İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Melen Barajı'ndaki çatlaklardan dolayı yaşanan sorunları anlatması için DSİ'den yetkili isteklerine yanıt verilmediğini söyledi. 1 milyar liraya mal olan barajın tamiratının 500 milyon lira tutacağının hesaplandığı bilgisini paylaşan İmamoğlu, "Şu anda her şey dört dörtlük olsa, İstanbul'a Melen Barajı'nın su sağlaması 5 yıl" dedi. Şu anda Melen'den İstanbul'a 2 pompanın su bastığını, bu sayıyı 3'e çıkarmak için ihale açacaklarını söyleyen İmamoğlu, "Burada şu dezavantaj var; baraj olduğunda enerji elde edeceksiniz. Elde ettiğiniz enerjiyle bastığınız suyla, daha ucuz suyu İstanbul'a göndermiş olacaksınız. Şimdi daha pahalı bir enerji maliyetiyle suyu basacağız. Çünkü, mevcut Melen Barajı'nın ne olacağı belli değil" ifadelerini kullandı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazeteci Cüneyt Özdemir'in YouTube kanalındaki programa katıldı. Özdemir'in sorduğu bazı sorular ve İmamoğlu'nun bu sorulara verdiği yanıtlar şöyle oldu:
"İnanıyorum; çünkü toplumun yüzde 95'i bu işi istiyor. İstanbul, belki de taksi hizmeti konusunda en düşük puana sahip metropollerden bir tanesi. Bu, taşınabilir bir durum değil. Özellikle esnafın büyük bir mutluluğu var. Bunu esnaf da taksici de vatandaş da istiyor. İstemeyen kim? Her zamanki gibi, o bir avuç insan öne çıkıyor. Bu anlamda geçen, oda mensuplarıyla da konuştuk. Uzlaşmadığımız bir şey yok ki. Günün sonunda bana, "O zaman taksileri kiralama da sat" diye teklif yapılıyor. Benim hedefim bir şeyi satıp gelir elde etmek değil, İstanbul'a kalıcı, kaliteli hizmet yaratmak. Bu kentin 20-25 milyon turist potansiyeli var. Sadece kendi insanına dair değil, dışa dönük hizmet sorumluluğu bu.
"UKOME'de, 6-7 ay önce hızlıca yapılan bir değişimle, orada daha önce İBB'nin kendi bürokratları çoğunluktayken, ulaşımla alakası olmayan devletin birtakım kurumları buraya eklenerek, sözüm ona, belediye azınlığa düşürüldü. Günün sonunda bu işin kabul edileceğini söylüyorum. Bu işin kahramanı da yok; bu iş, İstanbul'a gerekli. İstanbul'a çok ilgi duyan Sayın Cumhurbaşkanı'mız da dahil olmak üzere, bu taksici konusunda bizimle aynı düşündüklerini düşünüyorum. Gidip her yere de anlatırız. Bakanlıklara, Sayın Cumhurbaşkanı'na gidip anlatırız. Eninde sonunda bu iş olacak. Çağdaş, güzel bir kent istiyorsak, saygın bir taksici esnafı istiyorsak, taksici esnafının eğitim aldığı, komisyoncuların elinde taksicinin esnaf kartının gezdiği ya da plakaların komisyon pazarında neredeyse ayda 100-150 milyon lira paranın döndüğü bir piyasa değil, tümüyle kamunun regüle ettiği, kalite standardı koydurttuğu bir sistemi biz bu kente kazandıracağız. Elbirliğiyle kazandıralım istiyoruz. O konuda da bütün yetkililerden de destek talep ediyoruz vasıtanızla.
"Şu anda Taksim Meydanı olsun, Haliç kıyıları olsun, Salacak ve Üsküdar Meydanı olsun, Bakırköy; bütün bunlar, çalışmaları süren projeler. Bir kısmı yarışmayla, bir kısmı başka türlü tasarımlarla yönetiliyor. Önce proje süreci netleşmeli. Benim Taksim için arkadaşlarıma verdiğim talimat şu ki; Kasım ayında yarışma sonuçlanacak. 2021'in ilk aylarında biz, hızlıca Taksim Meydanı'nı ihaleye sokmak istiyoruz. İhale sürecini tamamladıktan sonra, tahmin ediyorum 1 yılın içerisinde Taksim Meydanı'nı yepyeni ve gerçekten insanları içine katan haliyle hizmete sokarız. Taksim, Cumhuriyet'in ilk zamanlarından beri İstanbul'un çok derin bir hafızasıdır. Birçok üzücü ya da sevindirici olaylara tanıklık etmiştir. Böylesi bir merkezi İstanbul'a kazandırmak, aslında buluşmanın, birleşmenin, bir arada olabilmenin, bir arada düşünebilmenin simgesine dönüşür. Çok önemsiyoruz; tabii bir yandan sorunları da çözerek önemsiyoruz. Sadece yarışma değil, 19 Ekim'de vatandaşlarımız da oy kullanarak bu sürece katılabilecekler. Aynı zamanda Üsküdar gibi, Eminönü gibi yerlerde suya, batağa yıllarca esir olmuş, 25 yıldır çözemediklerini 1 yılda çözüyoruz Cüneyt Bey. Bu, değerli bir şey bence. Düşünsenize; seçildiğimin daha ikinci ayında, Eminönü'nde baskına uğrayan çarşıdan dolayı, beni suçlu kılanlar, topu topu 2 günlük tatilimi dillerine dolayanlar, orada yağmurdan sığınmak için kullandıkları Eminönü Çarşısı'yla ilgili tek bir haber yapmadılar. Çok üzücü. Ama onların 25 yılda çözemediğini, 1 yılda çözdük. Taksim Meydanı ve diğer meydanları da Allah'ın izniyle, tepeden inme bir bahane oluşturmazlarsa, 1 yıl içinde toparlar, İstanbul halkı ile buluştururuz.
"Çok işleyen bir toplantı silsilesi oluşturduk. Çok da faydalanıyoruz. Biz, aynısını Sayın Cumhurbaşkanı ile yaptığımız toplantıda, Türkiye için istedik. 30 Büyükşehir için istedik. Sadece birbirini kutlayan, taziyede bulunan, 30 kişinin bulunduğu Whatsapp grubu kuruldu. Başka hiçbir şey yapılmadı. Ben, aynı şeyi Türkiye'nin bütün büyükşehirleriyle ilgili istedim. Düşünsene bundan Türkiye'nin nasıl faydalanacağını. Ama ne yazık ki bu organize edilmedi. Bırakın organize edilmeyi, 1 yılı aştı, neredeyse 13-14 ay oldu. Bu buluşmaya, sizin gibi birçok insanın katkısı da oldu. Biz bunun yeniden yapılmasını, sorunların çözümünü, beraber iş üretmeyi, omuz omuza bu ülkeye hizmet etmeyi… Ya Allah aşkına; onun, bunun, şunun partisinin bir anlamı mı var? Hepimiz seçilmişiz. Ben 16 milyon insana ne gözle bakıyorum? Şaşılacak derecede üzülerek izliyorum. Orada yapamadığımızı, 11 CHP'li belediye ile yapıyoruz. Vallahi açıkçası hala teklif ediyorum. Vallahi güzel gelecek. Vallahi bütün AK Partili belediyelere de bu iyi gelecek. Yapın bunu. Ben, yararlanmak istiyorum bütün belediyelerden. Onlar da bizden faydalansınlar. Mesela bir şehre gittiğim zaman, bana randevu vermekten çekinen belediye başkanları olmasın. İstanbul'a geldiklerinde ben onları keyifle karşılayayım. Nedir yani bu milletin ayrıştırmadan çektiği sıkıntı? Biz onun için bu derinlemesine dostluğu, samimiyeti mümkün oldukça 11 CHP'li belediye başkanları olarak keyifle yapıyoruz. Allah, herkese nasip etsin.
"Çok yazık. Ben, üzülüyorum. Bazı üzüldüğüm belediye başkanları var. Diğerlerinin ismini şimdilik vermeyeyim. Bazen onlar birinci sıraya geçiyordu, ama son birkaç aydır Haydar Ali Yıldız'ın hızına hiç kimse yetişemiyor. En çok üzüldüğüm belediye başkanlarından birisi. Daha hiç olmadan, işi gücü sansasyon yaratmak. Birilerinin ihbarı, talimatı üzerinden bir müsamere çocuğu gibi çıkıp kameraların önünde saçma sapan haberler yapmak… Ben, ona, belediye başkanı olmayı tavsiye ediyorum. Beyoğlu halkına hizmet etsinler. Bir gün o uydurma bir haber veriyor Haliç'le ilgili, ertesi gün karşısındaki AK Partili belediye, ‘Ne güzel, masmavi Haliç' diye başka bir mesaj yayınlıyor. Kendisini, yine kendi partilisi yalanlıyor. Ya da 50-60 santimlik balık görüntüleri geliyor bize. Saçma bir dili var. Gerçekten bir belediye başkanına yakışmıyor. Gerçekten kendine yazık ediyor. Kendisine tavsiye ediyorum; iyi bir belediye başkanı olması için, İBB Başkanı ile kavga eden değil, Beyoğlu'ndaki kentsel dönüşümlerle, sokakları temizliğiyle uğraşsın. Beyoğlu ile ilgili memnuniyetsizlikleri tespit ediyorum. Hepsine de müdahale edeceğim. Çünkü Beyoğlu Belediye Başkanı'nın işi gücü, İmamoğlu'na laf yetiştirmek. Bu konu, hiç hoş değil. Kendisine itibar kazandırmaz, kaybettirir. Sorunuza cevap vereyim: Evet, bunu izledim. Kötü söz, sahibine aittir. Niye sahibine aittir? Çünkü, yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Şimdi firmanın ismini burada göstermeyeceğim size. Çünkü ayıptır, yanlıştır. 11 tane evrak var burada; aynı firmaya ait. Bu firma, bizden, bu tezgahları talep ediyor. Diyor ki; işgaliyemin İBB'ye geçmesini istiyorum. Tam 11 tane. Allah aşkına, kim yaptı bu işi? Cahillik yapıyor Sayın Belediye Başkanı. Hiç yakışmıyor. Kendine çekidüzen versin. Akıl hocaları, ona yanlış bir yol gösteriyor. Belediye Başkanı, işine baksın.
"Cüneyt Bey, bizim İstanbul Büyükşehir Belediye'mizin benim de çok hoşuma giden, güzel bir logosu var. İBB'nin, kendi kurumsal logosu. Bu, illa TV'nin de logosu olacak değil. Çöp şirketinin de logosu olacak değil. Ya da kafeteryanın da logosu olacak değil. Her şeyin bir yeri var. İBB'nin bir kutsallığı var, İBB'nin farklı bir formatı var. İBB, ana yuva. Ama TV'de, başka insanların, gençlerin ilgisini çekmesi için başka bir şey kullanıldı. Bir logo.
"Kurban olayım, camilere şu anda, daha önceki dönemin 2 katı daha fazla temiz, 2 katı daha fazla titiz, pırıl pırıl aydınlatması olan hizmet ediliyor. Bırakın sadece camiyi, bütün ibadethanelere saygı duyan bir insanım ben. Bıraksınlar bu işi. Maneviyat, insanların inancı, insanların birtakım değerleri üzerinden siyaset anlayışından bu millet usandı. Bunlara inanmıyor bile. Bunları söyleyenlere de inanın kötü gözle bakıyor vatandaş. Diyor ki; bu adam fitne peşinde, bu adam gıybet peşinde. Bunların hepsi bu arada büyük günahtır. İnancımızda en büyük günahlardır. Yalandır, iftiradır, bunlar büyük günahlardır. Allah akıl versin diye dua ediyorum bunlara. Umarım benim duam kabul olur. Biraz geç olabilir ama, olur.
"Aşama aşama anlatmak zorundayım. Seçim alanlarında, "Biz, İstanbul'un su sorununu en az 30 yıl çözdük" diye açıklamalar yapıldı. Biz, seçimde, bu konuda kalkıp da tek bir laf etmedik. Seçimden sonra, ilk 18 günlük dönemimde en fazla İSKİ'ye gittim. Çünkü, su sorununu derinden hissediyorum. Su demek, hayat demek. Su yoksa, gerisi boş; insanı yaşatamazsınız. İnsanı yaşatamıyorsanız zaten siz orada durmayın. Onun için biz Kanal'a karşıyız, tartışıyoruz. Çok konusu var ama şu su konusu, önemli bir gerekçe. Geçen sene yaz dönemiydi. Kuraklık oldu. Sayın Cumhurbaşkanı kalktı, "Arkadaş İstanbul'u neredeyse susuz bırakacak. Biz, bu konuya müdahale edeceğiz" dedi. Bu konuda hemen toplantılarımızı yaptık. Hemen atladım, Melen'e gittim. Hiç durmadım. Kimseye de bir açıklama yapmadım. Melen, bitmiş görünüyor. Koca 125 metrelik yükseklikteki gövdede, kocaman çatlaklar, boylu boyunca… Ve altta, taşıyıcı noktalarında burkulmalar… Bunun sebebini sorunca, dediler ki; yanlış proje tercih edildi. Firmanın elinde kağıt; "DSİ'yi uyarmamıza rağmen, bize bunu yap dediler" dedi. Ve yapılmış. Bakın, o firmaya ceza bile kesemiyorlar.
"Günün sonunda DSİ ile görüşme yaptı Genel Müdür'ümüz. Ne cevap aldık? Cevap şu: "2021'in yatırım planına alınmadığı için, tamiratı ve tadilatı için ihaleye çıkamıyoruz." Bu ana kadar ben, sesimi hiç çıkarmadım. Bu sefer meydana çıktım. Dedim ki; "Bizi suçluyorsunuz ama, bir; Melen'i bitirmemişsiniz kardeşim. Melen'in mevcut durumu bu. İki; daha kötüsü, Melen'i tamir bile etmiyorsunuz. Tamir etmek için yatırım planına Melen'i almamışsınız." Biz bunu duyurduktan sonra, teşekkür ederiz, kimin kulağına geldiyse, Sayın Cumhurbaşkanı belki müdahale etti, bilemiyorum; yatırım planına alındı. O koca barajın tamirat projesi ne kadar biliyor musunuz? 500 milyon lira. Yani 1 milyara o baraj yapıldı; 500 milyon liraya tamirat ihalesi yapıldı. İhale yapıldı Şubat ayında. Daha yeni saha teslimi yapıldı; müteahhit işe başlayacak.
"1 ay İSKİ Genel Müdür randevu istedi: "Biz, bu projeyi gelip yerinde dinlemek istiyoruz. Nasıl bir tamirat yapacaksınız? Biz, ne zaman barajı teslim alacağız?" Bu arada bu baraj, İstanbul halkının. Kanun gereği, "DSİ, barajı yapar, parasını İBB'den alır, sahibi İBB olur" diye kanun var. Ta rahmetli Özal döneminde çıkarılmış bir kanun. 1 ay yalvardı bizim İSKİ Genel Müdürü Raif Bey, DSİ Genel Müdürü dönemedi. "Gelirim" diyemedi. "Yetkili yollarım" diyemedi. En son Tarım Bakanı'na ben mektup yazdım, dilekçe gönderdim. Dedim ki; "Şu tarihte biz oraya gidiyoruz. DSİ Genel Müdürü ya da bir yetkilinin, bize gelip bilgi vermesini arzu ediyoruz." Neredeyse bizim arkadaşlarımızı şantiyeye almamaya meyillilerdi. Biz gelince açtılar, içeri girdik. Daha vahim bir durum var: Henüz başlanmamış. Ben, müteahhidin olaya vakıf olduğunu şu anda düşünmüyorum. Mevcut tadilat projesinin yeterli olduğunu da düşünmüyorum. Çünkü bunu bana söyleyenler, bir kısım bilim insanı.
"Şu anda her şey dört dörtlük olsa, İstanbul'a Melen Barajı'nın su sağlaması, 5 yıl. 3 yıl zaten işin bitim süresi var. Ardından bunun dolma süresi var; 5 yıl. Bakın, 2 yıl kurak bir sezon vardı. Bizim, bu İstanbul'a çare bulmamız lazım. Çünkü, üçüncü kurak sezondan sonra sıkıntı başlayabiliyor. 2 pompa istasyonuyla Melen'den İstanbul'a su basılıyor. Üçüncü pompa istasyonu için hemen ihaleye çıkma kararı aldık. Bir yıl sürecek. İnşallah önümüzdeki yıldan itibaren 3 pompa, mevcut Melen'in kendi su akarından İstanbul'a su basma şansına sahip. Bu, ciddi bir rakam. Neredeyse İstanbul'un baraj olduktan sonra basılacak suyun yarısından daha fazla. Burada şu dezavantaj var; baraj olduğunda enerji elde edeceksiniz. Elde ettiğiniz enerjiyle bastığınız suyla, daha ucuz suyu İstanbul'a göndermiş olacaksınız. Şimdi daha pahalı bir enerji maliyetiyle suyu basacağız. Çünkü, mevcut Melen Barajı'nın ne olacağı belli değil Cüneyt Bey. Uzaktan izliyoruz. Arkadaşlarıma, "İhtarname çekin" dedim. Süreci takip ediyoruz. Koca İBB, İstanbul halkı oraya giderken, tek bir DSİ yetkilisinin gelmemesi, buna Sayın Bakan'ın cevap vermemesi, susması vatandaş nezdinde cezalandırılacak. Sayın Cumhurbaşkanı'mıza buradan havale ediyorum bu hareketi yapanları. Bu konuda açıklama dahi yapılmadı."