"İlham kaynağım, gözaltında kaybedilen dengbêj babamdı..."

"İlham kaynağım, gözaltında kaybedilen dengbêj babamdı..."

Müziğe olan tutkusunu, gözaltında kaybedilen dengbêjyani babası Tahir Çiçek'ten alan Serhat Çiçek, 2016'da yarısı Kürtçe, yarısı Türkçe bir albüm çıkaracağını duyurdu.

16 kişinin ölümüyle sonuçlanan Lice Katliamı’na dair “Ay Licem” şarkısına mini belgesel tadında bir klip çeken, faili meçhullere dikkat çektiği “Ez u Te Man” şarkısı çokça sevilen Serhat Çiçek, müziğe nasıl başladığını, Diyarbakır'da vurularak öldürülen Baro Başkanı Tahir Elçi'yle nasıl tanıştığını ve gözaltına kaybedilen babasını Taraf'a anlattı. Taraf gazetesinde yayınlanan haber şöyle:

"Diyarbakır Liceli sanatçı Serhat Çiçek, Kürtçe müzik dinleyenlerin aşinası olduğu bir isim. Kendi beste ve şarkı sözlerinin de yer aldığı İlk albümü “Hêz”i 2014 yılında çıkardı. Bu ilk CD’siyle sadece bölgede değil, Batı illerinde de ilgi gördü, sevildi. Daha sonra single’lar ile buluştu dinleyicileriyle. 1993 yılında, 16 kişinin ölümüyle sonuçlanan Lice Katliamı’na dair “Ay Licem” şarkısına mini belgesel tadında bir klip çekti. Gözaltında kayıplara, faili meçhullere dikkat çektiği “Ez u Te Man” şarkısı da çok sevildi.

Yeni albümünü 2016 yılının yaz aylarında tamamlamayı planlayan Serhat Çiçek, müzik yeteneğini dengbêjyani bir Kürt halk ozanı olan babası Tahsin Çiçek’ten aldı. Babasını henüz dokuz yaşındayken kaybetti ama onun sesini, söylediği halk ezgilerini hiç aklından çıkarmadı.

 

Babası gözaltında kaybedildi

 

Eğer babasını hastalık ya da kaza sonucunda yitirmiş olsaydı bu ölümün acısını dindirmek Serhat Çiçek için bu kadar zor olmayacaktı. Ama normal bir ölüm değildi onunki. 1994 yılında köylerine yapılan baskında gözaltına alınan babasından bir daha haber çıkmadı. Aradan geçen 21 yıla rağmen bir mezarı bile yok. Bu yüzden Serhat Çiçek’in ve geride kalan diğer aile fertlerinin acıları hâlâ taze. Sanatçının annesi ise her hafta kayıp yakınlarının akıbetini öğrenmek için Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri’nden biri.

Diyarbakır’da yaşayan Serhat Çiçek’le İstanbul’a geldiği bir gün buluşup geçmişi, müziği ve yeni projelerini konuştuk. Sanatçı, söze müziği sevme nedeni olan babasından başladı.

 

"Ayşe Şan, yerin dibinde yaşıyor"

 

Lice’nin Dernek Köyü’nde geçen çocukluğunda elektrikler sık sık kesilir ve bazen aylarca gelmezmiş. Bu karanlık gecelerde onun en büyük eğlencesi babasının söylediği Kürtçe şarkıları dinlemekmiş. Bir de Kürt kadın dengbêj Ayşe Şan’ın kasetini… Malum, 1990’lı yıllarda Kürtçe şarkı dinlemek suç. Askerler köye yaklaştığında Ayşe Şan’ın kasetini gömer ve İbrahim Tatlıses’inkini çıkarırlarmış.

Bunun nedenini merak edip büyüklerine sorduğunda hep şu cevabı alırmış Serhat Çiçek, “Ayşe Şan, yerin dibinde yaşıyor.”  Kasetini saklamak zorunda kaldıkları ve yasaklı olduğu için daha da çok sevmiş Ayşe Şan’ı.

Köydeyken durumlarının iyi olduğunu, evleri ve arabaları bulunduğunu anlatan sanatçı, yaz aylarında bostanda bekçilik yaparken babasından dinlediği şarkıları söylermiş. Müzik sevgisi böyle başlamış: Babasını ve Ayşe Şan’ı dinleyerek.

 

"Kardeşimi boynuna ip bağlayıp aracın arkasında sürüklediler"

 

Hayat bu şekilde sürüp gitmiş, ta ki babasının gözaltına alındığı güne kadar… Şimdi, babası ile amcasının diğer beş köylüyle birlikte Bolu Tugayı tarafından köylerine yapılan baskında gözaltına alındığını anlatan Serhat Çiçek’e bırakmak istiyorum sözü:

“O dönemde kırsalda yaşayan insanlar, PKK ile güvenlik kuvvetleri arasında kalıyordu. Akşam PKK gelirdi, sabah asker. Sonra da ‘PKK’yi destekliyorsunuz’ suçlaması oluyordu. Bu yüzden yüz binlerce insan gözaltına alındı, kaybedildi. Benim babamın gözaltına alındığı dönem, köylerin yakılıp yıkıldığı, insanların sorgusuz sualsiz götürüldüğü bir dönemdi.  Babam Tahsin Çiçek ile amcam Ali İhsan Çiçek, beş köylüyle beraber gözaltına alındı. Görme engelli ve 14 yaşındaki ağabeyim, babamın alınmasından 27 gün sonra sorgusuz sualsiz boynuna ip bağlanarak 10 kilometre aracın arkasında sürüklendi. Daha sonra bizim köye daha sık baskın yapmaya başladılar. Bu yüzden biz de orada daha fazla duramayıp Diyarbakır merkeze göç ettik.  Köydeyken mâli durumumuz iyiydi ama Diyarbakır’a göç ettiğimizde beş torba odun, bir somya ve iki torba buğdayımız vardı. Ben de hamallığa başladım.”

 

"İlham kaynağım babamdı..."

 

Diyarbakır’da çok ciddi sıkıntılar yaşamışlar. Serhat Çiçek, 10 yaşındayken İstanbul’a kaçmış ve uzun süre sokaklarda yatmış.  Sonra da Eminönü’nde tanıştığı birinin yardımıyla defolu kot satmaya başlamış. Ardından döndüğü Diyarbakır’da sigortacılık ve pastacılığın da dahil olduğu çeşitli işlerle uğraşmış.

“İlham kaynağım babamdı. İlkokuldayken okulun solistiydim. Ama sonra yoklukla mücadele ederken müziği hep erteledim.  Amatör olarak özel günlerde sahneye çıkıp şarkı söylüyordum”  diyen sanatçı, iki yıl önce albüm yapma kararı almış. Ardından ise 10 şarkıdan oluşan “Hêz”, yayınlanmış.  Onu single’lar izlemiş. Lice’nin yıkılışını anlatan “Ay Licem” ve faili meçhuller ile ilgili “Ez u Te Man” çıkmış ortaya.“Sonraki süreçte de birkaç single yapacağım” diyen Çiçek, 2016’ın sekizinci ya da dokuzuncu ayında yarısı Kürtçe, yarısı Türkçe bir albüm çıkaracağı müjdesini veriyor.

Serhat Çiçek, vurularak öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’yle de babasının davası vesilesiyle tanışmış. Meslek yaşamı boyunca faili meçhul cinayetlerin faillerinin ortaya çıkarılması için uğraşan Elçi’yle görüştüğünü ancak babası ve amcasının kaybedilmesiyle ilgili davayı Osman Baydemir’in üstlendiğini aktaran Çiçek, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2001 yılında babam ve amcamın kaybedilmesiyle ilgili davada Türkiye’yi mahkûm etti. Bu dava emsal ve Osman Baydemir’in faili meçhullerle ilgili kazandığı ilk dava oldu” diyor.