İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Rize Fındıklı’da; “Seçimi elimizden almaya kalktılar. Ne yaptınız halk olarak? İkinci seçimde dersi verdiniz mi? Bir daha yapsalardı iki katı olurdu, üç katı olurdu. Onun için varsayın ki o seçimden sonra, üçüncü seçim bu. Ona göre fark atacağız” dedi. İmamoğlu, 'Gelmiş geçmiş en demokrat Karadenizli olacağını' söyledi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Başkanı Ekrem İmamoğlu; Rize kent merkezinde halkla buluşmalarının ardından Fındıklı ve Ardeşen ilçelerindeki bayramlaşma programlarına katıldı. İmamoğlu, Fındıklı’da şunları söyledi:
“Memleketin her yerini dolaşmak, anlatmak, paylaşmak zorundayız. Çok önemli bir sürecin başlangıcındayız. Ben, ne güzel bir okulda okumuşum: Adı, Karadeniz. Her sokağından, her esnafından bir şey öğrenmişim. Bu coğrafyada, onlarca kültür, din ve gelenekler var. Ama bir o kadar da insanları seven, çok cesur, demokrat Karadenizliler var. Ben, İstanbul'da bir iddia koymuştum. Demiştim ki; ‘Ben İstanbul'un gelmiş, geçmiş en demokrat Belediye Başkanı olacağım.’ Şimdi bir iddia daha koyacağım. Ben, gelmiş geçmiş en demokrat Karadenizli olacağım.
Milletçe, büyük bir sorumluluk sürecinin içindeyiz. Sorumluluğumuzu hatırlatmak zorundayım. Birlikte başarmak zorunda olduğumuz bir sürecin içine girdik. Birlikte kavramının içinde, liderliğini bu ülkenin kurucusu olan CHP yapıyor, ve bir altılı masa kuruluyor. Bu masada Türkiye’nin demokrasi geleceği tartışılıyor, haklar özgürlükler konuşuluyor. Bir tek ses, bir tek söz, tek kişinin aklı değil milletin aklı felsefesi üzerine bir sistem kurulmak isteniyor.
O altılı masa, genişleyebilir de bazı temel felsefelerde daha büyük hamleleri yapabilir de yapmalıdır da… Çünkü mevzu vatan. Vatansa, gerisi teferruat. Dolayısıyla bu bakış açısıyla yürünen bu yolda peki bu iş sadece siyasi partilerin işi mi? Değil. Milletin işi. Milletçe başarmalıyız. Her birey, her vatandaş, ‘Ben ne yapmalıyım’ sorusunu kendine sormalı. Biz, birlikte başarmalıyız. Bakın karşımızda bir rakip yok. Bizim karşımızda rakip yok. Vallahi yok, billahi yok. Bizim karşımızdaki rakip, ancak milletin kendisi olur. Çok net. Dolayısıyla kararlı bir biçimde yol yürüyeceğiz. Hep birlikte bu ülkenin demokrasiyle taçlanması için yol yürüyeceğiz. Ve biz bu yolculuğun ucunda, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının hemen başında bunu halletmeliyiz. Halledeceğiz milletçe.
Bu seçimi birilerine karşı da kazanmayacağız. Bu seçimi, bugünkü iktidar partisine oy verenler için de kazanacağız. Çünkü onlara güzel bir yaşam hediye edeceğiz. Biz vatanperver, milletini sevenler olarak bunu başarmak zorundayız. Bunu başaracağız. Hiçbir engelimiz yok.
Gelelim bir avuç insana… Bir avuç insan kendi çıkarları peşinde bazı hamleler yapıyor olabilirler. Ben onu biliyorum. Formülünü çözdüm. Bazen sabah kalkıyorum; aklıma gelmeyen tehditler, hakaretler, kararlarla bizi yıldırmaya çalışıyorlar. Gençlerin kararlılığı ve inancı var ya şu milletin kararlılığı ve inancı var ya… Vız gelir, tırıs gider. Hakka hukuka uygun işler yapacağız. Ne yaparlarsa yapsınlar. Sadece bir yıl, herkes sorumluluğunu yerine getirecek.
Bayram için geldik. Ama bu kadar konuşmamız gerekiyor. İşte az önce bahsettim, o çok kıymetli demokrasi masasının, iddia ile söylüyorum ki Türkiye’nin özeti olan İstanbul’dan bir belediye başkanınız olarak, ben bu sürecin en çalışkan neferi olmak için hepinize söz veriyorum.
Kararlı olacağız. Asla umudunuzu yitirmeyeceksiniz. Seçimi elimizden almaya kalktılar. Ne yaptınız halk olarak? İkinci seçimde dersi verdiniz mi? Bir daha yapsalardı iki katı olurdu, üç katı olurdu. Onun için varsayın ki o seçimden sonra, üçüncü seçim bu. Ona göre fark atacağız, ona göre. Ben inanılmaz enerji aldım. Karadeniz beni öyle doyurdu ki… Yarın Trabzon’dayım. İstanbul’a zımba gibi dönüyorum.”
İmamoğlu, Ardeşen’de ise şunları söyledi:
“Ben size mahcup olmamayı şöyle tarifliyorum. İstanbul'da yaşayan insanların hakkını yedirmedim. Hiç kimsenin hakkını yedirmedim. Allah şahit ki, bu kardeşiniz, bu evladınız, bu hemşehriniz kimsenin de hakkını yemez. Hak, hukuk ve adalet kavramı, bizim prensibimizdir. Hem insani hem vicdani hem inanç prensibimizdir hem de hepimizin birlikte yaşama unsurudur”
Bunu başaracağız. İstanbul'da bir kez başardık. Dediler ki; ‘Yanlış yaptınız.’ Öyle mi? Kartmerli ikinciyi kazandık, ikinciyi. Bu vatandaşa yanlış yapmayacaksın. Yanlışı yaparsan vatandaş sana doğruyu gösterir. Hiç acımaz. Dolayısıyla biz ne yapacağız? Bir yıl sonra, birilerine hep birlikte doğruyu göstereceğiz.”