İmamoğlu: İnsanlara faydalı iş yaptığınızda bütçenize bereket gelir

İmamoğlu: İnsanlara faydalı iş yaptığınızda bütçenize bereket gelir

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘150 Günde 150 Proje’ maratonu kapsamında tamamladıkları ‘Altınşehir Yaşam Merkezi’ni hizmete açtı. İmamoğlu, “Bu şehrin vicdanı ve adalet duygusunun oluşması adına ne uygun ise onu yapmaya kararlı bir yönetimiz. Doğru işi yaptığınızda, insanlara faydalı, insanlığa, doğaya faydalı iş yaptığınızda sizin bütçenize de bereket gelir. Ben, bütçemizin çok bereketli bir bütçe olduğuna inanıyorum. Tabiri caizse; o bütçenin bereketi, o manevi gücü, iş yapma becerimizi de büyütüyor. Daha fazla icraat yapıyoruz, daha fazla çözüm üretiyoruz” dedi.

İBB, “150 Günde 150 Proje” maratonu kapsamında, Başakşehir’deki “Altınşehir Yaşam Merkezi”nin açılışını gerçekleştirdi. Bünyesinde; Bölgesel İstihdam Ofisi, Sabahattin Ali’nin adını taşıyan yeni nesil kütüphane, Psikolojik Danışmanlık Merkezi ve Yuvamız İstanbul Kreşi’ni barındıran merkez, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katıldığı törenle açıldı. Törende bir konuşma yapan İmamoğlu’na, Türk edebiyatının simge isimlerinden Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali ile torunu İdil Laslo da eşlik etti.

İmamoğlu, açılış konuşmasında şunları söyledi:

"İSTANBULUMUZUN HIZLI VE YANLIŞ, HATTA DENGESİZ BÜYÜDÜĞÜNÜ HEPİMİZ KABUL EDİYORUZ: 

"İstanbul’umuzun her ne kadar taşı toprağı altın desek de bu yanlış yorumlandı. Taşını, toprağını birbirine karıştırdık ve biraz altını üstüne getirdik. İstanbul’umuzun bu anlamda, hızlı ve yanlış, hatta dengesiz büyüdüğünü hepimiz kabul ediyoruz. Ne yazık ki uzun dönemler yöneten insanlar, bu yanlış büyümeyi, ‘İhanet ettik’ diyerek de tescilliyorlar. Ama artık bu şehrin karanlık devrini geride bırakmamız lazım. Hep birlikte çok anlamlı, mantıklı, akılla, bilimle, teknikle, dünyanın en iyi örneklerini bu şehre taşıyarak, bu şehrin güvencesi olma mecburiyetimiz var. Çünkü; bu şehrin, aynı zamanda fırsatlarıyla, imkanlarıyla muhteşem bir kaynağa sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. Sadece ve sadece bir akışı değiştirmemiz lazım. O da gerçekten bu şehrin imkanlarını, kaynaklarını, milletimizin ortaya koyduğu marifetlerin, o birikimlerin sadece bir avuç insana değil, memleketin tamamına akmasını sağlayacak, güvenceli bir ortam ve sistemi var etmemiz gerekiyor.

"Bir avuç insanın yararına değil, milletin yararına işler üretmek şart"

Bir avuç insanın yararına değil, milletin yararına işler üretmek şart. Bu mahallenin imkansızlıklarını, sıkıntılarını iyi bilen birisi olarak söylüyorum. Bu açılan arayı, bu açılan mesafeyi kapatmak, örneğin; buradaki çocukların da kitaba erişimini, bilgiye erişimini, sağlığa erişimini sağlamayı, o eşitlik sürecini ortaya koyabilmeyi, kaynak olarak yöneticilerin kendi vücutlarında bir vicdan gözü olarak tanımlıyorum. Eğer vicdan gözünüz kapalıysa, bu ihtiyaçları görmeniz ve düzenlemeniz mümkün olmuyor. Okul öncesi eğitim alan çocuklarımızın maruz kaldığı eşitsizliği görmüyorsanız, işte sizin vicdan gözünüz kapalı demektir. O adaletsizliği hissetmiyorsanız, vicdan gözünüz kapalı demektir.

"İBB’yi devraldığımızda, 90 bine yakın çalışanı bulunan kurumun tek bir kreşi bile yoktu"

İBB’yi devraldığımızda, 90 bine yakın çalışanı bulunan kurumun tek bir kreşi bile yoktu. Bu koca mekanizmanın tek bir kreşinin olmamasını, hiç kimseye izah edemezsiniz. O bakımdan biz, ‘150 Mahallede 150 Kreş’ diyerek yola çıkmış bir ekibiz ve güçlü adımlarla da bu doğru hedefe yürüyoruz. Gençlerin çaresizliğini görmemek ve toplumun yaşadığı yoksulluk üzerinden, özellikle gençlerimizin, kadınlarımızın iş imkanlarına dönük süreçlerde kamu eliyle onların korunduğu, bir kısım pozitif ayrımcılıklarla buluşabildiği ortamları sağlamamak, işte yine o vicdan gözünün kapalı olmasına bir başka işaret. Bölgesel İstihdam Ofislerini, daha önceden sıfır olan ve yeni dönemde yaklaşık 3 bin öğrenciyi barındıran İBB Öğrenci Yurtları bu kapsamda yaptığımız çalışmalar.

"İnsanlara faydalı iş yaptığınızda, sizin bütçenize de bereket gelir"

75 bin gencimize burs veren bir belediye olmak, çocuklarına süt dağıtmak, çiftçilerini görmezden gelen bir yönetim yerine, çiftçilerimizin kuzularına besi ya da yem sağlamak ya da tohum dağıtmak, fide dağıtmaya varıncaya kadar on milyonlarca liralık yatırımı çiftçileriyle buluşturmak, Kent Lokantalarıyla insanlarımızın, öğrencilerimizin, yoksul vatandaşlarımızın sağlıklı beslenmelerine katkı sunacak alanları var etmekten, küçük çocuğu olan annelerin bu şehirde özgürce dolaşabilmelerini düşünecek kadar kalp gözü açık bir yönetim olabilmeyi başarmak, tümüyle vatandaşını hissetmek kavramından geçiyor. Her alanda var gücümüzle çalışıyoruz. İstanbul'un çocuğu, genci; hiçbir ayrım yapmaksızın çalışıyoruz. Bu şehrin vicdanı, bu şehrin adalet duygusunun oluşması adına ne uygun ise, onu yapmaya kararlı bir yönetimiz. O yapıldığı zaman, insanlarımızın ihtiyacı karşılandığı zaman, doğru işi yaptığınızda, insanlara faydalı insanlığa, doğaya faydalı iş yaptığınızda, sizin bütçenize de bereket gelir. Ben, bütçemizin çok bereketli bir bütçe olduğuna inanıyorum. Tabiri caizse; o bütçenin bereketi, o manevi gücü, iş yapma becerimizi de büyütüyor. Daha fazla icraat yapıyoruz, daha fazla çözüm üretiyoruz.

"İstanbullunun kendilerine ait bütçesini korumak ve kollamak zorunda olan bir yönetimiz"

İstanbullunun kendilerine ait bütçesini korumak ve kollamak zorunda olan bir yönetimiz. Onun için bütçemiz bereketli. Bu bereket; hizmet olarak, çözüm olarak, umut olarak ve mutluluk olarak şehrimizin her yanına yayılıyor. ‘150 Günde 150 Proje’ çalışması, tam da böyle bir çalışmanın sonucudur ve gerçektir. İnsana dokunan işlerdir, faydalı işlerdir, insanını mutlu eden, eşitleyen işlerdir. Adil çalışmalardır. Bereketli bütçenin en doğru bir şekilde yatırıma dönüştüğü işlerdir. Yaşam Merkezi bünyesindeki kütüphaneye Türk edebiyatının öncü isimlerinden Sabahattin Ali’nin adının verilmesi çok önemli. Kendisini saygıyla anıyorum. Ve 100’üncü yılına doğru gün saydığımız, hatta geri sayımı hızlanan böyle bir dönemde, Cumhuriyet’imize yakışan, burada ortaya koyduğumuz anlayış gibi, şehrimizin her noktasında vatandaşlarımızın haklarını veren, yöneticilerin de hadlerini bildiği bir rejim olduğunu, Cumhuriyet’in böyle bir rejim olduğunu ortaya koyan bir sürecin örneği gibi de ifade edebilirim.

"Güzel günler çok yakın"

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından kurulan Cumhuriyet’e hepimizin borcu var. Birbirimizi anlayarak, severek, dayanışma içerisinde olarak ve çok çalışarak, temiz işler, ahlaklı işler yaparak, bu millete, bu devlete ve bu topraklara hep birlikte borcumuzu ödeyeceğiz. Yeni yılı bu duygularla karşılayacağız. O başarıyı ortaya koyacak anlayışın hepimizde var olduğunu unutmayın. Açığa çıkartalım, cesaretle yol alalım. Bu duygularla hareket ettiğimizde, gerçekten güzel günler çok yakın ve hep birlikte başaracağız." (ANKA)