ABD’de geçen hafta konferans verip çeşitli temaslarda bulunan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Washington yönetiminin Abdullah Öcalan’ı 1999 yılında Türkiye’ye teslim etmesiyle, örgütün kontrolünün Suriye’den ABD’ye geçtiğini söyledi. "Şam’da yaşarken Öcalan kimin kontrolü koruması altındaydı? Esad rejimi" diyen Başbuğ, "Tabii Rusya’nın da bir ölçüde etkin olduğunu söyleyebiliriz. O dönemde Öcalan, Muhaberat’ın kontrolü ve koruması altında. Peki siz onu Suriye’den çıkarttınız ve Türkiye’ye teslim ettiniz. Örgüt Suriye’nin kontrolünden uzaklaşmış oldu ve Amerika’nın kontrolüne girdi" dedi.
Orgeneral Başbuğ geçen hafta ABD’nin en prestijli üniversitelerinden Johns Hopkins’in davetlisi olarak Amerika’daydı. Başbuğ, Johns Hopkins Baltimore Kampüsü’ndeki konuşmasının henüz ortalarındayken soru-cevap bölümüne dahi geçilmeden PKK’nin Suriye kolu YPG sempatizanı bir grup protesto eylemi düzenlemiş, protestocular üniversite güvenliği tarafından dışarı çıkartılmıştı.
Başbuğ Baltimore’daki programın ardından ABD’nin başkenti Washington’a gelerek önemli düşünce kuruluşlarında CSIS (Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi) ve National Defense University’de (Ulusal Savunma Üniversitesi) basına kapalı toplantılar yaptı. Türkiye’ye dönüşü öncesinde temaslarını Hürriyet gazetesinden Cansu Çamlıbel'e anlattı. değerlendirdi. Röportajın ilgili bölümü şöyle:
Suriye’de YPG mevzusunun ABD ile ilişkilerimizin merkezine oturması açısından bakıldığında tarihsel planda ABD’nin PKK ile ilişkisi açısından en çarpıcı şey nedir?
İlk defa bunu size söyleyeceğim. ABD, 1999’da Abdullah Öcalan’ı neden Türkiye’ye teslim etti? Hatırlayın dönemin başbakanı rahmetli Bülent Ecevit’in bir açıklaması vardır. ‘Neden teslim etti bunlar ben pek anlayamadım’ demişti yanlış hatırlamıyorsam. Esasında bunu bir düşünmek lazım. Tabii bu benim kişisel değerlendirmem ve ilk defa açık bir şekilde ifade ediyorum. Öcalan 1979’da Suriye’ye gidiyor. Çıkışına kadar 20 yıl orada. Suriye’de kendisine bağlı bir Kürt yapılanmasını oluşturduğu süreç de odur. Şam’da yaşarken Öcalan kimin kontrolü koruması altındaydı? Esad rejimi... Daha açık konuşalım El Muhaberat. Tabii Rusya’nın da bir ölçüde etkin olduğunu söyleyebiliriz. O dönemde Öcalan, Muhaberat’ın kontrolü ve koruması altında. Peki siz onu Suriye’den çıkarttınız ve Türkiye’ye teslim ettiniz. Örgüt Suriye’nin kontrolünden uzaklaşmış oldu ve Amerika’nın kontrolüne girdi.
Nasıl bir mekanizmayla ABD kontrolü sağlıyor?
E Suriye kontrolü yok artık.
Irak üzerinden ABD’nin PKK üzerinde kontrol sağladığını mı söylüyorsunuz?
E tabii Kandil ağırlıklı bir yapılanma var. Öcalan’ın etkisi yine cezaevinden de devam ediyor ama artık Suriye faktörü yok.
ABD’nin Öcalan’ı Türkiye’ye teslim etme sebebi kontrol etmektir diyorsunuz. Doğru mu anlıyorum?
Bence ana nedenlerden biri budur. Tabii 1999’dan sonra ABD’nin PKK sorununa siyasal ağırlıklı bir çözüm aramaya daha ağırlık verdiğini de görüyoruz. O da bir ikinci neden. Bir noktada da Abdullah Öcalan’ı Türkiye’de bir cezaevine koyarsanız bu PKK sorunun siyasal çözümü için bir güç olur. Ama asıl mesele Öcalan üzerinden Suriye etkisini almakta.
ABD bugün Suriye Demokratik Güçleri (SDG) dedikleri ve yönetim kademeleri hep YPG’lilerden oluşan yapıyı dönüştürebileceklerini iddia ediyor. Ankara’yı rahatlatabilecek formül diye ağırlıklı olarak bunun üzerinde çalışıyorlar. Bu gerçekçi bir bakış mı, YPG ile PKK arasındaki bağ kopartılabilir mi?
Amerika’da katıldığım toplantılarda konuşanların hemen hemen hepsi YPG/PYD’nin PKK’nın kontrolünde olduğu, onların Suriye uzantısı olduğu konusunda karşı bir argüman koymadı. Bunu kabul ediyorlar. O zaman da diyorsunuz ki ABD, PKK’yı terör örgütü olarak kabul eden ilk ülke. E o zaman bugün bu terör örgütünün uzantısıyla nasıl olur bu iş? Bunun izahı yok.
Çıkış yolu öneriyorlar mı?
Konuya ciddiyetle yaklaşan bir grup bu YPG olayının Türk-Amerikan ilişkilerini dinamitlediğini biliyorlar ve bunu istemiyorlar. Bu gruptaki insanlar kararlarda ne kadar etkili olacak onu bilemem ama benim açımdan gezinin en önemli kısmı oydu.