Özgür Yusuf CEVAHİR / Tempo24Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Bağdat’a giderken uçakta gazetecilere yaptığı bazı açıklamalar, “İlk kez resmi bir ağızdan 'Kürdistan’ ifadesinin kullanıldığı" yönünde yankı buldu. Irak ziyaretinin ardından Esenboğa Havalimanı'nda gazetecilere yeni bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı Gül ise, sözlerine açıklık getirerek “Aslında ben o söylediğiniz ifadeyi kullanmadım… Irak'ın içerisinde kendi anayasalarına göre Irak'ın kuzeyinde bir yerel Kürt yönetimi vardır, bunu söyledik” dedi. Aslında “Kürdistan” ifadesini kullanan ilk Türk lideri Cumhurbaşkanı Gül değil… Daha önce Atatürk’ün de çeşitli defalar “Kürdistan” ifadesini kullandığı biliniyor. Kürt aşiret reislerine de demişti Taraf gazetesinde tarih sayfası hazırlayan tarihçi-yazar Ayşe Hür, geçen yıl yayımlanan “Osmanlı’dan Bugüne Kürtler ve Devlet” başlıklı yazı dizisinde, “Milli Mücadele’nin başlarında, Mustafa Kemal, Kürt aşiret reislerine çektiği telgraflarda, ordu komutanlarına ve Sovyet Rusya Dışişleri Komiseri Çiçerin’e yazdığı mektupta, bazı meclis konuşmalarında ‘Kürdistan’ terimini kullanıyordu” diyor... Mahalli idareler Hatta birtakım çevrelerin “Kurtuluş savaşı esnasında Atatürk`ün Kürdistan`a özerklik vermek istediği” iddiaları da çeşitli defalar gündeme getirildi. Bu iddialara yanıt veren araştırmacı - tarihçi Yurtsever, işin aslını şöyle açıklıyor: “Mustafa Kemal Paşa, Kürtler ve Kürdistan konusunda Meclis’in gizli oturumunda; ‘Kürtlerle mesken yerlerde mahalli bir idare kurulmasını gerekli görmekteyiz. Milletlerin kendi geleceklerini bizzat idare etme hakkı bütün dünyada kabul olunmuş bir prensiptir. Biz de bu prensibi kabul etmişizdir. Tahmin olunduğuna göre Kürtlerin bu zamana kadar mahalli idarelere ait teşkilatlarını tamamlamış ve reisleri bu gaye namına bizim tarafımızdan kazanılmış olması ve reylerini açıkladıkları zaman kendi geleceklerine zaten sahip olduklarını Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaşamaya talip olduklarını ilan etmelidir’ demişti.” Atatürk`ün Meclis`te yaptığı bu konuşmaya göre Kürtlerin yaşadığı yerlerde muhtarlık, belediye başkanlığı yönetimleri kurulacağı ve Kürt liderlerin Meclis yönetimine bağlı kalacaklarının belirtildiğine dikkat çeken Yurtsever, şöyle devam ediyor: “Atatürk`ün Kürdistan`a özerklik sözü verdiği görüşlerini savunanlar gizli zabıt belgesinde yer alan (zaten) kelimesini çıkararak konuşma metninin anlamını değiştirmekte ve tarihi çarpıtmaktadır. Nitekim Osmanlı arşivinde, Türkmen ve Kürtlerin birlikte yaşadığı Urfa, Diyarbakır yöresinde işgalcilere karşı ortak mücadele ve Meclis yönetimi altında birlikte yaşama görüşleri dile getirilmektedir.” Nutuk’ta ‘Kürdistan’ Atatürk, Nutuk’ta “Kürdistan” ifadesini işgal kuvvetlerinin planı çerçevesinde söz konusu ediyor: “Anadolu halkı baştan aşağı bölünmez bir bütün haline getirildi. Bütün kararları bütün komutanlar ve arkadaşlarımızla birlikte alınıyor. Vali ve mutasarrıfların hemen hepsi bizden yanadır. Anadolu’daki ulusal örgütler ilçe ve bucaklara kadar yayıldı. İngiliz himayesi altında bağımsız bir Kürdistan kurulması ile ilgili propaganda ortadan kaldırıldı ve taraftarları yola getirildi. Kürtler Türklerle birleşti.” El-Cezire (Irak) Komutanı’na mesaj Altında “Büyük Millet Meclisi ve Mustafa Kemal” imzası bulunan ve El-Cezire Komutanı Tuğgeneral Nihat Paşa’ya gönderilen mesaj şöyle: “Kişiye Özel. El-Cezire Cephesi Komutanı Tuğgeneral Nihat Paşa Hazretlerine 1 - Aşamalı olarak bütün ülkede ve geniş ölçekte doğrudan doğruya halk gruplarının ilgili ve etkili olduğu bir biçimde yerel yönetimlerin oluşturulması iç politikamızın gereğidir. Kürtlerle dolu bölgede ise hem iç politikamız ve hem de dış politikamız açısından ölçülü yerel bir yönetim kurulmasını savunmaktayız. 2 - Ulusların kendilerini yönetmeleri yetkisi bütün dünyada benimsenmiş bir ilkedir. Biz de bu ilkeyi benimsiyoruz. Kürtlerin bu döneme kadar yerel yönetime ilişkin örgütlerini kurmuş ve başkanları ile yetkilerini bu amaç için bizce kazanılmış olması ve oyladıklarında kendi kaderlerine gerçekten sahip oldukları BMM (Büyük Millet Meclisi) buyruğunda yaşam istekleri yayınlanmalıdır. Kürdistan’daki bütün çalışmaların bu amaca dayalı politikaya yöneltilmesi El-Cezire Cephesi Komutanlığı’nın görevidir. 3 - Kürdistan’da Kürtler’in Fransızlar ve özellikle Irak sınırında İngilizler’e karşı düşmanlığını silahlı çarpışmayla durdurulamaz bir düzeye vardırmak ve yabancılarla Kürtler’in birleşmesini engellemek aşamalı olarak yerel yönetimler kurulmasının zeminini hazırlamak ve bu yolla yürekten bize bağlılıklarını sağlamak Kürt yöneticilerinin sivil ve askerlik görevleriyle görevlendirilerek bize bağlılıklarını pekiştirmek gibi genel yollar benimsenmiştir. 4 - Kürdistan’ın iç politikası El-Cezire Cephesi Komutanlığı’nca belirlenecek ve yönetilecektir. Cephe Komutanlığı bu konuda Büyük Millet Meclisi Başkanlığıyla yazışmalar yapar. İller tarafından izlenecek yolu düzenleyip uyumu sağlayacağı için sivil yöneticilerin de bu konuda bağlı oldukları yer Cephe Komutanlığı’dır. 5 - El-Cezire Cephe Komutanlığı yönetim adalet ve maliye (parasal) konularda değişiklik ve düzenlemeye gerek gördükçe bunun uygulanmasını hükümete önerir. BMM Başkanı Mustafa Kemal.” (TBMM Gizli Celse Zabıtları Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Ankara 1985 Cilt: 3 Sayfa: 550) Ve ‘Lazistan’ milletvekilleri… 1920-1991 arası dönemi kapsayan Türkiye Büyük Millet Meclisi Albümü’nde (TBMM Genel Sekreterliği Yayınları No:1 / Nisan 1994 - Ankara ) “Lazistan” (Rize) milletvekillerinin isimlerine de rastlanıyor. 1920’de kurulan ilk TBMM’de, Abidin Bey (Zeynel Abidin Atak) “1’inci Dönem Lazistan Milletvekili” olarak geçiyor. Bu isimlere, Esat Özoğuz, İbrahim Şevki Bey, Necati Bey (Mehmet Necati Memişoğlu), Osman Bey (Osman Nuri Özgen) ve Ziya Hurşit Bey’i eklemek mümkün.