İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Nebil Özgentürk'ün senaristliği ve yönetiminde hazırlanan “Nazım 120 yaşında – İyi ki Doğdun Nazım Hikmet” belgeselinin ilk gösterimine katıldı. İmamoğlu, burada yaptığı konuşmasında, "Güzel günlerin çok yakında olduğunu ve bu güzel günleri hep birlikte var edeceğimize de yürekten inanıyorum. Kesinlikle birlikte başaracağız” diye konuştu.
Şair Nazım Hikmet Ran anısına, gazeteci Nebil Özgentürk'ün senaristliği ve yönetiminde hazırlanan “Nazım 120 yaşında – İyi ki Doğdun Nazım Hikmet” belgeselinin ilk gösterimi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Cemal Reşit Rey Salonu'nda gerçekleştirildi.
Nazım Hikmet'in doğum günü olan 15 Ocak'ta gerçekleştirilen gösterime; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul milletvekilleri Turan Aydoğan ve Sezgin Tanrıkulu ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu katıldı. Usta şairin hayatından kesitlerin yer aldığı belgeselin ardından, konuşmalar yapıldı.
Nazım Hikmet'in çok özel bir insan olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, belgeselde emeği geçen tüm ekibe teşekkürlerini iletti. Nazım Hikmet'in ardında şaheserler bıraktığını kaydeden İmamoğlu, “Çok erken göçtü. Yaşadığı zorluklarla, büyük mücadelelerle bu ülkede var oldu. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli şairlerinden birisi olan Nazım Hikmet’i, kendi dilinden okuyabilmenin şanslı insanlarıyız diye düşünüyorum. Çok sevdi bu toprakların insanları Nazım Hikmet'i. Ama ne yazık ki, acı anılarının da sıkıntılı duygularının da yine bu topraklarda yaşadı. Be ne yazık ki, görüşleri nedeniyle memleketinden uzakta hayata gözlerini yumdu” dedi.
Nazım Hikmet'in vasiyetindeki gibi Anadolu'da bir köy mezarlığında değil, Moskova'da defnedildiğini hatırlatan İmamoğlu, bu durumun üzüntü verici olduğunun altını çizdi.
Nazım Hikmet'in şiirleriyle, mısralarıyla ve duygularıyla, bu topraklarda var olduğunu belirten İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Bu yönüyle Şair Nazım Hikmet, bir köy mezarlığındadır. Ya da Gülhane Parkı’nda bir ceviz ağacıdır. O duyguyla karşılıyoruz kendisini. Bize öyle güzel vasiyetler, güzel emanetler, öyle güzel duygular bıraktı ki, ‘Bir ağaç gibi tek ve hür / ve bir orman gibi kardeşçesine’ cümlesi için bile çok derin yazılar, kitaplar kaleme alınabilir ya da bunun üzerine çok derin felsefeler, düşünceler üretilebilir.
Yaşamanın, sevmenin, yaşamı sevmenin ne kadar ciddi bir iş olduğunu hepimize öğretti Nazım Hikmet. Belki de dünyanın en zor şartlarında bile ümit etmeyi, ümitli olmayı ve asla vazgeçmemeyi de bizlere Nazım Hikmet öğretti. Her zaman hayatın değerini ve güzelliğini vurguladı. Yaşamı, insanlarını, memleketini sevmekten hiç vazgeçmedi."
Usta şairin “Güzel günler göreceğiz çocuklar / Güneşli günler göreceğiz / Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar / Işıklı maviliklere süreceğiz” dizelerine konuşmasında yer veren İmamoğlu, şunları söyledi:
"Nazım Hikmet’in kıymetini bilmemiz, anlamamız, okumamız şart. Ne yazık ki bugün, ülkemizde yine zor günler yaşıyoruz. Bu ülkede gençlerin, ülkemiz için hayal kurmayı değil, hayallerinin yurt dışına gitmek olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bu güzel ülkeden umutlarını kesmemeleri için, işte o Nazım'ın ruhunun hepimizle var olması ve o şekilde mücadele etmesi şarttır diye söylemek istiyorum.
Umutlu olmak, geleceğe umutla bakmak hepimizin asli sorumluluğudur. Kaldı ki, ümidi daim kılmak ve o yönüyle güçlendirme konusunda da Nazım Hikmet sevdalılarının ya da ‘Nazım Hikmet’i anlıyorum ve onu hissediyorum' diyenlerin de önemli bir sorumluluğudur diye hatırlatmak istiyorum.
Güzel günlerin çok yakında olduğunu ve bu güzel günleri hep birlikte var edeceğimize de yürekten inanıyorum. Kesinlikle birlikte başaracağız. ‘Sabahın sahibi vardır, Gün daima bulutta kalmaz. Herhal ilerdedir yaşanacak günlerin en güzelleri' diyerek, tüm kalbimle bu güzel günlere yürüyüşümüzde inancımı yenilemek istiyorum.
Nazım Hikmet, inancımızı beslesin. Nazım Hikmet'in kelimeleri, mısraları sizlere büyük umutlar vermeye devam etsin. Çünkü çok yakın zamanda hep birlikte çok güzel günleri göreceğiz diyorum. Nazım Hikmet'e, güzel İstanbul’dan, 16 milyondan selam olsun."
Gece, konuşmaların ardından sahne alan Serenad Bağcan ve Ferhat Livaneli Orkestrası'nın konseriyle son buldu.