Silivri'de yaklaşık 10 aydır tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, "Hayret etmeyiniz! Varsayımlar üzerinden, kendilerine göre ileride varsayımlar üzerinden suç işleneceği iddiasıyla insanlar suçlanabilmekte ve aylarca tutuklu olarak bulundurulabilmektedir" dedi.
Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila, İlker Başbuğ'un mektubunu yayımladı.
İşte Başbuğ’un mektubu şöyle:
"Türk ordusunun komutanlığını yapmış bir kişi terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlamasıyla on aydır tutukludur. 26. Genelkurmay Başkanı neden tutuklanmıştır?
Bu sorunun cevabı, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 7 Eylül 2012 günü yapılan duruşmasında, üye hakim tarafından açıklığa kavuşturulmuştur. Üye hakimin yaptığı açıklama şöyledir:
'İnternet Andıcı dosya sanıklarının hemen hemen ortak bir beyanı oldu. Komutan’a arz ibaresinin Komutan’a bu belgenin arz edildiği şeklinde anlaşılması gerektiği yönünde beyanlarda bulundular. Mahkememiz de birbiriyle uyumlu bu beyanlar üzerine gereğinin takdir ve ifası için Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir ara kararla durumu aktardı.'
Neden, internet siteleri konulu, metin kısmı iki sayfadan ibaret olan, ‘İnternet Andıcı’dır.
Aynı gerekçe, Ağustos 2011’den beri tutulu olan, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı, İstihbarat Başkanı, Harekât Başkanı, MEBS Başkanı, Adli Müşavir, Şube Müdürleri ve diğer ilgili bütün personel için de geçerlidir.
İnternet Andıcı, daha önce de defalarca açıklandığı gibi, Genelkurmay Karargâhı’nda hazırlanan yasal, ancak tamamlanmamış bir belgedir. Bu andıçla, 4 alanda internet faaliyetlerinin yapılması planlanmıştır. Ancak, bu siteler, aktif olarak faaliyete geçirilmeden 19 Haziran 2009’da bu çalışmaya son verilmiş, davaya konu olabilecek hiçbir yayın yapılmamıştır. Dolayısıyla, Şubat 2009’dan 30 Ağustos 2010’a kadar olan süreçte Genelkurmay’ın bu amaçla kullanabileceği internet sitesi yoktur.
İnternet Andıcı metninde suç teşkil edebilecek hiçbir şey yoktur.
Peki, o zaman iddia makamına göre işlenen suç nedir?
Birinci İnternet Andıcı iddianamesinin 67. sayfasında iddia makamı, bu suçu şöyle tanımlamaktadır:
‘Planlama ve kurum içi onay aşamalarına uygun olarak bir andıç hazırlanması ve bunun şeklen hukuka uygun olması, amacının da hukuka uygun olduğunu göstermez.’
Görüleceği gibi, iddia makamı İnternet Andıcı’nın amacının hukuka uygun olmadığını düşünmektedir.
Hukukta somut fiillerden hareket edilerek suçlamalar yöneltilebilir.
Ancak, burada iddia makamı andıcın gizli bir amacının olduğunu düşünmektedir. Onlara göre amaç şudur; açılması planlanan bu sitelerle ilgili çalışmaya eğer 19 Haziran 2009’da son verilmeseydi, bu sitelerde suç oluşturulacak faaliyetler yapılacaktı.
Hayret etmeyiniz! Varsayımlar üzerinden, kendilerine göre ileride varsayımlar üzerinden suç işleneceği iddiasıyla insanlar suçlanabilmekte ve aylarca tutuklu olarak bulundurulabilmektedir.
Ayrıca iddia makamı şu suçlamaları da ileri sürmektedir:
Neden 2008 yılından önce açılmış olan siteleri, Şubat 2009’dan önce kapatmadınız?
Bu siteleri, Şubat 2009’da suçtan kurtulma amacıyla kapattınız.
Görüldüğü gibi, iki durumda da suçlusunuz. Kapatmanız da suç, daha önce kapatmadığınız da suç.
Söz konusu 42 adet site, Ağustos 2008’den önce açılan ve işletilen sitelerdir. Yıllarca açık olan bu sitelerin son 6 aylık sürede neden açık olduklarının hesabı sorulmaktadır. Üstelik, dava dosyasında tespit tutanaklarına göre bu sitelerde Haziran 2008’den sonra hiçbir güncelleme de yapılmamıştır. Ancak, bu gerçeklere bile dikkat edilmemektedir.
Çıkın işin içinden, siz her şartta suçlusunuz.
2011 yılı Ağustos ayı içerisinde, neredeyse Genelkurmay Karargâhı bu andıç nedeniyle tutuklandı. Sıra, 26. Genelkurmay Başkanı’ndaydı. İnternet Andıcı da bu amaç için uygun bir araçtı.
6 Ocak 2012 günü de, Türk ordusunun komutanlığını yapmış kişi, işte bu İnternet Andıcı nedeniyle tutuklandı.
Bu davada üzerinde durulması gereken asıl nokta, söz konusu andıcın içeriğinde suç unsurunun olup olmadığının araştırılması olmalıydı. Bu pek de zor değildi. Andıç sadece ve sadece iki sayfadan ibaretti.
Ağustos 2011’de adeta bir dönemin Genelkurmay Karargâhı’nın üst yöneticileri tutuklandı. Tutuklananlar arasında o anda halen Genelkurmay Karargâhı’nda görev yapmakta olanlar da vardı. Bu bir ilkti. Bu tutuklamalarla adeta Genelkurmay Karargâhı suç işlemiş bir örgüt durumuna sokuldu. Tutuklamaların nedeni de ‘İnternet Andıcı’ idi. Kurumsal olarak, Genelkurmay söz konusu andıcı en iyi şekilde değerlendirilebilecek durumdaydı. Genelkurmay kamuoyunu en azından ‘İnternet Andıcı’nın ne olduğu, ne olmadığı konusunda bilgilendirilebilirdi.
Medya bu konuda üzerine düşeni, tam olarak yerine getirdi mi? Konu yeterli seviyede araştırıldı mı?
Medya içinde, elbette gerçeği görüp ifade edenler de oldu:
Sn. Derya Sazak:
'Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, İnternet Andıcı davasından yargılanırken, davalar birleştirilince Ergenekon sanığı haline getirildi. Katillerle aynı sandalyede oturmam diye tepki gösteriyor. Haklıdır!’
Sn. Fikret Bila:
‘Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, terör örgütü lideri suçlamasıyla tutuklandı. Bu suçlama ve tutuklama kararı, hem iç hem de dış kamuoyunda ve hukuk dünyasında yadırgandı.’
Sn. Mehmet Tezkan:
‘Başbuğ’un yargılanması demokrasi dersi çıkartılacak, hukukun üstünlüğüne atıf yapılacak bir dava değil. Tam tersine sorunlu. Hukuk açısından da sorunlu, demokrasi açısından da sorunlu. Sorun iddianamede, sorun suçlamada.’ Peki, bu dava süresince ne yapıldı? İnternet Andıcı’nın Genelkurmay Başkanı’na arz edilip, edilmediği davanın ana sorunu haline getirildi. Maalesef sanıkların bir kısmı da bilmeyerek bu tuzağa düştüler. Andıcın yasal bir belge olduğunu savunmak yerine, yönlendirici sorulara cevap verdiler.
26. Genelkurmay Başkanı, Balyoz davasında tanıklık yapmıştır. O gün, orada şunu söylemişti:
‘Genelkurmay Başkanlığı, karargâhı dahil, Genelkurmay Başkanı dahil, yalan söylemez.’
Bu sözlerin bugün de arkasında durulmaktadır.
İnternet Andıcı, Genelkurmay Karargâhı’nda hazırlanan yasal, ancak tamamlanmamış bir belgedir. Bu andıç metninde de suç teşkil edecek hiçbir şey yoktur.
Ancak, bütün bu gerçeklere rağmen, haksız ve mesnetsiz şekilde, insanlar suçlanmakta ve tutuklu olarak bulundurulmaktadır.
Bu haksızlığın telafi edilmesi de her geçen gün daha da ağırlaşmaktadır. Bu adaletsizliğe bir an önce son verilmelidir.”