Tempo24Türkiye IMF’nin sıkı mali disiplin isteğini onaylamazken IMF ile anlaşan Ukrayna, Macaristan, Letonya ve Pakistan bir dizi kemer sıkma tedbirine onay verdi. Krizin ekonomilerinde yarattığı tahribat yüzünden IMF ile anlaşan Ukrayna, Macaristan, Letonya ve Pakistan bir dizi kemer sıkma tedbirine onay verirken, Türkiye IMF’nin sıkı mali disiplin isteğine uzak duruyor.
IMF görüşmelerinde ‘mali kural’ ile ilgili pürüz varIMF anlaşmalarının bir gereği olan 'kemer sıkma politikaları' sonucu ülkeler, IMF ile anlaşmanın bedelini, çağdaş devletlerin ve çağdaş anayasaların bir gereği olan ‘sosyal devlet’ ilkesinden taviz vererek ödüyor.Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel ve Araştırma Görevlisi Mehmet Alper Dinçer'in hazırladığı "Durgunluk Koşullarında IMF Anlaşmaları" araştırması, hükümet-IMF görüşmelerinin tıkanmasındaki en büyük etkenin IMF'nin "Maliye politikalarını sıkılaştırma" isteği olabileceğine vurgu yapıyor.IMF’nin taviz vermediği bir diğer unsur da, verdiği borcun geri dönüşünü garanti altına almak için belirlediği ve zorunlu tuttuğu faiz dışı fazla oranı. IMF bu oranın da aşağı çekilmesini istemiyor. Türkiye IMF heyetiyle yaptığı görüşmelerde fazla bir faiz dışı fazla oranı yerine daha makul bir faiz dışı fazla oranıyla programın sürdürülebileceğini ve Türkiye’nin yatırımlara kaynak sağlamaya devam edebileceği görüşünde ısrar ediyor.IMF kriz sonrasında, ihtiyaç duyan ülkelerle 45 milyar dolar büyüklüğe ulaşan kredi anlaşmaları yaparken, IMF’nin parasının yeterli olup olmadığı da tartışılıyor. Acı reçete borç verilen tüm ülkelerden isteniyor Başbakan Tayyip Erdoğan ve bazı hükümet yetkililerinin, IMF ile yürütülen stand-by görüşmeleri hakkında yaptığı "IMF, kabul edemeyeceğimiz koşullar öne sürüyor. Kimseye uygulanmayan mali politikalar bizden isteniyor" açıklamalarına karşın, son aylarda IMF ile masaya oturan tüm ülkelere maliye politikaları için aynı reçeteyi uyguluyor. Araştırmaya göre Türkiye'nin bir türlü anlaşamadığı IMF'nin el sıkıştığı ülkelerde, uzun yıllar sürecek "kemer sıkma" dönemine girildi. Aşırı yüksek kamu borcu olan Macaristan'da kamu ücretleri donduruldu, emeklilerin 13. maaşları iptal edildi. 2009'da yüzde 3 küçülmesi beklenen Ukrayna'da doğalgaz destekleri kalktı, Avrupa'daki en kötü makro dengelere sahip Letonya, IMF'ye "Kamu ücretleri düşürülecek, emekli maaşları dondurulacak" sözü verdi. 10 yıl önceki Türkiye ekonomisi ile benzerlikler gösteren Pakistan'da ise teşvikler durdu ve vergiler arttı. Bütün bu uygulamalar, devletlerin sosyal barışı ve sosyal adaleti sağlamak amacıyla sosyal ve ekonomik hayata aktif müdahalesini gerekli ve meşru gören sosyal devlet anlayışını uygulamasını zorlaştırıyor. IMF ile anlaşan ülkeler keselerine düğüm atıyor IMF ile masaya oturan ülkelerin ilk dönem için hafifletilmiş olsa da, 2010 sonrası için ağırlaşan bir maliye politikasına "evet" demesi, stand-by görüşmelerini bir türlü tamamlamayan hükümetin "Kemer sıkmayı kabul etmeyiz" tavrında ısrar ettiği yorumlarına neden oluyor. Hükümet yetkililerinin, "IMF kabul edilemeyecek koşullar öne sürüyor" açıklamaları da bu görüşü kuvvetlendiriyor. Araştırmada "IMF'nin bu ülkelerden enflasyon, cari açık gibi temel ekonomik dengesizliklerini düzeltmeleri için kemer sıkmalarını talep ettiği açıkça görülmektedir" tespitine yer veriliyor. Araştırmaya göre, Ukrayna, Macaristan, Letonya ve Pakistan'da hem kamu hem de özel sektörde bir dizi sıkı mali önlem hayata geçirilmeye başlandı. Hemen hemen her ülkeden faiz dışı fazlanın artırılmasını isteyen IMF, bu amaçla kamu ücretlerinde düşüş ve vergilerin artışı gibi taleplerde bulundu. Hangi ülke hangi önlemleri uygulayacak?
Ukrayna:* Ukrayna'nın maliye politikası 2010'dan itibaren dramatik ölçülerde sıkılaştırılacak. Faiz dışı açık oranının 2009'da yüzde 3, 2010'da ise yüzde -0,2 olması öngörülüyor. * 2008'de yüzde 25 olan enflasyon, 2011'e kadar yüzde 8,4'e düşürülecek. * 2009'da yüzde 3 küçülmesi beklenen ülkedeki doğalgaz destekleri kaldırılacak, yüksek dereceli memurlara zam yapılmayacak.
Macaristan: * IMF, yüksek kamu borcu olan Macaristan'da borç oranının 4 yıl içinde 11 puan düşürülmesini istiyor. Bu da ülkede uzun yıllar "kemer sıkma" politikalarının uygulanacağını gösteriyor. * Kamu ücretleri 2009'da nominal olarak dondurulacak, emekli ve memurların 13. maaşları iptal edilecek. * 2008'de yüzde 0,6 olan faiz dışı fazla oranının 2009'da yüzde 1,8'e, ardından düzenli artmaya devam ederek 2013'te yüzde 3,6'ya çıkması hedefleniyor.
Letonya: * 4 ülke içindeki en bozuk makro değerlere sahip Letonya'da, yüzde 16 enflasyon ve yüzde 15'lik cari açığa karşı en ağır mali tedbirler uygulanacak. * IMF 2009'da yüzde 5 küçülmesi beklenen Letonya'da enflasyonun 2013'te yüzde 4,4'e, cari açığın ise yüzde 5,3'e düşürülmesini istiyor. * IMF'nin sıkı maliye politikaları çerçevesinde kamu çalışanlarının maaşları düşürülecek, emekli maaşları dondurulacak ve vergi oranları artırılacak.
Pakistan: * IMF, yüzde 54'lük kamu borcuna rağmen Pakistan'dan faiz dışı fazlanın düşük tutulmasını istiyor. Fazi dışı fazlanın 2009'da yüzde 0,6'dan yüzde 1,6'ya çıkması yeterli olacak. * Yapısal reformlar kapsamında teşvikler iptal ediliyor, vergiler artırılıyor. Merkez Bankası'nın hükümeti finanse etmesine son veriliyor ve özelleştirme sürecinin hızlandırılması bekleniyor. * IMF, Pakistan Hazinesi'nin yüzde 1'in altında bir reel faiz oranı ile borçlanmasını istiyor. Uzmanlar, bunun gerçekleşmesinin "imkansıza yakın" olduğunu belirtiyor.
IMF’nin acı reçetelerinin bir nedeni de para sıkıntısı IMF’nin borç verdiği ülkelerden daha çok kemer sıkmalarını talep etmesinin bir nedeni de yaşadığı kaynak sıkıntısı. Zira kriz nedeniyle birçok ülke IMF’nin kapısını çalarken, bu ülkelere yardım eden IMF de kaynak sorunu yaşıyor. Bu nedenle IMF için, verdiği borcun geri ödenmesini garanti altına almak büyük önem taşıyor.Uzmanlar IMF’nin kaynaklarının sekiz ay içinde tükenebileceğini belirtirken IMF bono satmayı düşündüğünü açıkladı. IMF’ye yardım eli uzatan ve 980 milyar dolarlık döviz rezervine sahip olan Japonya ise gelişen ülkelere yardım yapması için IMF’ye 100 milyar dolar vermeye hazır olduğunu duyurdu. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn geçen hafta yaptığı açıklamada, IMF’nin devletlere yardım için yeterli parası olduğunu ancak yardım isteyen bütün devletlerin taleplerini yerine getirmeleri halinde IMF fonlarının çoğunun altı ile sekiz ay içinde tükeneceğini belirtti. Kriz nedeniyle de zor durumdaki gelişen ve fakir ülkelere destek için 150 milyar dolara daha ihtiyaç duyabileceklerini kaydetti. IMF kaynak sorununu çözmek için bono ihracına gidebilir 200 milyar dolarlık rezerve sahip olan IMF’nin kaynak arayışı da sürüyor. IMF Başkan Yardımcısı John Lipsky, bu kapsamda Fon’un tarihinde ilk kez kaynak sorununu çözmek üzere bono satma formülünü gündemine aldığını açıkladı ve IMF’nin çıkaracağı bonoyu devletlere ve merkez bankalarına satabileceği belirtildi. IMF böyle bir yola başvurursa, daha fazla ülkeye yardım etme imkânına kavuşacağını da duyurmuştu.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda ‘sosyal devlet’ ilkesi nasıl tanımlanıyor? Anayasa Mahkemesi'nin 16-27 Eylül 1967 tarih ve K.1967/29 sayılı Kararında Sosyal Devlet kavramı şöyle açıklanıyor: "(Sosyal devlet) ... ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren ve teminat altına alan, kişi ve toplum arasında denge kuran, emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen, özel teşebbüsün güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayan, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal, iktisadî ve malî tedbirler alarak çalışanları koruyan, işsizliği önleyici ve millî gelirin adalete uygun biçimde dağılmasını sağlayıcı tedbirler alan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan, hukuka bağlı kararlılık içinde ve gerçekçi bir özgürlük rejimini uygulayan devlet demektir." Yine Anayasa Mahkemesi bir başka kararında Sosyal Devlet kavramının şöyle anlaşılması gerektiği belirtiliyor: "Sosyal hukuk devleti, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir. Çağdaş devlet anlayışı, sosyal hukuk devletinin, tüm kurumlarıyla Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun biçimde kurulmasını gerekli kılar. Hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması, toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir. (...) Anayasa’nın Cumhuriyetin nitelikleri arasında yer verdiği sosyal hukuk devletinin dayanaklarından birini oluşturan sosyal güvenlik kavramının içerdiği temel esas ve ilkeler uyarınca toplumda yoksul ve muhtaç insanlara Devletçe yardım edilerek onlara insan onuruna yaraşır asgarî yaşam düzeyi sağlanması, böylece, sosyal adaletin ve sosyal devlet ilkelerinin gerçekleşmesine elverişli ortamın yaratılması gerekir."