Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, "Yükselen piyasalar, şimdi yıllar süren başarının ardından acı bir gerçekle karşı karşıyalar. Büyüme oranları düştü, sermaye akışı tersine döndü ve orta vadeli beklentiler çok kötüleşti. Örneğin, geçen sene, yükselen piyasalardan 531 milyar dolarlık net sermaye çıkışı olduğu tahmin ediliyor" dedi.
Radikal'in haberine göre, Lagarde, Maryland Üniversitesinde yaptığı konuşmada yükselen ve gelişen ekonomilere yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Küresel ekonominin yüzde 60’ını oluşturan bu ülkelerin son yıllarda zayıfladığına dikkati çeken Lagarde, şunları kaydetti:
"Yükselen piyasalar, şimdi yıllar süren başarının ardından acı bir gerçekle karşı karşıyalar. Büyüme oranları düştü, sermaye akışı tersine döndü ve orta vadeli beklentiler çok kötüleşti. Örneğin, geçen sene, yükselen piyasalardan 531 milyar dolarlık net sermaye çıkışı olduğu tahmin ediliyor. Bu ülkelere, 2014’te 48 milyar dolar net sermaye girişi olmuştu.’’
Lagarde, bu gelişmelerle yavaşlayan küresel büyüme, varlık piyasalarındaki değer kayıpları ve sermaye çıkışlarının ‘‘endişe verici’’ olduğunu dile getirdi.
Yükselen ve gelişen ekonomilerin 30 ila 50 ülkeyi kapsadığını belirten Lagarde, bunların çok birçok açıdan birbirinden çok farklı özelliklere sahip olduğuna dikkati çekti. Brezilya ve Rusya’nın resesyonla mücadele etmesine karşın Hindistan ve Meksika’nın güçlü büyümeyle kalkındığını anımsatan Lagarde, ‘‘Gelişen ve yükselen ülkeleri homojen bir grup olarak değerlendirmek yanlış olur’’ dedi. Lagarde, bununla birlikte, Çin’in yavaşlaması, düşen emtia fiyatları ve farklılaşan para politikalarının birçok gelişen ülke için risk teşkil ettiğini vurgulayarak, "En yüksek seviyelerine göre yüzde 65-70’e yakın değer kaybeden petrol ve metal fiyatları, uzun bir süre daha düşük kalmaya devam edeceğe benziyor" değerlendirmesini yaptı. Bu gelişmenin özellikle petrol ihracatçısı ülkeleri ve para birimlerini baskı altına soktuğunu vurgulayan Lagarde, ithalatçı ülkelere ise düşük fiyatları fırsat olarak kullanmaları ve enerji teşviklerini kaldırmaları çağrısında bulundu. Lagarde, birkaç gün önce de Nijerya, Arjantin ve Venezuela gibi petrol ihracatçısı ülkelerin içinde bulunduğu zor durumundan ötürü uyuyamadığını söylemişti.
Diğer taraftan, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) güçlenen ekonomiye dayanarak sıkılaştırmaya başlamasına karşın diğer büyük merkez bankalarının genişlemeye ve negatif faiz oranlarına yöneldiğini işaret eden Lagarde, ‘‘Uyumsuz para politikalarıyla güçlenen dolar, yükselen piyasa ekonomilerindeki şirketleri zora soktu’’ görüşünü paylaştı. Lagarde, bu noktada ABD'nin parasal normalleşmeye başlamasından dolayı özel bir sorumluluğun altını çizerken, ‘‘Fed'in iyi iletişim kurmayı ve tedbirli davranmayı sürdürmesi gerekiyor’’ dedi.
IMF Başkanı Lagarde, ayrıca artan jeopolitik ve çevresel risklerin de gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkilediğine değinirken, sözlerini şöyle sürdürdü: '‘Suriyeli sığınmacıların oluşturduğu kriz, Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi milyonlarca yerinden edilmiş insane ev sahipliği yapan ülkeleri doğrudan etkiliyor. İklim değişikliğinin gıda fiyatları üzerindeki etkileri, siyasi istikrarı ve insan sağlığını tehdit ediyor. 2030 itibarıyla dünyada iklim değişikliği nedeniyle yaşanacak ölümlerin yüzde 98’i gelişmiş ülkelerde meydana gelecek.’’
Gelişen ekonomilerin bu sorunların üstesinden tek başına gelemeyeceğini vurgulayan Lagarde, sözlerini ‘‘Mesajım şu: Gelişen ve gelişmiş ülkeler, bir birine bağımlı ve dünya onların işbirliğine ihtiyaç duyuyor. Hem gelişmiş hem de gelişen ülkelerin birlikte uygulayacağı güçlü politikalarla karşılıklı kazanabilir’’ diyerek tamamladı.