve bunlarla ilgili tüm bilgileri ve tahsil edilmiş olan tutarların yeni belediyeye aktarılması, sonraki işlemleri de aynı belediyenin yürütecek olması nedeniyle daha doğru gözükmektedir. Zira taşınmazların yeni belediyeye devredildiği 31 Mart 2014 tarihi itibariyle, tahakkuk eden emlak vergisinin ilk taksitinin ödenme süresi yalnızca 1 ay önce başlamış ve daha 2 aylık bir ödeme süresi ise henüz kullanılmamış durumdadır. Ödemelerin % 90’ından fazlasının Mayıs ayı içerisinde olduğu düşünülürse, bu dönemde yatırılması gereken emlak vergisinin, artık o taşınmazla ilgili her türlü hizmeti vermekle yükümlü hale gelen belediyeye değil de, böyle bir yükümlülüğü kalmamış belediyeye yatırılması adaletli değildir ve yeni belediyeyi mağdur etmektedir. Kanaatimizce Gelir İdaresi’nin, daha önce oluşturduğu bu görüşü, hakkaniyete uygun şekilde revize etmesi uygun olur. Öte yandan böyle bir revizyon, uygulama kolaylığı açısından da elzemdir. Zira eski belediyenin bu konuda kayıt tutmaya devam etmesi, zamanında tahsil edilmeyen vergilerle ilgili cebri icra sürecini işletmesi vs. hem son derece zahmetli olacaktır ve hem de verimlilik sorunlarına yol açacaktır.
Diğer taraftan; 6360 sayılı Kanun’un Geçici 1’inci maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca vali tarafından vali yardımcısının başkanlığında valinin uygun göreceği kurum ve kuruluş temsilcilerinin ve ilgili belediye başkanlarının katılımıyla kurulacak devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonunun, 2014 yılı emlak vergisi ilk taksitinin nereye ödeneceğine karar verme konusunda yetkisi olmadığı düşünülmektedir. Zira bahse konu durum, belediyeden belediyeye değişecek ve ilgili komisyonca değerlendirilmesi gereken bir konu değildir ve bu konudaki yegâne yetkili Maliye Bakanlığı’dır.