Gazeteci İsmail Saymaz, 2010'da dönemin Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanmasının önünü açan, Ergenekon davasında 'Efe' kod adıyla gizli tanık olarak ifade veren, 17/25 Aralık sonrası ihraç edilen ve 'FETÖ' üyeliğinden 25 yıl hapis cezasına çaprıtırlan eski savcı Bayram Bozkurt'un 2008'de Erzincan'a tayini çıkmasıyla başlayan hikâyesini yazdı. Buna göre, 2009'de dönemin Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, Bozkurt'tan ABD’li bir şirketin kurduğu bir maden firmasına ilişkin köylülerin yaptığı bir şikâyeti araştırmasını istedi. Köy muhtarı ve maden şirketinin Amerikalı yetkilileri, Bozkurt'un rüşvet istediğini iddia etti. Bozkurt'un başka soruşturmalarda da rüşvet aldığı ortaya çıkınca Başsavcı Cihaner, Adalet Bakanlığı’na, 17 suçlamayı içeren fezleke gönderdi. Bozkurt, Adalet Bakanlığı’na yolladığı savunmada, borcunu geri isteyenler dahil kim varsa, Ergenekoncu ilan etti. Bozkurt, 2009 yılında da il jandarma komutanlarının hükümete karşı darbe planladığını ileri sürerken 'Ergenekoncu'ların da suikast için arabasına iki kez kene koyduğunu iddia etti. 'Efe' kod adıyla gizli tanık olan Bozkurt, Gülen cemaatine ‘kumpas planı’ tasarlandığını iddia etti. Savcı, bu gizli tanık ifadeleriyle İlhan Cihaner’i cezaevine gönderdi. 2011 yılından sonra Bozkurt, ‘Gizli Tanık Koruma Kanunu’ çerçevesinde estetik bir operasyon da geçirdi. Adı, 'Hakan Aslan' olarak değiştirildi ve kendisine yeni kimlik verildi. Nihayet 2010’deki referandumdan sonra 2011 yılında HSYK tarafından yeni kimlikle savcılığa kabul edildi. 17 / 25 Aralık sürecinden sonra 2015’teki yapılan seçimlerden sonra HSYK, Bozkurt’u ihraç etti. Ardından Bozkurt hakkında yakalama kararı çıktı. Bozkurt ifadesi alınıp serbest bırakıldı. Savcılık, Bozkurt’un da cezaevine konması için itiraz etti. Fakat Bozkurt, çoktan kayıplara karışmıştı. Bozkurt, henüz bulunamadı.
Hürriyet'ten İsmail Saymaz'ın haberin tamamı şöyle:
Savcı Bayram Bozkurt, 2008’de Erzincan’ın İliç ilçesine tayin edilmişti. Kısa bir süre sonra ABD’li bir şirketin kurduğu bir maden firmasına ilişkin bir şikâyetin araştırması istendi. Savcı Bozkurt’un büyük ‘demokrasi mücadelesi’ burada başladı... Keneyle suikasttan çaycı ‘Albay’a, hayal gücünün sınırlarında gezen ve FETÖ’yle bağlanan bir hikâye bu...
Türkiye, o sabah televizyonunu açtığında, Erzincan Adliyesi’nin basıldığını, Başsavcı İlhan Cihaner’in ‘Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) üyeliği’ iddiasıyla gözaltına alındığını öğrendi. İddia o ki, dönemin 3’üncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ve Cihaner’in liderliğindeki bir grup, ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nı Erzincan’da uygulamıştı. Plan uyarınca evlerine silah koyarak Gülen Cemaati’ni terörist ilan edecekleri ileri sürülüyordu. Erzincan İl Jandarma Komutanlığı’nı ve MİT Şubesi’ni basan Özel Yetkili Savcı Osman Şanal, 16 Şubat 2010’da Erzincan Adliyesi’nin kapısına dayanmıştı.
Ne var ki Cihaner, kamuoyunda oluşturulan ‘Ergenekoncu’ profili ile uyuşmuyordu. Bir kere, 1996’da Şırnak İdil’de ilk JİTEM soruşturmasını başlatmış, faili meçhul cinayetleri araştırmış, mezarlar açtırmış ve cesetler çıkarmıştı. Erzincan’a atanıp İsmailağa ve Gülen Cemaati’ne soruşturma açınca ‘Ergenekoncu’ ilan edildi. Cihaner tutuklanırken, kanıt olarak gizli tanıklar gösterildi. Bilhassa da ‘Gizli Tanık Efe’...
Savcı Bayram Bozkurt, 2008’de Erzincan’ın İliç ilçesine tayin edilmişti. Kısa bir süre sonra Cihaner, otuz yaşındaki genç savcıyı çağırdı. ABD’li bir şirketin kurduğu Çukurdere Madencilik’in çevreyi kirlettiğine ilişkin köylülerin şikâyet dilekçesini vererek, “Bu iddialar ciddi, araştır” dedi.
Bozkurt kendini ‘demokrasi mücadelesine adamaya’ işte böyle başladı. Köy Muhtarı Cahit Keklik’e göre, savcı, “Bana 10 bin-15 bin TL versinler; işi kapatayım. Hatta 15 bin de az; 25 bin kadarcık” diyerek rüşvet istemişti. İl Jandarma Komutanı Albay Recep Gençoğlu’nu ziyaret eden madenin Amerikalı yetkilileri de, Bozkurt’un rüşvet aldığını anlattı.
İliç İliç olalı, böyle ‘demokrat’ bir savcı ile karşılaşmamıştı. Örneğin İliç Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Arif Buran’dan, beraatı için 1750 TL rüşvet istedi. Ormandan kesilmiş ağaçlarla yüklü traktörün köylüye iadesi için 3500 TL talep etti. Sekiz kilo esrarla yakalanan bir kişiyi serbest bırakmak için 5 bin TL verilmesini şart koştu. Divriği Kalesi’nde kaçak kazıya gözcü olarak katıldı. Kuyumcu Erdoğan Kaya’dan aldığı bileziklerin borcunu ödemedi. Adliyeye çay servisi yapan çaycı Muharrem Macit’e 86 TL borç taktı.
Bozkurt’un bu ‘demokratik mücadelesi’ ayyuka çıkınca, Cihaner Adalet Bakanlığı’na, 17 suçlamayı içeren fezleke gönderdi. Bozkurt, Adalet Bakanlığı’na yolladığı savunmada, borcunu geri isteyenler dahil kim varsa, ‘geçmişle yüzleşme’nin bir gereği olarak, Ergenekoncu ilan etti. Örneğin, kendisini şikâyet eden köylü Bekir Buran, Ergenekon adına tarihi eser kaçakçılığı yapıyordu. Rüşvete tanıklık eden Albay Gençoğlu, PKK’nın saldırılarına göz yummuştu. Jandarma İstihbarat’tan Şenol Bozkurt, Ergenekon adına uyuşturucu ve silah kaçırıyordu. Alacağının peşine düşen kuyumcu Jandarma İstihbarat’a çalışmaktaydı. Savcı Bozkurt, 86 TL’lik çay ve tost parasını kurtarmaya çabalayan çaycı içinse “Lakabı albaydır” diyecekti.
Dahası, 2009 yılında 3. Ordu’da toplanan il jandarma komutanlarının hükümete karşı darbe planladığını iddia etti. Bozkurt’a göre, beş şehrin alay komutanı eğlenmek amacıyla, üniversitelilerin gittiği Şömine Kafe’de toplanmıştı. Bu esnada, ‘sarhoşluğun da verdiği gevezelikle’ bir asker, darbe girişimini ağzından kaçırmıştı. Bozkurt, “Ben içki kullanmadığım için almadım. Fakat askeri erkân iyi içti. Çok bilgi aldım” demekteydi.
Bozkurt, alacaklılarını kastederek, “Ergenekon ile mücadelemde örgütün eylemlerini deşifre etmem neticesinde bu olaylar tezgâhlanmıştır” dedi. Ergenekon ne mi yapmıştı? Suikast için Bozkurt’un arabasına iki kez kene koymuştu!
Daha sonra Bozkurt, ‘Gizli Tanık Efe’ kod adıyla Savcı Şanal’ın tanığı oldu.
‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın altında imzası bulunan Albay Dursun Çiçek’i Erzincan’da gördüğünü iddia etti.
Bozkurt, yanında tanık da getirmişti: Şömine Kafe’de garsonluk yapan Erdal Zirek...
Savcı Şanal, Zirek’e ‘Gizli Tanık Munzur’ kod adını verdi. Zirek, Çiçek’i İliç girişinde karşıladıklarını, kafede şölen yaptıklarını iddia etti. Şölen sırasında, Cemaat’e ‘kumpas planı’ tasarlandığını iddia etti.
Savcı Şanal, bu gizli tanık ifadeleriyle Cihaner’i cezaevine gönderdi. Fakat Bozkurt, rüşvet suçlamasından yakayı sıyıramadı. HSYK, Bozkurt’u Muş’un Malazgirt ilçesine sürdü. Bozkurt, ihraç edilecekken, istifa dilekçesi verdi. Yaptığı açıklamada, “Ergenekon yapılanmasını deşifre ettiğim için üzerime geldiler; onurumla istifa ediyorum” dedi. Oysa Ankara’ya yerleşmiş, Cemaat’le bağlantılı bir avukatla büro kurmuş ve “Yargıtay’da işinizi hallederim” diyerek, ‘demokrasi mücadelesi’ne kaldığı yerden devam etmişti.
Nihayet 2011’deki HSYK seçimlerinden sonra yüksek yargı Cemaat’in eline geçince Bozkurt’un ikinci hayatı başladı. Sevincini, Zaman gazetesi ile paylaştı ve “Referandumdan sonra yeniden doğmuş gibi, yeniden nefes almaya başlamış gibi oldum; görevime döneceğim” dedi.
Bozkurt, ‘Gizli Tanık Koruma Kanunu’ çerçevesinde estetik bir operasyon da geçirdi. Adı, ‘Hakan Aslan’ olarak değiştirildi ve kendisine yeni kimlik verildi. HSYK tarafından yeni kimlikle savcılığa kabul edildi ve Ankara’nın bir ilçesinde göreve başlatıldı. Sağlık Bakanlığı’nda eczacı olarak çalışan eşiyle birlikte, bakanlığın görevlendirmesiyle 4 Eylül 2013’te ABD’ye gitti. Hem maaş aldı hem dünyayı gezdi.
Ne var ki bu yumak, 17/25 Aralık’tan sonra hızlıca çözüldü. 2015’teki yapılan seçimlerden sonra Cemaat’ten alınan HSYK, Bozkurt’u ihraç etti. Cihaner’in sanıkları arasında olduğu Erzincan Davası, Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nde beraatla sonuçlandı ve mahkeme, ‘gizli tanıklar’ hakkında suç duyurusunda bulundu.
Bozkurt ile Zirek hakkında yakalama kararı çıktı. Zirek tutuklanırken, Bozkurt ifadesi alınıp serbest bırakıldı. Savcılık, Bozkurt’un da cezaevine konması için itiraz etti. Fakat o, çoktan kayıplara karışmıştı. Zirek, Erzincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada ‘Fethullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği ve yalancı tanıklık’ suçlarından 23 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu, FETÖ’nün ‘silahlı terör örgütü’ sayıldığı ilk yargı kararı oldu.
15 Temmuz’daki darbe girişiminden bir gün sonra, açığa alınan ve haklarında ‘FETÖ üyeliği’ iddiasıyla soruşturma başlatılan 2745 savcı arasında, Cihaner’i tutuklatan Savcı Mehmet Yazıcı ve Osman Şanal da vardı.
Bozkurt mu?
O halen bulunamadı.
Kim bilir, belki bu kez de FETÖ aleyhine ‘gizli tanık’ olmayı düşünüyordur.