İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, "İstanbul'a kayyım mı atanacak?" sorusuna pazar gününü işaret ederek, "Açıklayacağım" diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya tepki gösterdi. "Pazar günü şu bu denecekmiş. Bunların tümü polemik" diyen İmamoğlu, "Ben pazar günü kimin ne diyeceğini umursamıyorum. Ben pazar günü İstanbullulara 5,5 milyon metrekarelik bir ormanı nasıl açacağıma yönelik çalışma yapacağım. Bakalım insanlar o polemiği mi benim gezdiğim ormanı mı merak edecek. Bu akıl tutulmasıdır" diye konuştu.
İmamoğlu sözlerinin devamında da, "Kimin ne söylediği, bizimle iktidar yarışına girmesi ya da koltuğa meraklı olması, polemik üretmesi hiç önemli değil. Sinek vızıltısı" ifadelerini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin(İBB) 2019-2020 Eğitim Yılına yönelik alınan tedbirlerini açıklayan İmamoğlu, toplu ulaşımın ücretsiz hizmet vereceğini ve servis araçlarının ilk gün isteyen velileri okula taşıyacağını söyledi. Vatandaşlara toplu ulaşım araçlarını kullanma çağrısında bulanan İmamoğlu, “Elbirliğiyle çok keyifli bir eğitim kenti olduğumuzu İstanbullulara göstereceğiz” dedi. İmamoğlu, okulların ilk gününde araç kullanacak veliler ve sürücülerden toleranslı ve anlayışlı olmasını isteyerek trafik kuralları konusunda vatandaşları uyardı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beşiktaş’taki Malta Köşkü’nde basın toplantısı düzenleyerek, 9 Eylül’de başlayacak 2019-2020 Eğitim Yılına yönelik alınan tedbirleri ve İBB’nin çalışmalarını anlattı. İmamoğlu'nun açıklamaları şöyle:
İstanbul'un dünyada birçok kentin nüfusundan çok daha fazla sayıda öğrencisi var. 3 milyona yakın öğrencimiz pazartesi günü okula başlayacak. Tabii ki ilk günün yoğunluğu ve olumsuzluğunu şehrimiz çok defa yaşadı. Bu noktada çok tedbirli olmak, milletçe birbirimize anlayışlı, toleranslı olmak, kurallara uymak gibi prensiplerle, aslında pazartesi günü hepimiz için dayanılmaz bir günden ziyade çocuklarımızın okula başlangıcının sevincini yaşadığımız bir güne dönüşebilir. Hep beraber bu konuda ortak çalışmayla, belediyemiz, valiliğimiz, jandarmamız, polisimiz İstanbul'un tamamında trafikte önlemler almak konusunda iş birliği yaptık. Özellikle belirtmek isterim İETT otobüslerimizden metrobüsümüze, raylı sistemlerden deniz ulaşımımıza kadar tüm ulaşım araçlarımızda sefer sayıları artırılacak, en üst seviyede insanlarımıza hizmet edeceğiz.
Şunu belirtelim biz almış olduğumuz Meclis kararımızda okul açılışı olan 9 Eylül günü saat 6 ila 14 arasında ulaşımı İstanbullu hemşerilerimize ücretsiz hale getirdik. Dolayısıyla toplu ulaşımın kullanımını teşvik etmiş oluyoruz. Vatandaşların ücretsiz ulaşımdan faydalanmaları bireysel otomobil kullanımını azaltacaktır. Bu da gerçekten trafik yükünü oldukça azaltmış ve insanların yaşamını kolaylaştırmış olacak. Aynı zamanda İETT pazartesi günü itibariyle kış tarifesine geçecek. Otobüs ve metrobüs seferleri de artırılmış olacak. 4 bin 139 ek seferle aslında 763 bin yolcu kapasitesini mevcut sisteme eklemiş olacağız.
Özellikle İstanbul'da umumi şoförler odamızın katkısıyla aldığımız karar gereği, o gün servis araçlarımız da öğrencilerimizi okula götürmenin yanında isteyen velilerimizi de servisler okullarına taşıyacaklar. Bunun da değerli bir katkı sunacağını düşünüyorum.
Özellikle servis araçlarının bu katkısıyla ailelerimiz bireysel araçlarını kullanmadan okullarına gidip, yine servis araçlarıyla evlerine dönüyor olacaklar. Servis araçlarının yoğun bir parklanma sorunuyla yollardaki daralma yine hemşerilerimizin hayatını zorlaştırmakta. Bu yönüyle biz İSPARK'la yaptığımız çalışmayla özellikle okullarımızın yakınındaki İSPARK'a ait otoparklarımızın servis araçlarına ücretsiz hizmet vereceğini de duyurmak isterim. 118 İSPARK otoparkımız servis araçlarına o gün ücretsiz hizmet vererek hemşerilerimizin hayatını kolaylaştıracak.
Her zaman servis araçlarımız dikkatli, ilgili odamız çok hassas, beraber çalışmalar yürüteceğiz. Bu süreci denetim altında tutacağız. İBB'nin il sağlık müdürlüğümüzle yapacağı çalışmalarla toplu taşıma aracı kullanım belgesi için başvuran sürücüleri de sıkı denetime tabi tutarak, özellikle alkol ve uyarıcı madde testi yaparak gençlerimizin güvenli ulaşım imkanı için baştan tedbirli olacağımızı da İstanbullulara duyurmak bizim vazifemiz.
Özellikle AKOM'da bütün kurumlarımız akıcı trafik imkanlarını sağlamak adına İBB'nin bütün kurumları teyakkuz halinde olacak. Özellikle ilk üç gün hem trafiği aksatacak bir takım işleyişler varsa bunları tedbirlerinin alındığını belirtmek istiyorum. Dolayısıyla biz tümüyle sabahın çok erken saatlerinden itibaren AKOM'da sürekli trafiği takip ediyor, gerekli tedbirleri alıyor, sıkıntılı ortamlar varsa da hızlı müdahale için ekiplerimizin hazır bekliyor olduğunu belirtmek isterim.
Sadece tedbirlerle olmayacağını, vatandaşlarımızın da sürece çok duyarlı davranmasının önemli olduğunu belirtmek zorundayım. Kurallara uymak, çocuklarımızın ilk gün telaşıyla kaldırımları yolları kullanırken yine sürücülerin çok dikkatli olmalarını sağlamak. Kendi bireysel araçlarını kullanacak vatandaşlarımızın yolu kapatacak, kesecek şekilde alelacele park etmemelerini rica ediyorum. Dikkatli olduğunuz takdirde neşeli, güzel bir eğitim gününe merhaba demiş bir 9 Eylül günü yaşamış oluruz.
(Yenikapı’da sergilenen ihtiyaç fazlası araçlarla ilgili olarak Soylu’nun bir yanıtına karşılık) Bizim Yenikapı’da araçları biriktirerek hem israfın ne denli kamunun önemli bir sorunu haline geldiğini göstermek hem de ilgili firmalara araçlarını teslim etmekle ilgili yürüttüğümüz bu çaba aslında devletin tüm yetkililerinin oturup düşünmesi gereken, kafasını iki eline alıp biz memleketin her kuruşunu nasıl koruruz gözüyle bakması gerekir. Yetkililerin de bu hassasiyetle konuşması gerekir. Hele hele devletin en yetkili ağızlarının polemik dolu cümlelerle gündemi karıştırmaya çalışması çok yanlış. Değerli basın mensupları, bizim gibi şeçilmiş insanlar, topluma hesap vermek zorunda olan bizler toplumun her kuruşunu mutlaka itinayla harcamalı, bir yanlış varsa da dur demeli. Oraya konan fazlalık olan araçlarla bu yanlışı mutlaka gidereceğiz diye verdiğimiz mesajlardan sonra, yani 6 Mayıs- 23 Haziran arasında iade edilmek zorunda kalan araçlara bütüncül baktığınızda yaklaşık 1300 araçtan bahsediyoruz. Yıllık 50 milyon liraya yakın bir tasarruftan bahsediyoruz. Bunu 5 yılla çarpınca 250 milyon lira. Böyle bir israfı ortadan kaldırma çabamızı manipüle etmeye çalışan aktörlere ben şaşıyorum. Ne yapmak istediğini de anlamaya çalışıyorum. Aslında anlamaya çalışmayı da bıraktım.
Pazar günü şu bu denecekmiş. Bunların tümü polemik. Ben pazar günü kimin ne diyeceğini umursamıyorum. Ben pazar günü İstanbullulara 5,5 milyon metrekarelik bir ormanı nasıl açacağıma yönelik çalışma yapacağım. Onun için hiç umursamıyorum. Benim işim hizmet. Gezimi de paylaşacağım. Bakalım insanlar o polemiği mi benim gezdiğim ormanı mı merak edecek. Bu akıl tutulmasıdır.
Aslında nerede yanlış yaptık demeliler. Aslında iktidar partisinin içinde olup bunu diyenler var. İktidar partisinin içinde olup, 'İsraf bizim için çok önemli bir sorundu. Ne yazık ki çok israf ettik' diyenler var.
Bizim derdimiz bu ülkenin kaynaklarını doğru kullanmak. Tasarruf bir kamu yönetiminin birinci şartı olmalıdır. İsraf haramdır. Biz israfı engelleme konusunda kararlıyız. Kampanya döneminde israfı engelleyeceğiz, tasarruf bizim ekonomi yönetimimizde karakterimiz olacak, seferberlik karakterimizi temsil edecek dedik. Bizim karakterimiz bu. Kimin ne söylediği, bizimle iktidar yarışına girmesi ya da koltuğa meraklı olması, polemik üretmesi hiç önemli değil. Sinek vızıltısı."
"Bak aksamalar yaşandı diyecekler. Hayır, bu araçların hepsi ihtiyaç fazlası."
Yenikapı’da yarın kaç tane araç göreceğiz?
Sayı, insanların merakı tabii ben anlıyorum. Benim baktığım pencere şu: Orada sayıdan önce, her şeyin ötesinde oradaki görüntü hepimizin canını sıkıyor. Benim de canımı sıkıyor. ‘Bu kadar olur mu olmaz mı’ söylentileri var tabii ki. Uzaktan tespitlerimiz vardı. Bin 300’e yakın aracın, ki şu anda mevcutta orada bulunan araçların dışında, özellikle söylediğim gibi Haziran döneminde teslim edilmiş tutulan tutanaklar, belgeler elimizde var. Bin 300’e yakın aracın, bu kurumda fazladan araç olduğunu, farklı yerlerde, farklı noktalarda kişilere kurumlara tahsis edildiğini biliyoruz. Biz, bu detaya girmeyeceğiz şimdilik. Biz, toplamda bin 300 aracın ne yazık ki fazlalık olarak kullanıldığını tespit ettik. Bu araçlardan yaklaşık olarak 700’den biraz fazlası, orada sergilenmiş olacak. Toplamda bin 300’e yakın aracın iade edilmiş olacağını, vatandaşlarımıza, Haziran dönemi de dahil Mayıs aynının ortalarından itibaren duyurmuş olalım. Bir de en üzüldüğüm taraf, 700 aracı israf olarak görmeyen bazı gazeteciler, bazı siyasiler var. Yani bu üzüntü verici. Ne olacaktı yani? 7 bin mi olacaktı mesela? Ne tatmin edecekti? Şu marka değil de bu marka mı olacaktı? Bizim fazlalık dediğimiz şey, israf.
İSMEK’lerin kapatılmasıyla ilgili bir tartışma var. Avrupa Parlamentosu Türkiye eski raportörünün bir açıklaması var. Ayrıca Süleyman Soylu’nun bir kayyım açıklaması ile ilgili değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Yurt dışından gelen tepkiler, bizi iç işlerimiz ile ilgili süreçte çok ilgilendirmiyor. İlk etapta bizim vicdanımız, bizim aklımız, ülkenin vicdanı bu sorunları çözer, çözecektir de. Aynen 23 Haziran’da çözdüğü gibi. Biz, dünyaya örnek işler yapıyoruz. Demokrasinin gücünü ortaya koyarken, bu milletin vicdani derinliği bambaşkadır. Bu topraklar binlerce yıllık, sadece 300-500 yıllık değil, binlerce yıllık vicdanı taşımaktadır. Demokrasi adına da öncü işler yapıyoruz. Tüm bu sorgulamalar da aslında yenilenmenin, yeni demokrasi anlayışının olgunlaşması adına yapılan bir şeydir. Evet, bu tepkiler olacak. Buna alışmak istemeyenler olacak ama biz alıştıracağız. Kimsenin endişesi olmasın. Evet arızalar, sıkıntılar olacak ama hep birlikte gidereceğiz.
İSMEK konusunda da şunu söyleyeyim: Birileri neden sıkıntı çekiyor? Ya da niye bu işi köpürtüyor? Yalan. Bunu daha iyi anlamak isteyenler İSMEK’in kime ihale edildiğini, nasıl bir sistemle yönetildiğini, aslında İSMEK’in kurum dışında bir düzenle, bir akılla nasıl zapturapt altına alındığını, topluma hizmetten ziyade orada başka akılla sürdürülen birtakım işler yapıldığını görürler. Maddi ve manevi, bunları sorgulayacağız. Ben, İSMEK’lere giren çıkan bir belediye başkanıyım. İSMEK’i kapatma falan; asla. İSMEK’i kuran akıl biziz. İSMEK, bu dönemin eseri değil. İSMEK’i daha da çok güçlendireceğiz. 9 Eylül itibariyle kayıtlarımız başlıyor. Biz daha güçlü, daha eğitici, daha İBB’nin mekanizması haline gelmiş, toplumla iç içe, kendini geliştiren ve yenileyen, hizmet üreten bir dönemi başlatacağız. İSMEK’i daha da çok güçlendireceğiz. 9 Eylül itibariyle kayıtlarımız başlıyor. İSMEK’in hizmet verdiği yapıların sadece 20’si depreme dayanıklı ve öğrenci alabilir pozisyondaydı. Diğerlerinin hiçbiri bu vasfa sahip değil. Şimdi tümünün değiştirerek yeni binalarda daha temiz, daha titiz, daha bu çağa uygun hem mesleki hem becerilere uygun hem de taleplere uygun hale getireceğiz. Bu toplumun farklı dillerine varıncaya kadar, kültürleri besleyen, becerileri besleyen yüz binlerce insanımıza İSMEK’te hizmet edeceğiz.
Sözleşmesi dolan öğretmenler vardı. Yeni ihale ne zaman yapılacak?
Şu an arkadaşlarım tümüyle bu süreci yönetiyor. Tabii ki geçiş döneminde sıkıntılar var. Mecburen bir dönem, belki bir miktar ihale ile başlanabilir. Ama biz, açıkçası bunu daha kuruma ait bir hale getirmek istiyoruz. Çalışanların da mesela 12 aylık sözleşmesi olan bazı eğitimcilerin ne yazık ki 6-7 ay eğitim verdiğini biliyoruz. Yani verimlilik de çok düşük. Biz, tam tersine İSMEK’i daha da aktif hale getireceğiz. Tüm yıla yaygın eğitimleri başlatacağız. Dolayısıyla eğitimciler de 6-7 ay eğitim verip kenarda durmayacaklar. Eğitimi tüm yıla yaygın şekilde vermiş olacaklar. Elbette çalışan eğitimcilerimizi önceleyeceğiz, gözeteceğiz. Ama sözleşmeleri itibari ile mağdur edilen insanlar olmayacak. Yeni dönemde İSMEK hem kaliteli eğitim veren hem çağdaş eğitim veren toplumun ihtiyacına dönük eğitim veren, aynı zamanda eğitimcisini koruyan ve daha nitelikli müfredatla 12 aya, tüm yıla yayılan bir eğitim sistemi ile İSMEK, İstanbulluların hayatında nitelikli şekilde var olmaya devam edecek.
Yenikapı’daki araçlar hizmetten çekilerek sergileniyor yorumları yapıldı. O araçlar sergilendiği için aksayan hizmet var mı?
Bizim şikâyet hattımız var. Bizim şikâyet hattımız gibi, bunu yazan insanlara da “Şu hizmet aksadı, eksildi” diye ihbarlar yağardı. Bunları yazarlardı. Şimdi ben bunu dedim ya, yarın yazarlar. Yok öyle şey. Bunların tümü, fazlalık araçlardır. Ve dediğim gibi zaten bir kısmı, bir kısım yerlerde görevliyken, biz, göreve gelir gelmez garajlara gelmişlerdi bir kısmı. Orada duruyorlardı, başka yerlerde kullanılıyorlardı. İBB ve İstanbul lehine olmayan yerlerde kullanılıyorlardı. Kişisel ya da bazı kurumların lehine kullanılıyordu. Bütün bunlar tespitli. Biz, şu an israfı engellemek için konuşuyoruz. Bu tarafına girmiyoruz. Birileri gibi ben polemiği meslek edinen birisi değilim. Oraya girmiyoruz. Ama şunu yapıyoruz: Hizmeler aksamamıştır, öyle bir şey yok. Bu tamamıyla uydurmadır. Bunu kendine mevzu edinen siyasilere, belediye başkanlarına diyorum ki; bizim yaptığımız işten siz de kendinize örnek alın. ‘Biz de israfı nasıl engelleriz’ diye düşünün. Böyle bakın bu olaya. Tümüyle bu araçlar fazlalık araçlardır. Burada bir kamu zararı gibi konuşulan bazı hususlar var. Bu araçlar zaten ilgili kiralayan firmaya teslim edilecek. Buraya toplanması, bir kamu zararı değildir. Toplanmıştır. Buradan gelecek ilgili firma araçları teslim alıp kendi deposuna götürecek.
Yeni araç ihalesi açılacak mı?
Yeni araç ihalesi açılmaz mı? Tabii ki açılacak. Ama göreceksiniz, toplam araç sayımızdan bu kadar aracın düşüldüğü şekli ile çıkılacak. Yani biz, israfı engelledik, gösterdik, hadi o kadar! Öyle bir şey yok. Bu başka bir akıl. Biz o akıldan anlamayız. Biz, burada gördüğünüz araç, hatta bunun da üzerine çıkarak, yani daha fazla aracı belki eksilterek, ihtiyaç olunan aracı net tespit ederek bir ihale şartnamesi oluşturulacak. Yani tabii ki ihaleye çıkacağız bizim aracımız yok. Bizim araçlarımızın büyük kısmı kiralık ama ihtiyaca dönük araç kiralama ihalesine çıkacağız 2020 yılı için. Bu doğal bir süreç. Buradan politika üretilmez.
Zeydan Karalar, belediyeye 3-4 milyonluk A4 kağıdı alındığını söylemişti. Siz önümüzdeki günlerde İBB’de başka ihtiyaç fazlası ürünleri sergileyecek misiniz?
Bu bir sergileme değil. İsrafı topluma gerektiği noktalarda göstermek ve açıklamak. Bir kamu yönetimi bilinci oluşturulmasına da öncülük edecek bir tavır. Biz, burada, bunları üzülerek yapıyoruz, sevinerek değil. Yüzümüz gülmüyor. Yüzümüz asılıyor. Moralİmiz bozuluyor. Çünkü bu paralar, bizim paralarımız. Bizim kıyafetle ilgili ihalemizde arkadaşlarımız bunu kısmen açıkladılar. Aynı sayıda değil, daha yüksek iş elbisesi alımında, daha yüksek sayıda almamıza rağmen, bir yıl sonra almamıza rağmen, yani Türkiye’deki fiyat artışları, özellikle tekstildeki fiyat artışlarına rağmen, yüzde 50 tasarruflu olur mu? Yani 10 lira yerine, 5 lira ödedik! Açık, net! Bu, sadece bir birimin yaptığı alışveriş. Toplamda arkadaşlarımın bana verdiği rakam, yılda 30-35 milyon civarında bir avantaj elde edeceklerine dair.
Şöyle bir milat verdim arkadaşlara. 31 Aralık itibariyle, yaklaşık olarak 6 aylık bir dönemi tamamlamış olacağız. 6 ayın sonunda, topluma, önce biz şunu göstereceğiz. Ne kadar tasarruf yaptık? Hangi işleri önceledik, hangi işlere başladık? Bir nevi aslında neyi geri çektik, elde ettiğimiz kaynağı nereye harcadık? Bunu göstereceğiz. Bütün bu kavramlarla toplumu aydınlatacağız. Bakın ihale sürecinde bir devrime hazırlanıyoruz. İhale süreci, topluma açık ve şeffaf ihale dönemine dönecek. Çağrıyla, bir firma, iki firmanın katıldığı ihalelerden değil, marifetiyle en ucuza, en kaliteli işleri yapan firmalarla ihale sürecini başlatacağız. Bugünün teknolojisinde bir işe talip olan yatırımcı, girişimci, Türkiye’nin neresinde olursa olsun analiz edebilecek, fiyatlara bakabilecek, en uygun fiyatı vermek için çaba gösterebilecek. Burada toplum kazanacak. Aynı zamanda iş dünyası kazanacak. Yani bir elin, birkaç parmağı kazanmayacak.
Belediyeden çıkarılan işçiler, İBB önünde eylemdeler. Ailelerinin de katılacağı söyleniyor. AK Parti’den siyasi destek de geliyor. Bu işçileri, ilerde işe alacak mısınız?
Bizim kampanyamız yedi ay sürünce, ne zaman söylendiği, ne zaman bu işin dile getirildiğini insanlar ıskalıyor. Ben, ilk yola çıktığım zaman, bu lafı söyledim. Aralık ayı. Ben, İBB çalışanlarına, işini yapıyorsa, ahlaklıysa, bankamatik çalışanı değilse, dokunmayacağımı söyledim. Ama seçime bir gün kala, 10 gün kala, 20 gün kala işe alınmışsa bakın iki seçim arasında ben 18 gün görev yaptım bir kişiyi bile işe almadım talimat verip işe aldırabilirdim. İhtiyacım da olmasın rağmen birçok arkadaşım gönüllü destek verdi bana. Yani 6 Mayıs’la 23 Haziran arasında, bu kadar insan niye işe alınır? Seçim yatırımı! Dolayısıyla kimin olduğuna bakmayız, öyle bir şansımız yok. İşe alımlar konusunda da topluma adalet vadediyoruz. Bir bilgi bankası olacak. Arkadaşlarım bu konuda çalışıyorlar. Bir kariyer nasıl yönetilir? Bu kurumda, bu toplumda, iş, kariyer gücü nasıl tespit edilir? Alım noktasında bir çalışma yürütüyoruz. Burada da şeffaflığı başlatacağız. Bir genç bana diyor ki, ‘Başkanım, çalışarak olacak mı? Çaba gösterirsem olacak mı?’ Bu ne kadar kötü bir soru! Yani bir insan ahbap çavuş ilişkisi ile değil, çalışırsam, başarabilirim duygusuyla işe alınacağını bilecek.
Ben, sözcü olarak seçtikleri arkadaşlara dedim ki: Gelin, başvurunuzu yapın. Değerlendireceğiz. Nasıl işe girdin? “AK Parti’de bir yakınım vardı. Beni aradı. Dedi ki: Seni işe sokalım!” Bu iş böyle olmaz, olmayacak da. Yapacağımız her hamle, Türkiye için örnek bir hamle olmak zorunda. Bu ülkenin lokomotif şehri, İstanbul. İnsanların umudunu kıran değil, insanların umudunu yükselten iş alım süreçleri olacak. Tabii ki siyasiler bunu bir malzeme olarak kullanacak ve o siyasilerin birçoğunu tanıyorum milletvekili yapmış ya da hala milletvekili olan, bakanlık yapmış insanların geçmişlerini de biliyorum. Nasıl acımasız olduklarını ben çok iyi biliyorum. İsim söylemeyeceğim. Ben, on yıldır bu alanı biliyorum. Kimin nasıl vicdansız davrandığını çok iyi biliyorum. Nasıl tek bir yöne hizmet ettiklerini de çok iyi biliyorum. Bana sakın aklı ve vicdani öğretmeye kalkmasınlar. Ben ne diyorum: Eş, dost, damat, akraba, kız, gelin… O iş yok artık. Oraya gelip destek verenlerin yakınları nerede çalışıyor, gelip baksınlar. Çok zorlanmazlar, soyadlarını girsinler, görürler. O bakımdan kimse bana adaleti vicdanen öğretmeye kalkmasın. Hele hele oraya gelenler.
Sosyal medyada çok tartışıldı işten çıkarılan iki kişinin sizin odanızda oturma şekli. Siz, bunu nasıl yorumladınız? Sizi de rahatsız etti mi o pozisyon?
Rahatsız etti ama hiç dokunmadı. Niye biliyor musunuz? O gelen arkadaşlara bir laf bile etsem, 50 bin tane yorum yapacaklarını biliyorum. Onun için umursamadım. Bu tabi o arkadaşlarımıza da ders olabilir. Düşünebilirler, bir daha geldiklerinde kendilerine çeki düzen verebilirler, diye düşünüyorum. Ben, bu işleri takan ya da sorgulayan bir insan değilim. Hiç kimseye fırça atan değil, insanlara yol gösterici olmaya çalışan bir yapım var. Fırça atan, topluma fırça atarak parmak göstererek, ‘Şöyle yaparsan böyle olur, böyle yaparım’ diyerek, yetkisini toplumu cezalandırmaya dönük insanların yolu, benim yolum değil. Benim yolum gözlemek, izlemek, bakmak, tartmak, ölçmek, mümkünse yardımcı olmak, mümkünse yol gösterici olmak. Onun için sanırım bu tartışmalardan sonra o arkadaşlarım zaten oturuşlarına kalkışlarına daha dikkat edeceklerdir.