İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Gümüşhane’deki Mustafa Canlı Bilim ve Sanat Merkezi Okulu Açılış Töreni’nde, ilgili kamu kurumlarının görevlilerinin törene katılmamasını eleştirdi. İmamoğlu, “Devletimiz ile milletimiz ile birlikte açılışlar yapıyoruz. Ürettiğimiz işlerimiz var. Bazı açılışları yaparken yaptığımız hizmetin tek sahibi var, milletimiz. Biz de devletin bir kurumuyuz, biz de devletimizi temsil ediyoruz. Dolayısıyla devletimizin bu eserini burada sizlere sunarken ‘o yaptı, bu yaptı’ demiyoruz. İstanbul halkının bütçesi ile yapıyoruz” dedi.
Ekrem İmamoğlu, İBB tarafından, 2020 yılında yaşamını yitiren eski İSTAÇ Genel Müdürü Mustafa Canlı adına Gümüşhane’de yapılan Mustafa Canlı Bilim ve Sanat Merkezi’nin açılış töreninde konuştu. İmamoğlu, ilgili kamu kurumlarının görevlilerinin törene katılmamasına “Biz de devletin bir kurumuyuz” diye tepki gösterdi. İmamoğlu, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İyi Parti Siyasi İşler Başkanı Koray Aydın ve Gümüşhane Belediye Başkanı Ercan Çimen’in katıldığı etkinlikte şunları söyledi:
“Burada sizlerle beraber olmak çok güzel ama sizlerle bir arada olurken çok saygı değer İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener Hanımefendi ile beraber olmak da çok güzel.
Ben, bu şehrin güzel insanına da doğasına da coğrafyasına da gerçekten minnetle bakıyorum, şükran ile bakıyorum. Ben de emeği var diye bakıyorum ama esas emek deyince, bugün buraya gelmemize vesile rahmetli, bu şehre üç dönem belediye başkanlığı yapmış, bir dönem milletvekilliği yapmış, elektrik-elektronik mühendisi, ülke ve eğitim sevdalısı Mustafa Canlı Ağabey’imiz, onun güzel emeklerinden dolayı rahmetle anıyorum. Bence bu merkezin sunacağı eğitim imkanı ile bu güzel şehrin güzel evlatları, burada Mustafa Canlı’nın vatana ve millete olan hizmet mücadelesinden alacak ilhamla donanımlı, pırıl pırıl çocuklar olacaklar ve ülkemize, hatta dünya ve insanlığa hizmet edecekler. Burada çocuklarımız; atölyelerinde, deneysel etkinlik alanlarında, kütüphanelerinde, konferans salonlarında, gökyüzü gözlemevinde, stüdyolarında, kısacası bu üstün yetenekli çocuklarımız geleceğe hazırlanacaklar. Gümüşhane’nin tarihi efsanevi evlerinden bir ilham alınarak tasarımı yapılan bu güzel eser, gerçekten Gümüşhane’ye çok özel hizmetler sunacak.
Bu merkezin anahtar teslimi yapılarak, içindeki bütün envanteri ile hazırlanarak bu şekilde hizmete sunulmasına katkı sunan bütün herkese yürekten teşekkür ediyorum. Bu süreci aktif bir biçimde destekleyip, izinlerin oluşmasında ve sürecin işlemesinde bu alanı bize sağlayan Milli Eğitim Bakanlığı’na, Gümüşhane Valiliği’ne, Gümüşhane İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne teşekkür ediyorum. Aynı zamanda İSTAÇ, İstanbul’umuzun ve bütün Türkiye’nin en değerli çevre firmalarından bir tanesi, en büyük firmalarından bir tanesi. Büyük olmak, gerektiğinde gerektiğini yapmakla belli olur. İSTAÇ, kendisine emek veren, hizmet veren ve hizmeti esnasında işinin başındayken işini bırakmama adına hayatı sona eren Mustafa Canlı Ağabey’imizin ismine yakışan bir tesisin yapılmasına da fırsat veren bir firmamız. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun, cenazesi anında duygulandım, kendisini tanıyorum. Gümüşhane’de üç dönem belediye başkanlığı döneminden tanıyorum. Hatırladığım bir insanı ebedi istirahatine yollarken, kurumun önünde konuşurken dedim ki ‘Abi, sana, bu hizmet ettiğin şehirde, yakışan isminin asılı olduğu güzel bir eseri kazandırmaya söz veriyoruz’ dedim ve çalıştık ne olmalı diye. Biliyoruz hem bilim insanı hem teknik insan hem de eğitim sevdalısı. Hem eğitime yapılan hizmet, bir ülkenin geleceğine yapılan bir hizmettir. Hiçbir zaman onun kıymeti gibi bir şey yok. O bakımdan bu okula karar verdik.
Çok açılışlar yapıyoruz. Devletimiz ile milletimiz ile birlikte açılışlar yapıyoruz. Ürettiğimiz işlerimiz var. Bazı açılışları yaparken yaptığımız hizmetin tek sahibi var, milletimiz. Yaptığımız hizmetin teslim edildiği kurumlar var. O kurumlar hepimizin. Adı Milli Eğitim Bakanlığı’dır, adı İçişleri Bakanlığı’dır, adı şudur budur. Üzüntü duyduğum şeyi burada da söylemek zorundayım, söylüyorum ki bundan ders çıkaralım. Hiç kimsenin böyle bir davranışta olmaması gerekir. Biz de devletin bir kurumuyuz, biz de devletimizi temsil ediyoruz. Dolayısıyla devletimizin bu eserini burada sizlere sunarken ‘o yaptı, bu yaptı’ demiyoruz. İstanbul halkının bütçesi ile yapıyoruz. Gönlüm hep şunu ister; ortaklaşalım, bir arada olalım. Bakın, Gümüşhane Belediye Başkanı’mız burada, teşekkür ediyorum kendisine. Çünkü bu emanet artık onların. Bunun A partisi, B partisi, C partisi yok. Yapılan, milletimize kalıyor. İyi yapılan her şey milletimize ait oluyor.
Biz, Genel Başkan’ımız ile birlikte emniyet binası gibi, 4 bin-4 bin 500 metrekarelik karakol binamızı açtık. Ne yazık ki polis olmadan karakol binamızı açtık. Bu hoşuma gitmiyor, üzülüyorum, canım yanıyor. Çünkü ben bugün varım, yarın yokum. Bir başkası gelecek, hizmet etmeye devam edecek. Ben; devletimizin, milletimizin hizmetine sunulan hangi husus var ise davet edildiğim her ortama koşa koşa giderim. Kimin yaptığına bakmam, elim çatlarcasına da alkışlarım. Keşke Milli Eğitim teşkilatımızdan dostlarımız, üst seviyeden kaymakamımızdan müdürümüze burada olsalardı. Ama onların buraya gelmemesine vesile olan kim var ise yanlış yapıyor. Bu yanlıştan dönünüz. Bu, doğru bir tavır değildir. Benzer bir şeyi Elazığ’da da yaşadım. Birçok yerde onlarca örneğini anlatırım ama bunun olmaması gerekiyor. Doğru olan şey, Gümüşhane Belediye Başkanı’nın buraya gelmekle yaptığı doğru şeydir. Kurumlar da teslim almaya gelecek. Ne olurdu yani, şurada masayı kursak, protokolü sizlerin huzurunda imzalasak, biz onlara protokolü versek, onlar bize teşekkür etse? Şöyle kocaman bir sarılsak birbirimize, ne olur Allah aşkına? Bu milletin birbirine sarılmanın dışında ne arzusu olabilir? Benim Gümüşhane’de sarılmayacağım tek bir vatandaşım yaşamıyor. İstanbul’da sarılmayacağım tek bir vatandaşım yaşamıyor. Dolayısıyla kurumlarımızın sahibi siyasi partiler değildir. Siyasi partiler, hepimiz için, hizmet için araç olan kurumlarımızdır, amaç değildir. Amaç; devletimizdir, milletimizdir.”