Kadınların ekonomik ve toplumsal sorunlarına çözüm yaratmak üzere kurulan kadın kooperatiflerinden İlk Adım Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi, pandemi sürecinde çalışmalarına devam ediyor. İlk Adım Kooperatifi, bu süreçte evlerine kapanan kadınlara internet üzerinden verdiği kurslar ve düzenlenen çevrim içi etkinliklerle destek sağlamaya çalışıyor.
İstanbul’un Kâğıthane ilçesine bağlı Nurtepe Mahallesi’nde 17 yıldır faaliyette bulunan İlk Adım Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi'nin kurucularından Gülten Bingöl, kooperatif kurma fikrini şöyle anlatıyor: “Mahallemde kadınların işe ihtiyacı olduğu halde çocuk bakımı ve ev işlerinden ötürü çalışamıyorlardı. Çalışsalar bile ya konfeksiyona ya ev temizliğine giderler ya da merdiven temizliği yaparlar. Bunu yapabilen bile çok azdı. Kadınları özellikle çocuk bakımı çok zorluyordu. Hiçbir sosyal aktiviteleri yoktu, dört duvar arasında yaşıyorlardı. İşten de çıktıktan sonra mahallede neler yapılabilir diye birkaç arkadaşla düşünürken Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) ile tanıştık. Ayrıca anaokullarında, çocuk bakımına ilişkin de deneyimim vardı. Vakıf ile tanıştıktan sonra mahalle liderliği eğitimi aldık. Böylelikle çocuklara oyun odası kurup, bu odayı nasıl işletebileceğimize ilişkin yöntemler öğrenmiş olduk. Ve kooperatif kurma ve orada çocuk bakımını sağlama fikri de böyle gelişmiş oldu. Bu fikri somuta dökmek için kadınlarla evlerde, parklarda buluşup fikrimizi anlattık. 2004’te de kooperatifimizi kurmuş olduk”.
Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nın haber portalı, Gazetecilik Platformu'ndan Havva Cuştan'ın haberine göre, kooperatifte kadınları ekonomik olarak güçlendirmek amacıyla, kendi aldıkları eğitimlerden edindikleri bilgi ve becerileri diğer kadınlara aktarmak için çalıştıklarını belirten Bingöl, kurdukları halı dokuma atölyesi gibi faaliyetlerle kadınlar için maddi olanaklar yaratmaya çalıştıklarını belirtti.
Pandemi sürecinin faaliyetlerini sınırlandırdığını ancak buna karşı da çözümler geliştirdiklerini anlatan Gülten Bingöl, amaç ve faaliyet alanlarını şöyle tanımladı: “Dili, dini, ırkı, siyasi fikri ne olursa olsun kadınlar kooperatifimizde yer buldular. Kadınlar olarak neye ihtiyacımız varsa onu geliştirmek istedik, bunlara dair çalışmalar yaptık. Büyük İstanbul depremi için afete hazırlık çalışmalarımız mevcut, bin üzerinde kadın bu çalışmaya aktif dâhil oldu”.
Pandemi evden güçlükle çıkabilen birçok kadın için “tam kapanma” anlamına geldi. Bingöl bu dönemde yaptıkları çalışmaları şöyle aktardı: “Başlarda evlerimize kapandık, birbirimizle ne yaptığımıza dair haberleşiyorduk sadece. Pandemiyle eve kapanan kadınların iş yükünün çok daha fazla arttığını gördük bu süreçte. Kadınların ev içi emeği artmış durumda; kocayla, çocukla mücadele ediyor… Pandemide yaptığımız çalışmalara ‘evden eve dayanışma’ dedik. Yine KEDV aracılığıyla Bilkent üniversitesi hocaları bize online endişe yönetimi konusunda eğitimler verdi. Ayrıca mahallede 10 kadın seçildi, 5’i Türkiyeli, 5’i mülteci kadınlardı. Her kadın 50 kadını arayıp süreci nasıl karşıladıklarını sordu. Ekonomik olarak ne durumda olduklarını, evde kaç kişi çalıştıklarını, evde neler yaptıklarını, şiddete uğrayıp uğramadıklarını sorduk”.
Araştırma sonucunda bir rapor hazırlandığını belirten Gülten Bingöl, kadınların öne çıkan sorunlarına çözüm için yeni eğitim programları geliştirdiklerini de hatırlattı. Bingöl ekonomik olarak dezavantajlı olan kadınlara yönelik çalışmalarını da şöyle anlattı: “Durumu çok kötü arkadaşları Kızılay’a yönlendirdik, gıda ve hijyen konusunda yardımlar almalarını sağladık. Şimdi de kadınların evlerde yemek yapıp satma olanaklarını yaratmaya çalışıyoruz”. Eve kapanan çocuklar için de destek programları geliştirmeye çalıştıklarını belirten Gülten Bingöl, üniversite öğrencilerinin katkılarıyla çocuklara etüt gibi çevrim içi dersler verildiğini, sosyalleşmelerini sağlayabilmek için de çevrim içi konserler düzenlendiğini dile getirdi.