İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na "ahmak" davası nedeniyle verilen cezayla seçime hazırlanan Türkiye'de siyasetteki kartların yeniden dağıtılmasına neden olacağı yorumları yapılırken altılı masanın ortak cumhurbaşkanı adayı olarak isim belirleme süreci de artık daha önem kazandı.
İmamoğlu, iptal edilen İstanbul seçimlerine ilişkin dönemin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine "ahmak" dediği iddiasıyla İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan davada 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Ceza, bir yılın üzerinde olduğu için İmamoğlu'na aynı zamanda siyasi yasak maddesi uygulanacak. Ancak bunun için kararın istinaf ve Yargıtay aşamalarından geçip kesinleşmesi gerekiyor.
Henüz kesinleşmeyen bu karar İmamoğlu için siyasi yasak getirse de getirmese de seçime hazırlanan ülkede siyasetteki kartların yeniden dağıtılmasına ve oyun planlarının yeniden kurgulanmasına yol açabilir.
DW Türkçe'ye kararı değerlendiren Siyaset Bilimci Tanju Tosun'a göre İmamoğlu için verilen cezanın gösterdiği önümüzdeki süreçte siyasette hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı.
Tosun, bu kararın siyaset üzerindeki etkisini kaçınılmaz olarak gördüğünü söyleyerek Türkiye siyasetinden geçmişten şu örneği veriyor:
"Türkiye siyasetinin gelişme evresine bakıldığında aslında siyasi aktörlerin yükselişi ya da siyasi aktörlerin bir şekilde siyasete dahil olması ya askeri vesayetin getirmiş olduğu yasaklar ya da yargı kararlarının ardından işleyen süreçle gözlenmekte. 12 Eylül rejiminin koyduğu yasağın kalkmasının ardından Demirel, Ecevit, Erbakan siyasette yükselmiştir."
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da Siirt'te yaptığı konuşma nedeniyle aldığı cezayla birlikte bir siyasi aktör olarak yükseldiğine tanık olunduğunu hatırlatan Tosun, şu anda Millet İttifakı'nın ciddi bir strateji belirlemesi ve adayın kim olacağına ilişkin daha fazla çalışma yapması gerektiğini belirtiyor.
Tosun'a göre masada üç ihtimal var: Kılıçdaroğlu'nun adaylığı, İmamoğlu'nun ceza almasına rağmen aday gösterilmesi ya da üçüncü şık olarak Mansur Yavaş'ın adaylığı.
İmamoğlu'nun aday gösterilmesi halinde bunun Cumhur İttifakı üstünde ciddi bir baskı oluşturabileceğini söyleyen Tosun, "Türkiye'de maalesef bu tür bazı dışsal dinamiklerle siyaset ya doğrudan ya da dolaylı olarak tanzim edilir iken siyasal aktörler de siyasete bu şekilde yükselerek dahil oluyor. Altılı masa yarından itibaren daha fazla mesai harcamak ve bence aday açıklamayı öne çekmek durumunda" yorumu yapıyor.
Siyaset bilimci Can Kakışım da kararın şaşırtıcı olmadığını, çünkü İmamoğlu'nun Erdoğan'ın en çok çekindiği rakip olduğunu belirterek yargı sürecinin henüz tamamlanmamasının muhalefete fırsat verdiğini söyleyerek bunu şöyle açıklıyor:
"İmamoğlu, Erdoğan'ın en fazla çekindiği ve haksızlığa uğrayan bir lider olarak eğer muhalefetin ortak adayı olarak açıklanırsa hem cezanın kesinleşmesi zorlaşır hem de ceza alsa dahi muhalefetin onun yerine göstereceği adayın müthiş bir avantajı olabilir."
Altılı masanın eyleme geçerek bu krizi fırsata dönüştürmesi gerektiğini belirten Kakışım, bunun hem pragmatik hem de siyasi etiğe yakışan bir tutum olacağını kaydediyor.
Öte yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun duruşma günü Almanya'da olmasını eleştirenler de bulunuyor. Edinilen bilgiye göre Kılıçdaroğlu ve ekibi bugün karar açıklanmasını beklemiyordu ve bu nedenle Noel tatiline girecek olan Almanya ziyaretini ertelemedi. Bu arada Kılıçdaroğlu kararın ardından özel uçakla İstanbul'a dönmeyi karar verdi.
Siyaset bilimci Seren Selvin Korkmaz'a göre bu karar "iktidarın sandıkta kazanamadığını yargı yoluyla almaya çalıştığını" gösteriyor ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu için verilen kararla da benzer.
İktidarın muhalefetin popüler figürlerini hem terörize etmeye hem de oyun alanının dışına itmeye çalıştığını belirten Korkmaz şöyle konuşuyor:
"Peki bu işler mi? Tabii ki işlemiyor. Türkiye'de özellikle bu tarz davaların başarılı olmayacağını biliyoruz."
Korkmaz'ın işaret ettiği bir başka unsur ise İmamoğlu'nun kararla ilgili tutumu. "İmamoğlu bugün kritik bir dönemde kritik bir adım attı ve siyasi liderliğini gösterdi" diyen Korkmaz, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Bugün bu dava karşısında tepkisiz kalınabilirdi ya da böylesine bir mobilizasyon yaratılmayabilirdi. Ama bugün İmamoğlu'nun insanları Saraçhane'ye çağırması ve Akşener'in destek vermesi bence siyaseten bir anlamda oyun seyrini değiştiren bir hamle oldu. İmamoğlu'nun gücü de burada. Yani oyunun kurallarını değiştirmesinde."
İmamoğlu kararın hemen ardından yaptığı açıklamada "Mücadelemiz daha güçlü başlıyor Allah'ın izniyle" ifadelerini kullanmıştı.
Çoğu siyaset bilimci gibi Korkmaz da İmamoğlu'nun siyasi etkisinin bu kararla büyüyeceği öngörüsünde bulunuyor.
Peki yargının aldığı bu kararın oylara yansıması ne olabilir?
Anket şirketlerinin henüz bunu ölçmesi mümkün değil ancak MAK Araştırma Başkanı Mehmet Ali Kulat'a göre bu karar Millet İttifakı'nın oylarının üstüne en az yüzde 5 koyması yüksek olasılık.
Kulat, Türkiye'de şu anda hemen hemen herkesin hukuktan yana şikayetleri olduğunu hatırlatarak "Burada toplumsal vicdanda bir mahkumiyet yoktur. Çünkü bu bir yolsuzluk suçlaması ya da başka çirkin bir suçlama değil" diyor.
Deneyimli araştırmacıya göre altılı masanın adayının İmamoğlu olup olmayacağı ile ilgili ise acele bir sonuca varmamak gerekiyor. Kulat, altılı masanın bu konuda sağduyulu bir karar alacağına inandığını belirterek "Altılı masa duygusal davranırsa İmamoğlu'nu aday yapabilir ama ben soğukkanlı bir değerlendirme yapılacağını düşünüyorum" yorumu yapıyor.