'İlk kadın olmak değil son kadın olmamak önemli'

'İlk kadın olmak değil son kadın olmamak önemli'

 

Tolga Tanış

(Hürriyet - 25 Mart 2012)

 

İlk kadın olmak değil son kadın olmamak önemli

 

Son 10 yıldır, önce internette doğan... 2008 krizinden beri de gazetelerinde departmana dönüşen bir medya gazeteciliği oluşuyor. Gazetelerin, televizyonların, medya şirketlerinin içinden haberler. İlginin kanıtı da... Medya sitelerinin hep yükselen Alexa grafikleri...  

İşte New York Times'ın eylülde başlayan yeni Genel Yayın Yönetmeni Jill Abramson (58) ile biraz da bu yüzden konuştum. Hem gazete hikâyelerini artık daha çok okuduğunuz için. Hem de, asıl önemlisi, Abramson gazete tarihinde bu göreve atanan ilk kadın olduğundan. İşin önce sosyal yanıyla başlayacağız. Kadınların halen en çok ayrımcılığa uğradığı alanlardan medyada Abramson'ın umut veren başarısıyla... Sonra gazetedeki hedefleriyle devam edeceğiz.

New York Times’ın kuruluşundan 160 yıl sonra ilk kadın genel yayın yönetmenisiniz. Bu sizin için ne anlama geliyor?

- İlk kadın genel yayın yönetmeni olmak benim için inanılmayacak kadar önemli ve anlamlı. Yazı işlerine böylesine zorlu bir dönemde liderlik etmek harika ve heyecan verici bir fırsat. Ama bu özellikle anlamlı çünkü çok iyi bir iş çıkarmak ve iyi bir lider olmak istiyorum. Bu göreve bir kadının gelmesinden doğan yüksek beklentileri karşılamak istiyorum.

Sizce neden böyle bir atama için 160 yıl geçmesi gerekti?

- Niye olduğunu söyleyemem çünkü genel yayın yönetmeninin belirlenme faslına daha önce dahil olmadım. Ancak bu göreve getirilecek kişiler liginde, deneyim ve muhakeme açısından çok güçlü kadınların olduğu bir insan kaynağı oluşması gerekir. Times’ın yazı işlerinde harika kadınlar vardı. CEO’muz kadındı. Ekonomi bölümündeki meslektaşlarım kadındı. 160 yıl çok uzun bir süre gibi görünebilir. Ama her şeyin bir zamanı var. Ve asıl önemli olan şu: Bu yazı işlerinin her seviyede harika kadınlarla zenginleşmesi ve benim son kadın genel yayın yönetmeni olmamam.

Hillary Clinton 2008’de Demokratlar'ın başkan adaylığı için yarışırken yazarınız Maureen Dowd, “Hillary kaybetti çünkü kadınlara karşı ayrımcılık diğer ayrımcılıklardan daha güçlü” diye bir yazı yazmıştı. Buna katılıyor musunuz?

- Tarih bu açıdan hep iniş çıkışlarla dolu. Bazen iki adım ileri gidiyorsunuz, sonra da bir adım geri. Örneğin 1992 politikada kadının yılıydı. Çünkü o yıl sanırım altı kadın birden Amerikan Senatosu’na seçilmişti. Maureen’e katılıyorum. O, Times’taydı, ben Wall Street Journal’daydım. Yüksek Mahkeme Yargıcı Clarence Thomas’ın atama duruşmalarında da karşılıklı oturuyorduk. Ve Maureen, o dönem, erkeklerle dolu Senato Hukuk Komitesi’nin Thomas hakkındaki cinsel istismar suçlamalarını nasıl göz ardı ettiğini anlattığı, zeka dolu, o unutulmaz birinci sayfa hikâyesini yazdı. Maureen, siyasi yaşam ve cinsiyet konusunda aramızdaki en keskin ve parlak gözlemcilerinden biri. Ancak, bu konuda tekrar ilerleme evresinin başlayacağı konusunda ümitliyim.

Görevi eylülde devraldınız. O zaman öncelikleriniz neydi ve şimdi kendinizi nerede görüyorsunuz?

- Tek bir önemli konu yoktu. Bunlardan inanılmaz önemli bulduğum biri, hepsi değil ama bazıları benden daha genç yetenekli meslektaşlarımı yükseltmek ve onları yazı işlerinin bir sonraki lider kadrosu olmalarını sağlayacak görevlere yerleştirmek. Yeni yaptığım atamaların birçoğunun arkasındaki ruh buydu. İkincisi de, nedense bir şekilde korkutucu ve zor bir yönetici olduğum konusunda haksız yere adım çıktı. Bunun üzerine ulaşılabilir olmaya çalıştım. Yazı işlerinde dolaştım. Meslektaşlarımın aklında ne olduğunu gerçekten anlamaya çalıştım.

Gazetenin dijital platforma taşınması?

- Evet, üçüncü olarak da dijital ve basılı gazetenin entegrasyonunu hızlandırmaya devam ettim. İşin kusursuz olması, bir hikâye hazırsa en doğru ve en uygun platformda anında yayınlanmasını sağlayacak bir yazı işlerinin oluşmasına gayret ettim. Times’ın inovasyon ruhunu korudum. Son olarak her teknolojik araç, bize okuyuculara yeni bir yöntemle haber ulaştırma sorumluluğu yüklüyor. Akıllı telefonlar, aplikasyonlar, video, sosyal medya, web sitesi...

Biraz da bu entegrasyon süreci yüzünden mi gençleri tercih ettiğiniz?

- Hayır, öyle değil. Aslına bakarsanız en yeteneklilerin birçoğu daha yaşlı meslektaşlar. Basılı gazete tecrübesinden gelenler. Ama yazı işlerinde bizim için zorluk, geleneksel gazetecilik geçmişine sahip olmayanlar için kariyer planı yaratmak. Önce küçük gazetelerde bulunur, çok çalışır, en sonunda Times’a gelirlerdi. Bu model artık çöktü.

Peki entegrasyon tamamlandı mı?

- Halen devam ediyor. Bir hikâyenin hazır olur olmaz hemen bir platformda basılması ilkesine dayalı süreç tamamlandı. Ancak halen gitmemiz gereken yol var. Bunlar video, sosyal medya ve genişlemek istediğimiz uluslararası alan. Örneğin şimdi Hindistan’da heyecan verici yeni bir blogumuz var.

İçerik hep İngilizce mi?

- İngilizce ama anadilinin de üstesinden gelmek istersek bunun imkânsız olduğunu düşünmüyorum.

Örneğin Türkiye'de de Hürriyet'in rakibi olabilir misiniz?

- Platformdan bahsederken rakip kavramını tam tarif edemem. Kaliteli haber üretme konusunda kendimize son derece güveniyoruz. Şu anda ulusal bir gazete olma konusunda mükemmelleşmeye öncelik veriyoruz. Ancak küresel boyutta da kaliteli habere susamış iyi eğitimli insanlar olduğunu biliyoruz.

 Irak'tan sonra İran haberciliği

 New York Times'ın 2003'te ABD'nin Irak'ı işgali öncesi yaptığı habercilik, gazeteye toz konduramayanların bile kabul ettiği büyük bir yayıncılık skandalı. Irak'ta kitle imha silahları olduğu haberi Times'ta çıktı. Savaş körüklendi. İşgalden sonra da bunun yalan olduğu anlaşıldı. Abramson'a "Kötü bir Irak deneyiminden sonra şimdi de önümüzde bir İran krizi var. Bu kritik dönemde Times’ın sorumlulukları nedir?" dedim. "Muhabirlerin ortaya çıkan hikâyelerde uzmanlaşması, dünyadaki ihtilaflarda bütün taraflarla konuşmaları ve kaynakların tutsağı olmamak" dedi. Sonra konu Anthony Shadid'e geldi. Geçen ay Suriye'den Türkiye'ye geçerken astım krizinden ölen, modern Amerikan gazeteciliğinin son dönem yetiştirdiği en önemli isimlerden olan Times muhabirine... "Onun hayatını ve mesleğini onurlandırmanın en iyi yollarından biri de, sanırım onun gibi sokağın perspektifini hazırladığımız hikâyelere yansıtma çabalarımızı ikiye katlamak" dedi.

 BİRİNCİ SAYFA TOPLANTISINDAN NOTLAR

 * Çarşamba günü Jill Abramson ile odasında 20 dakika görüştük. Bitince New York Times'ın o günkü birinci sayfa toplantısına davet edildim.

* Toplantı 16.00'da başladı. Kıdemli editörler oval masanın etrafında. Arkadaki sıradaysa yardımcılar. Aşağı yukarı 25-30 kişi.

* Toplantının amacı, ertesi günkü New York Times'ın birinci sayfasına girecek haberleri seçmek. Bölüm editörlerinin amacı da kendi bölümünün haberlerini sokmak.

* Toplantıdaki karar verici Dean Baquet. Abramson'ın yardımcısı. Kurumsal İletişim Direktörü Eileen Murphy'ye "Neden Abramson yok" dedim. "Jill bu toplantıya katılmaz, daha çok resmin bütünüyle ve stratejik kararlarla ilgilenir" dedi.

* Toplantıyı Baquet'in hemen yanındaki gece editörü idare etti. Her gün saat 15.00 gibi gazeteye gelip birinci sayfa toplantısına girerek başlıyormuş. Gazetenin en önemli kişilerinden. Girişte bana bakıp, "Bugün konuğumuz var" diyerek içeridekilere takdim edilmemi de o istedi.

* Önce telekonferansla Washington başladı. Bir Yüksek Mahkeme kararını anlattı. Sonra New York'taki politika editörü, Cumhuriyetçilerin önseçiminden haberler verdi. Ertesi gün ikisi de birinci sayfadaydı.

* Sıralama değişiyormuş. Washington'dan sonra genelde dış haberler başlarmış ama o gün iki önemli spor olayı vardı, o yüzden spor gündem geçti. İki Amerikan futbolu haberi söyledi. Ertesi gün ikisi de birinci sayfadaydı.

* Sonra da sırayla yurt haberler, ekonomi, kültür, dış haberler. Tartışma oldu elbette. Dış haberler, spor fazla öne çıkınca itiraz etti. "Hadi ama, herkes spor haberi okumak ister" dedi biri. O da, "Bu iki spor haberi değil, iki Amerikan futbolu haberi. Mısır'dan iki önemli haber olsa birinci sayfaya koymazsınız" dedi. Sonra mecburen kabullendi.

* Kurumsal iletişimden biri toplantı boyunca not aldı. Hep biri katılıyormuş. Özel bir haber olunca yayından sonra tanıtımını yapmak ve haberi yazan muhabir için radyo ve televizyonlarda röportajlar ayarlamak için.

* Abramson yoktu ama yaydığı korku vardı. Baquet, bir haberle ilgili yaptığı yorumdan sonra gülerek, "Umarım Jill beni bu yüzden kovmaz" dedi.

* Toplantının en kilit adamlarından biri de, New York Times'ın anlatıldığı 'Page One' belgeselinin yıldızlarından medya editörü Bruce Headlam'dı. Bütün medya kanallarını gün boyu takip eden, her hikâyeden bir medya hikâyesi çıkartabilen sihirbaz. Gazetenin olaylarda doğru pozisyon almasını sağlayanlardan.

* Kadınların durumuna gelince... 15 kişilik büyük masada üç kadın, arka sıralarda ise yedi kadın vardı. Anlamı... New York Times'ta bile azlar. Ama geliyorlar.