Yangın bölgelerinde görev yapan itfaiyecilerle buluşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Yaraların sarılması konusunda sorumluluklarımızı yerine getirmek için çabalarımızın devam edeceğini, bütün afet bölgelerine buradan iletmek istiyorum. Zira cuma günü yangın bölgesinde incelemeler yapıp özellikle 11 büyükşehir belediyesi olarak nasıl katkılarımıza devam edeceğimizi belirleyeceğiz” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, yangın bölgelerinde görev yapan itfaiye personeliyle ve aileleriyle birlikte Kemerburgaz Kent Ormanı’nda piknik yaptı ve ardından itfaiye personellerine sertifikalarını teslim etti.
Etkinlikte konuşan İmamoğlu, şu açıklamaları yaptı:
“Harika görünüyor burası bu akşam. Çünkü burada, her zaman böyle birbirimizi selamladığımızda ve birbirimize başarı dilediğimizde aslında eksik bıraktığımız bir tarafımız burada. O da ailelerimiz, çocuklarımız, hanımefendiler, beyefendiler, eşlerimiz ve tabi ki bizim yol arkadaşlarımız yine hanımefendiler ve beyefendiler. Dolayısıyla hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sizlerle bir arada olmaktan kendimi çok mutlu hissediyorum. Çünkü bir insanı gururlandıran, en yakınındaki insanlardır. Bu bazen ailedir, bazen çalışma arkadaşlarıdır, bazen yol arkadaşlarıdır. Onların başarısıdır. Onların, işine, mesleğine olan tutkularıdır. Dolayısıyla, sizler gibi yol arkadaşlarım olduğu için çok mutluyum ve sizleri mutlu kılan ailelerinizle bir arada olduğum için çok mutluyum. Hepiniz hoş geldiniz sefalar getirdiniz.
Tabi bugün buluşmamızın bir özel durumu var. Tabi ki ülkemizde ne yazık ki üst üste yaşanan afetler oldu. Deprem oldu, yangın oldu, sel oldu. Bunlar tabi hepimizi çok üzen işler. Ama Antalya, Muğla, Karadeniz’deki birçok nokta, özellikle son dönemdeki Batı Karadeniz’deki sele olan gidişiniz ve oradaki üstün hizmetleriniz… Hala hizmeti devam eden arkadaşlarınız da var. Biliyorum. Onlar şu an aramızda yoklar. Ama onları da mutlaka geldiklerinde selamlayacağım.
Bu afetlerde orada bulundunuz ve yaraların sarılması adına hizmetler yaptınız. Ne mutlu bana. İstanbul halkına ne mutlu. Sizler gibi İstanbul için emek verme mücadelesinin içinde olan çalışma arkadaşlarımız, ‘ihtiyaç olduğunda ülkemizin her noktasına gider ve görevimizi en iyi şekilde yaparız’ mesajını vermeniz, çok değerliydi. Bu manada ben bütün emekçi dostlarıma, görev alan herkese, her yol arkadaşıma tek tek teşekkür ediyorum. Tek tek ellerini sıkmış kabul etsinler. Tekrar ‘iyi ki varsınız’ diyorum. Ayağınıza sağlık. Şunu belirteyim. Tabi bu acı yaşanan olaylarda hayatını kaybeden ve telafisi mümkün olmayan, geri gelmeyecek olan canlarımız oldu. Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları Cennet olsun. Hiç kimse tabi hayat içerisinde bir gerçeklikte bir şekilde bu hayattan göçecek olmamız ama bunun bir afetle olmasını hiç kimse istemez, hiçbirimiz istemeyiz. Bu manada, bu afetlerin ülkemizde hiçbir canın yok olmasına sebep olmamasını diliyorum. Şunu ispat ettiniz: ‘İstanbul, Türkiye’dir.’ İstanbul, gerçekten Türkiye’nin her konudaki lokomotifidir. Yardımlaşmadaki lokomotifidir. Türkiye’de ekonomiyi iyi yapacaksınız, İstanbul’da iyi bir şey olması lazım. Türkiye’nin vicdanını İstanbul temsil eder. Gücünü İstanbul temsil eder. Bu manada, ‘İstanbul, Türkiye’dir’ şiarıyla beraber ülkemizin dört bir yanına yardıma koştunuz ve koşmaya devam edeceksiniz. Dolayısıyla, sizler aynı zamanda 16 milyon İstanbullu’nun yardıma koşan el uzatan o 16 milyon insanın elleri oldunuz, yüreği oldunuz. Cesaretinizle, çalışkanlığınızla, özverinizle her bir canlıya olan sevginizle bizleri temsil ettiniz. Gönülleri kazandınız. Bu manada, gerçekten Allah hepinizden razı olsun.
17 Ağustos depremi sonrasında ben de afet bölgesine gittim ve orada inşalara yardım etmeye çaba göstermiştim. 99 depremiydi. İnsanların gerçekten o anda neler hissettiğini, yaşadığımı düşünüyorum. İnsanların çaresizliği ve umutsuzluğu işte tam o esnada onlara uzatılan bir elin ne kadar kıymetli olduğunu biliyorum. Zor durumdaki insanlara o umut elini uzatmak onlara moral vermek, yalnız olmadıklarını hissettirmek, vatandaşlık görevimiz, insanlık görevimiz. Ama aynı zamanda görevinizi yerine getirirken ortaya koyduğunuz işte o üstün cesaret gerçekten kıymetli. İzmir’de göçük altından çıkan 3 yaşındaki Elif’in bir çalışma arkadaşımızın baş parmağını tutarak hayata tutunması, gerçekten çok önemli bir fotoğraftı. Dolayısıyla mucizeler yarattığınızı ve ihtiyaç duyduğumuz anlarda bizlere moral aşıladığınız için, özellikle hakkınızın ödenmez olduğunu belirtmek istiyorum. Tabi ki bu anlamda üzerimize düşen bu sorumluluğu her zaman en üstün biçimde en üst seviyede sorumlulukla taşıyacağımızın bütün ülkemiz tarafından bilinmesini istiyorum.
Yaraların sarılması konusunda sorumluluklarımızı yerine getirmek için çabalarımızın devam edeceğini, bütün afet bölgelerine buradan iletmek istiyorum. Zira cuma günü yine yangın bölgesinde incelemeler yapıp; özellikle 11 büyükşehir belediyesi olarak nasıl katkılarımıza devam edeceğimizi belirleyeceğiz. O bakımda bölgede hızla hayatın tekrar normale dönebilmesi ve yaraların sarılabilmesi adına, sorumluluğumuzu yerine getirmeyle ilgili en üst seviyede çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Afetten etkilenen yurttaşlarımıza su, yiyecek desteği, hayvan dostlarımıza yardım elimizi uzatıyoruz ve az önce ifade ettiğim gibi insanlarımıza yalnız olmadıklarını hissettiriyoruz. Tabi zorluklar olacak ama zorlukların olduğu esnada dayanışmanın varlığı, önemli.
Siz bu dayanışmayı ortaya koydunuz ve dayanışma gerçekten toplumu iyileştirir ve güçlendirir. Birlikte başaramayacağımız hiçbir şeyin olmadığı inancını verir topluma. Kahramanlarımızın bu anlamda özellikle yalnız bırakmayan onlara burada duasını yollayan, sırtını sıvazlayan arkalarında ailelerinin olduğunu hissettiren çok kıymetli eşlerine, çocuklarına da buradan minnet duygularımı iletiyorum.
Çünkü sevdiklerinizi afet bölgelerine yolluyorsunuz ve günlerce ayrı kalıyorsunuz. Tabii ki sizlerin de düşünceleri, akılları onlarla beraber. Belki de bir an için telefonun başında bekleyip ondan güzel haberler alınca mutlu oluyorsunuz. Bunu biliyorum. O manada tekrar hakkınızın ödenemez olduğunu ve özellikle de görev yapan arkadaşlarımızla aileleri olarak ne kadar gurur duysanız az olduğunu ifade etmek isterim. Tüm Türk halkı, bütün milletimiz bu gururu ve bu duyguları sizinle paylaştığını sizinle paylaştığını bilmenizi istiyorum. Çünkü bu olayların olduğu esnada ve sonrasında aldığımız telefonların, tebriklerin haddi hesabı yoktu. Çok kıymetliydi. Bu manada değerli bir süreci yaşattınız. İnşallah hiç afet olmasın, inşallah sizlere hiç ihtiyaç olunmasın ama olduğunda da hem ülkemiz hem şehrimiz güvenilir bir ekibe sahip olduklarının farkında oldular. Bu anı paylaşmak, sizlerle kucaklaşmak, sizlerle duygularımı karşılıklı hissetmek ve hissettirmek adına bir araya geldik. Burada kurumlarımızın genel sekreteri, genel müdürleri, genel sekreter yardımcıları, daire başkanları bütün heyetler, bütün amirlerde sizlerle ve duygularınızı paylaşıyorlar. Bu manada bu iş birliği, bu el ele veriş, bir ve bütün olmamamızın bu şekilde hissettirilmesi çok çok önemli. Bir de sizleri, İstanbul’un en güzel noktaların birinde hizmete açtığımız Kemerburgaz Kent Ormanı’nda bir piknik havasında, bir sıcaklık içerisinde ağırlamak istedim. Tekrar hepinize görevlerinizden dolayı başarılarınızdan dolayı teşekkür ediyorum. Halkımıza, özellikle milletimizin birlik ve beraberliğine, insanlığı ve hayata yaptığınız katkılar için minnettarız diyorum. Allah hiçbir zaman bizlere böyle sıkıntılı günler yaşatmasın.”