ILO'da "Erdoğan'ı boykot" krizi büyüyor

ILO'da "Erdoğan'ı boykot" krizi büyüyor

Avrupa Sendikaları Konfederasyonu Dış İlişkiler Sorumlusu Patrick Itschert, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) İstanbul toplantısını boykot ederek, Türkiye’deki anti-demokratik uygulamalara dikkat çekmek, sivil toplum örgütleriyle dayanışma göstermek istediklerini söyledi.

“Erdoğan değişmek zorunda” diyen Itschert, “Kararımız Türkiye halkına yönelik değil. Bizler hiç olmadığı kadar Türkiye’deki sivil toplumu, örgütlerini desteklemek zorundayız. Erdoğan Türk halkının hayatını KHK’lar ile düzenliyor. Bu kabul edilemez” şeklinde konuştu.

Itschert, ILO’nun 2-5 Ekim tarihlerinde İstanbul’da yapılması planlanan toplantısını boykot çağrılarına bazı Avrupa hükümetlerinin desteğini beklediklerini belirterek, “Biz üyelerimize şu mesajı verdik: Gitmeyin, hükümetlerinize neden gitmediğinizi iletin ve onlardan da gitmemelerini isteyin. Bazı ülkeler bu çağrıya kulak veriyor, olumlu sinyal alıyoruz” dedi.

DW Türkçe’ye konuşan Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu Dış İlişkiler Sorumlusu Patrick Itschert’e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

DW Türkçe: İstanbul’daki ILO toplantısını neden boykot ediyorsunuz?

Itschert: Bu toplantının İstanbul’da yapılması kararı iki yıl öncesinde alınmıştı. O dönem Türkiye’de sorunlar olmasına karşın, bu yönde karar alındı. Ama bu darbe girişimi öncesiydi. Darbe girişiminin Türk dostlarım için bir travma olduğunu anlayabiliyorum ve bu travma Avrupalılar tarafından hafife alınmış olabilir ancak gösterilen reaksiyon, olağanüstü hal uygulamaları, 28 KHK, bütün bu süreçte, yaşananlar tümüyle orantısız. KHK’lar şüphe götürmez bir şekilde hem uluslararası hem Avrupa hukuk düzenlemelerini, hem de Türk Anayasası’nı da ihlal ediyor. ILO konvansiyonları, Uluslararası Sivil ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Şartı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı pek çok sözleşmenin ihlali apaçık ortada. 150 bini aşkın kişinin işine son verildi, ihraç edildi, 35 bini aşkın kişi hapiste, basın özgürlüğü yok. KHK’lar kanunilik, orantılılık ve gereklilik ilkelerini ihlal ediyor. Affedersiniz ama, KHK ile Türklere kış lastiğini ne zaman kullanacakları söyleniyor. Bu iş artık çok ileriye gitti ve biz de tam olarak bunu söylemek istiyoruz.

DW Türkçe: Boykot etme kararı öncesi ILO’da görüşmeler olmadı mı? Bu aşamaya nasıl gelindi?

Itschert: Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUC ile birlikte biz darbe girişimini sert bir şekilde kınarken, aynı zamanda olağanüstü hal ve KHK’ların orantısız olduğunu ve pek çok uluslararası düzenlemeyi ihlal ettiğini vurguladık. Tüm ihlaller o kadar gözle görülür, o kadar apaçık ortada ki ETUC, ITUC ile birlikte ILO’ya, toplantının Türkiye makul bir ölçüde normalleşene kadar ertelenmesini teklif ettik. Ama bu beklentimiz gerçekleşmedi.

DW Türkçe: Türk hükümetinin sizin boykot kararınızı gözden geçirmeniz için bir girişimi oldu mu?

Itschert: Gayet tabii ki. Ayrıntılar hakkında bilgi veremeyeceğim. Taleplerimiz çok açık ortada ve bunların yerine getirilmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve bakanların elinde. Normalleşme yönünde güçlü bir sinyal verilmeli. Ama biz beklediğimiz sinyali alamadık. Bize söylenen, "FETÖ devlete sızdı, temizlenmesi için daha fazla vakte ihtiyacımız var." Bakın, ihraç edilenler her şeylerini kaybetti. İş adamlarının mülkleri, fabrikaları ellerinden alındı. Bu işçilerin de işlerini kaybetmesine yol açtı. KHK’larda isimleri yer alanlar kamu görevinden men edildi, pasaportları ellerinden alındı, seyahat yasağı uygulanıyor. Bir suçlama olsa da yargılanmadan, adil bir yargılama süreci tamamlanmadan herkes suçsuzdur. Masumdur. Bir sendika üyesi olduğunuz için, ya da kiranızı, Gülen cemaatine mensup ev sahibinizin hesabının bulunduğu bankaya yatırıyorsunuz diye ihraç edilebiliyorsunuz. Akademisyenler pizzacılık yapar oldu. Bizim üyemiz olan Türk sendikalarının pek çok üyesi ihraç edildi, yaklaşık 20 bin kişiden söz ediyoruz. Bu çok ciddi bir rakam. Tüm bunlar akla hayale sığmıyor artık.

DW Türkçe: Türk hükümetinden somut beklentileriniz neler?

Itschert: ITUC ve ETUC olarak iki kez Türkiye'ye ortak delegasyon ziyareti gerçekleştirdik. İlk olarak geçtiğimiz yıl Ekim ayında Türkiye’yi ziyaret ettik ve üyelerimiz TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK ve KESK ile birlikte ortak bir açıklamaya imza koyduk. Bu yılın Mayıs ayında yeniden aynı şekilde bir ziyaret gerçekleştirdik ve bazı bakanlarla görüştük, sonrasında da yeniden Türk üyelerimizin altına imza attığı -ki aralarında AKP’ye yakın olanlar da var-, ortak beklentilerimize yer verdiğimiz metni imzaladık. Tek istediğimiz Türk hükümetinin olağanüstü halin kaldırılması için gerekli koşulları tesis etmesi, kitlesel görevden alma ve ihraçlara son verilmesi, masum tutuklu çalışanların serbest bırakılması, acılarına son verilmesi ve işlerinin iadesi edilmesi, ifade ve basın özgürlüğünün yeniden tesisi, demokratik ve bağımsız basın kuruluşları ile derneklerin yeniden açılması. Bakın OHAL Komisyonu kuruldu ama AKP tarafından seçilen 7 kişinin oluşturduğu bir komisyon bağımsız olabilir mi? Yüzbinlerce kişiyi makul bir sürede bu komisyon nasıl dinleyecek? Bu imkânsız. Peki ya Güneydoğu’da görevden alınan, seçilmiş belediye başkanları? Lütfen, tüm bunlar nasıl açıklanabilir?

DW Türkçe: UTIC, ETUC ve tüm Avrupalı sendikaların İstanbul toplantısına katılmaması ne anlama gelir?

Itschert: Bu Erdoğan’ın, Türk halkına hizmet etmeyen politikalarına karşı çok güçlü bir itirazın ifadesidir. Bu büyük bir ihtimalle bu çapta gerçekleşen ilk boykot. Bu Olimpiyat boykotları gibi tüm dünyaya Erdoğan’ın yaptıklarının kabul edilemez olduğunu duyuracak.

DW Türkçe: Peki boykot kararı sadece sendikaları mı bağlıyor?

Itschert: Biz üyelerimize şu mesajı verdik: Gitmeyin, hükümetlerinize neden gitmediğinizi iletin ve onlardan da gitmemelerini isteyin. Bazı ülkeler bu çağrıya kulak veriyor, olumlu sinyal alıyoruz. Erdoğan bizlerin oturacağı sıraları kendisi doldurmaya çalışacaktır. Ama biz boykot kararımızı ve nedenlerini duyuracağız. Erdoğan değişmek zorunda. Kararımız Türkiye halkına yönelik değil. Bizler hiç olmadığı kadar Türkiye’deki sivil toplumu, örgütlerini desteklemek zorundayız. Erdoğan Türk halkının hayatını KHK’lar ile düzenliyor. Bu kabul edilemez.

© Deutsche Welle Türkçe

Değer Akal