IMF’nin öne sürdüğü, Erdoğan’ın ülke menfaatlerine aykırı bulduğu şartlar gerçekten ülke menfaatlerine aykırı mı? IMF’nin öne sürdüğü bazı şartların ülke menfaatlerine aykırı olduğunu söyleyen Başbakan, IMF ile beklenen ama yapılamayan anlaşmanın gerçekleşmemesine gerekçe gösterdiği bu şartları geçen hafta içinde açıkladı. IMF’nin öne sürdüğü ve ülke menfaatlerine aykırı bulunan şartlar şunlardı: (1) Gelir idaresinin özerkleştirilmesi, (2) Nereden buldun yasası çıkarılması, (3) Belediyelere genel bütçeden kaynak aktarılmasının durdurulması. Ekonomist Mahfi Eğilmez, Radikal gazetesindeki yazısında (1.3.2009) bunları tek tek ele alarak ülke menfaatlerine aykırı olup olmadığını değerlendirdi. Eğilmez, sonuç olarak IMF’nin kabul edilemez denilen üç şartını da son derecede yerinde buldu. İşte Eğilmez’in yazısı: IMF’nin kabul edilemez şartları Başbakan, ilk açıklamasında IMF’nin öne sürdüğü bazı şartların ülke menfaatlerine aykırı olduğunu söylemiş, bunun üzerine ben de IMF ile ortak programa girilmesi için verdiğim destekten vazgeçtiğimi açıklamıştım. Bir yandan da bu şartların ne olduğunu merak ediyordum. Başbakan hafta içinde bu şartları açıkladı. Basından öğrendiğimiz kadarıyla IMF’nin öne sürdüğü ve ülke menfaatlerine aykırı bulunan şartlar şunlarmış: (1) Gelir idaresinin özerkleştirilmesi, (2) Nereden buldun yasası çıkarılması, (3) Belediyelere genel bütçeden kaynak aktarılmasının durdurulması. Bunları tek tek ele alalım ve ülke menfaatlerine aykırı olup olmadığını değerlendirmeye çalışalım. Gelir idaresinin özerkleştirilmesi zaten birkaç yıl önce sözünü verip adımını attığımız ve hatta yaptığımızı cümle âleme ilan ettiğimiz bir konuydu. Eskiden Maliye Bakanlığı bünyesindeki Gelirler Genel Müdürlüğü ikiye bölünmüş ve Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü bakanlık bünyesinde kalırken Gelir İdaresi Başkanlığı da bakanlığın bağlı kuruluşu konumuna gerek özerk bir yapıya kavuşturulmuştu. Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü esas olarak devlet gelirleri politikasının oluşturulmasına ilişkin mevzuatın hazırlanmasıyla, Gelir İdaresi Başkanlığı ise bakanlıkça belirlenmiş politikalar ve yasalar çerçevesinde vergi uygulamasını yapmakla görevli bulunuyor. Anlayabildiğim kadarıyla IMF, gelir politikalarının belirlenmesi konusunun değil bu politikalara göre belirlenmiş uygulamaların siyasetten özerk hale getirilmesini istemektedir. Ki bence yüzde 100 haklıdır. Ben bu önerinin daha anlamlı olabilmesi için geçmişte yaptığım bir öneriyi tekrarlamak istiyorum. Bence Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü ile Gelir İdaresi Başkanlığı eskiden olduğu gibi Maliye Bakanlığı bünyesinde Gelirler Genel Müdürlüğü adı altında birleştirilmelidir. İşin yönetim bölümünün siyasal iktidardan soyutlanması bence doğru değildir. Çünkü iktidar partisinin gelir politikalarını belirleme ve ona göre mevzuat değiştirme yetkisi en temel siyasal yetkilerden birisidir. Aksi takdirde iktidar olamaz. Bence bağımsız olarak örgütlenmesi gereken aşama vergi denetimi aşamasıdır. Yasalar çerçevesinde hükümetçe belirlenmiş politikaların uygulanması sonucunda ortaya çıkan konuların incelenmesi hükümetten bağımsız olmalıdır. Aksi takdirde bugün yaşanan vergi incelemesi ve raporlar konusundaki tartışmalar gelecekte başkaları için de gündeme çıkacaktır. Onun içindir ki bağımsız bir Vergi Denetim Kurulu kurulmalı ve Maliye Bakanlığı hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri ve vergi denetmenleri bu kurula alınmalıdır. Maliye müfettişleri, Bakanlık müfettişi olarak devam etmeli ama vergi inceleme yetkisi taşıdıkları için aralarından isteyenlerin bu kurula geçmeleri serbest olmalıdır. Bana sorarsanız IMF’nin önerisi böyle uygulanırsa ülke menfaatine aykırılık bir yana tam olarak ülke menfaatine olur. Nereden buldun yasası geçmişte var olan servet bildirimi ve gider bildirimi ikilisinin yeniden hayata geçirilmesi anlamını taşımaktadır. Türkiye’de bugün artık hemen her işlem bankalar aracılığıyla yapıldığı için bu tür bilgilere ulaşmak eskiye göre çok daha kolaydır. Dolayısıyla bunların bildirilmesine gerek olmadığını düşünüyorum. Ama her şeye ulaşmak mümkün olduğuna göre bildirilmesinin de pek bir sorun yaratmayacağını söylemek mümkündür. Yani burada da ülke menfaatine aykırılık söz konusu değildir. Belediyelere genel bütçeden kaynak aktarılmasını, fakir bölgelerdeki belediyeler dışında, doğru bulmuyorum. Belediyeler, yapacakları işleri o bölgede yaşayan insanlara anlatıp ona göre gelir toplama yetkisine sahip olmalıdır. Bu adım demokrasinin de güçlenmesine, insanların yerel yönetimi denetlemesine yol açacaktır. IMF’nin bu isteği ülke menfaatlerine son derecede uygundur ama siyasal partilerin menfaatlerine pek uygun değildir. Özetle IMF’nin kabul edilemez denilen üç şartı da son derecede yerinde şartlardır.