IMF'nin Türkleri

IMF'nin Türkleri
340 milyar dolarlık kotaya sahip, 86 ülkenin üye olduğu IMF'de 143 ülkeden 2 bin 478 çalışanın 30'unu çok önemli pozisyonlarda çalışan Türk personeller oluşturuyor. Kurumda yer alan Ceyla Pazarbaşıoğlu Ukrayna'yla stand-by yapan isim olarak dikkat çekiyor.Türkiye, Uluslararası Para Fonu’na (IMF) 1947 yılında tam üye oldu ve IMF o tarihten itibaren Türkiye’yle 19 finansal düzenleme yaptı. Bunların son ikisi (2002 ve 2005’te devreye giren) geniş çaplı IMF kaynaklarıyla (sırasıyla 18 ve 10 milyar dolar) desteklenen stand- by düzenlemeleri. Uluslararası Para Fonu’nun 2000 yılından beri Ankara’da bir Temsilcilik Ofisi bulunuyor. IMF Ankara ofisindeki personel Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri ve uygulanan ekonomik politikaları izliyor, Türk makamlarıyla Washington’daki IMF personeli arasında irtibat sağlıyor.Kiekens temsil ediyorSöz konusu ofis aynı zamanda kamu sektörü, yerli ve yabancı analistler, yatırımcılar, akademik kurumlar, araştırma kuruluşlarıyla Türkiye ile uluslararası konularda işbirligi yapan kurumlar ve bunların diplomatik temsilciliklerine, IMF’nin görüşleri hakkında bilgi verme görevini de üstleniyor. Türkiye, IMF Direktörler Kurulu’nda Belçika İcra Direktörü Willy Kiekens tarafından temsil ediliyor. Türk hükümeti tarafından atanan temsilci Özgür Demirkol, Willy Kiekens’in kıdemli danışmanları arasında bulunuyor. 186 ülkenin üye olduğu Uluslararası Para Fonu’nda (IMF) 143 ülkeden 2 bin 478 kişi çalışıyor. Her üye ülkeden çalışan var. Demirkol dışında IMF’de 30 civarında Türk personel de görev yapıyor. 30 genç Türk yönetici; Türkiye’nin ve dünyanın saygın üniversitelerinden çok iyi derecelerle mezun olmuş isimlerden oluşuyor. IMF’de çeşitli pozisyonlarda çok çok önemli görevlerde bulunan 30 Türk personelden bazıları şöyle:Ceyla Pazarbaşıoğlu (Yardımcı Direktör, IMF Avrupa Bölümü): Ceyla Pazarbaşıoğlu aynı zamanda IMF’nin Ukrayna Misyon Şefi. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümü mezunu olan Ceyla Pazarbaşıoğlu, Georgetown Üniversitesi’nde doktora yapmış, 1992-1998 arasında IMF’nin Türkiye, Rusya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Gana, Kore ve Tayland operasyonlarında çalışmış. 1998-2001 yılları arasında Hollanda bankası ABN Amro’da başekonomist olarak çalışan Ceyla Pazarbaşıoğlu, 2001 krizinde Türkiye’ye gelen Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapan Kemal Derviş’in ekibinde yer almıştı. BDDK’da başkan yardımcılığı görevini iki yıl sürdüren Pazarbaşıoğlu 2003’ten bu yana IMF’de. Pazarbaşıoğlu 2008 Ekim ayında iflasın eşiğine gelen Ukrayna ile 16 milyar dolarlık stand-by anlaşması için görüşmeleri yürüten ve kısa sürede sonuçlandıran ekibin de başıydı. Ceyla Pazarbaşıoğlu, IMF’nin ülkelerarası geniş tecrübesine dayanarak bir ülkeyle görüşmeler yaparken, doğal olarak kendi ülke koşulları hakkında daha derin bilgi sahibi olan o ülkedeki yetkililerle devamlı temasta olduğunu belirtiyor. Bu iki taraflı görüşmeler sayesinde, ülkelerin daha geçerli politika hazırlayabildiklerini anlatıyor. Ceyla Pazarbaşıoğlu, şöyle devam ediyor: “IMF’nin en büyük avantajı birçok ülke üzerine çalışması ve birçok ülkenin deneyimlerini görmesi. Otoritelerin en büyük avantajı ise kendi ülkelerini çok iyi bilmeleri, değişik politikaları, diğer ülkerlerde yararlı olan politikaları kendi ülkelerine uyarlamaları. Bu açıdan IMF ile otoritelerin birlikte çalışarak en iyi politikaları ülkelere uyarlamaları çok büyük avantaj. Hem IMF’de hem de otoritelerde çalışanlar için büyük bir fırsat aslında.” Raporlar hazırlıyorlarAyhan Köse (Direktör Asistanı, IMF Araştırma Bölümü): Ayhan Köse, IMF’ye 2001 yılında girdi, IMF Araştırma Bölümü’nde makroekonomik ve finansal bağlantılar üzerine çalışıyor. Görevi, dünya ekonomisindeki güncel gelişmeleri takip etmek, ve uzun vadeli makroekonomik eğilimleri gözetmek. Köse, IMF’deki göre-vini şöyle anlatıyor: “IMF’de araştırma bölümünün makrofinansal bağlantılar biriminde çalışıyorum. Araştırma bölümünün iki temel görevi var. Birincisi, kısa dönemde operasyonel konularda IMF’nin çalışmalarına katkıda bulunmak. İkincisi de uzun dönemli araştırma projeleri yapmak. Kısa dönemde dünya ekonomisindeki gelişmeleri takip ediyoruz ve IMF’nin ana yayın organı olan Dünyanın Ekonomik Görünümü Raporu’nu hazırlıyoruz. Aynı zamanda altyapı sağlamak için G7 ve G20 toplantılarından önce çeşitli raporlar hazırlıyoruz . Uzun dönemde de yaptığımız finansal istikrara, ekonomik büyümelere yönelik çok çeşitli konularda detaylı çalışmalar var.” Deniz İgan (Ekonomist, IMF Araştırma Bölümü): Deniz İgan, Princeton Üniversitesi’nde doktorasını tamamladıktan sonra, bundan dört yıl önce IMF’nin Araştırma Bölümü’ne katıldı. Kendisi şu anda akademisyenlerle işbirliği içinde makroekonomi üzerine araştırmalar yürütüyor ve bunlar arasında makroekonominin finans sektörü üzerindeki etkilerini ele alan çalışmaları da var. Deniz İgan, şöyle dedi: “IMF’ye dört yıl önce katıldım. Şu anda araştırma bölümünde makrofinans ünitesinde çalışıyorum. araştırma bölümü, IMF’nin operasyonel birimlerinden birisi. Bizim işimiz genellikle makroekonomi. Uluslararası ekonomi alanında akademisyenlerle birlikte araştırma yapmak, anlamamızı geliştirmek ve ekonomik büyüme konusuna katkıda bulunmak. Ben bir ekonomist olarak bu çeşitli alanlarda makroekonomi ve finans sektörü birbirini nasıl etkiliyor, bunların ekonomik büyümeye etkileri neler, bu konuda çalışıyorum.”'Kriz dünyayı da değiştirdi, IMF’yi de değiştirdi'Burcu Aydın (Ekonomist, IMF Afrika Bölümü): İki yıldır IMF’de çalışan Burcu Aydın, global finans krizinin IMF’yi nasıl daha esnek ve gelişmelere daha hızlı tepki verebilen bir kurum haline geldiğini anlatıyor. Aydın “Kriz dünyayı da değiştirdi, IMF’yi de değiştirdi” diyor. Aydın, krizi şöyle değerlendiriyor: “Kriz, hem IMF’nin birebir kendi içindeki yapılanmasını hem de dünyayla olan iletişim konusunda büyük bir değişim yarattı. IMF dünya ekonomisine değişik ürünler sunmaya başladı. Mesela bir tanesi, ülkelere daha az koşullu kredi sağlanması gibi değişik ürünler verdi.  Dünya likiditesini artırdı. Aynı zamanda hem IMF içinde olduğu gibi hem de dünya çapında olan finansal boyuttaki denetim için IMF daha büyük bir rol oynamaya başladı.” 'Bir ekonomist için çok keyifli bir çalışma ortamı'Turgut Kışınbay (Ekonomist, IMF Para ve Sermaye Piyasaları Bölümü): IMF’ye 2002’de katılan Turgut Kışınbay, okuduğu ekonomi teorilerinin gerçek hayata nasıl uygulandığını görmekten memnun. Kışınbay, “Parasal ve finansal konuları en ince ayrıntılarına kadar ele alıyoruz. Sahip olduğumuz bilgiyi dünyanın çeşitli yerlerindeki insanlarla da paylaşıyoruz” diyor. Kışınbay, şöyle devam ediyor: “IMF’ye 2002 yılında internet üzerinden başvurdum. Ekonomist program denilen yüksek lisansını yeni bitirmiş olan insanları aldıkları program var. Oradan başvurdum, mülakatlara gittim ve 2002 yılında çalışmaya başladım. Analitik yanı çok güçlü bir kurum. Aynı zamanda operasyonel yanı da olan bir kurum. Yani bir akademi kadar analitik değil, aynı zamanda bir akademi kadar fildişi kule havası da yok. Buna karşın sadece günlük olayları takip etmiyoruz IMF’de. Biraz daha derinliği olan, daha uzun soluklu işler yapılıyor. Dünyanın dört bir yanından insanlar geldiği için değişik tecrübeler birarada. Herkesten bir şeyler öğrenebiliyorsunuz. Böyle bir kurumda çalışmak bir ekonomist olarak çok keyifli.”  'Gittiğim her ülkeden çok şey öğrendim'Ceyda Öner (Ekonomist, IMF Ortadoğu ve Asya Bölümü): Kazakistan ve diğer Orta Asya ülkeleri üzerinde çalışan Ceyda Öner, işinin en heyecanlı kısmının iş seyahatleri olduğunu düşünüyor. Öner, “Seyahat ettikçe bir şeyler öğreniyoruz, ve böylece insanlara daha fazla yardımcı olabiliyoruz” diyor. Öner, IMF’deki görevini şöyle anlatıyor: “Şu anda ülke ekonomistliği yapıyorum. Bildiğiniz gibi IMF’de çok çeşitli ekonomistler için işler var. Ülke ekonomistliği de bunlardan bir tanesi. Şu anda Kazakistan’ı çok yakından takip ediyorum. Komşuları olan Türk Cumhuriyetler üzerine de çalışmalar yapıyoruz. Daha önce Lübnan ve Mısır üstünde de çalışmıştım. Bir sonraki ülkemi de belirledim, Tayland üzerine çalışacağım. Bunu istiyorum.Benim için işin çok ilginç iki yanı var. Birincisi, ülkelere gittiğiniz zaman orada çok üst seviye politikacılarla, merkez bankası başkanlarıyla, hükümet yetkilileri, maliye bakanları ve onların teknik takımlarıyla yakından çalışıyoruz. Gittiğim her ülkeden çok şey öğrendim. Tabii ki biz bilgimizi götürmeye çalışıyoruz ama bir ülkenin gelişme seviyesi ne olursa olsun çalışanlarından çok şey öğrenebiliyoruz. Ne kadar çok ülkeye seyahat edersek ve onlarla çalışırsak, bilgi dağarcığımız da o kadar genişliyor. Bu, bence işin en ilginç yanlarından biri. Benim için bir başka ilginç yanı da bizim buradaki günlük hayatımız. IMF’nin 186 üyesi var ve her ülkeden insan bu kurumda çalıştırılıyor. Dolayısıyla gerek iş arkadaşları olsun gerekse özel hayatınızdaki arkadaşlarınız olsun hep çokuluslu bir ortamdan oluyorlar. Bu da tabii çok değişim bir deneyim yaratıyor, bunu başka bir yerde elde etmek mümkün değil. Bunları çok seviyorum.” 'Güvenilir danışman olmak'Meral Karasulu (Bölüm Başkan Yardımcısı, IMF Asya ve Pasifik Bölümü): IMF’nin Güney Kore Daimi Temsilcisi olarak görev yapan Meral Karasulu, halen Myanmar’daki temsilciliğin başında bulunuyor. Karasulu, üye ülkelerdeki ekonomistlerin IMF ekonomistlerini ‘güvenilir danışmanlar’ olarak görmesinin önemini vurguluyor. Karasulu, şunları söylüyor: “En önemli görev bence bulunduğumuz ülkenin hükümetine ekonomik politikalar konusunda güvenilir danışmanlık yapmak. Bu, ne demek? Öncelikle arada çok iyi ilişkilerin sağlanması demek. Ortak çalıştığınız insanlar, sizin ülkenin menfaatlerini göz önünde bulundurarak, onlara en iyi tavsiyelerde bulunacağınıza güven duymaları gerekiyor. İkinci ana görev de, biraz daha içimize dönük bir görev, mümkün olduğu kadar yerel politikaları daha iyi anlayabilmek, gelişmeleri günü gününe izleyebilmek. Çünkü bu tarz bilgiler bizim ülkeye ister yerel ofisimizden ister Washington’daki ana ofisimizden vereceğimiz tavsiyelerin güncel, anlamlı ve kullanılabilir olmasını sağlıyor.”   'İtfaiyeciler unutuluyor ama şimdi yine yangın var'Atilla Arda (Hukuk Danışmanı, IMF Hukuk Bölümü): Atilla Arda, ekonomistlerin çoğunlukta olduğu bir kurum olan IMF’deki az sayıda hukukçudan biri. Uzun yıllar Hollanda’da yaşamış bir Türk olan Arda, IMF’ye üye ülkelerin merkez bankası kanunlarını değerlendirmek amacıyla dünyanın dört bir yanını dolaşıyor. Atilla Arda, görevini şöyle anlatıyor: “Ben hukuk müşaviriyim. IMF’de bildiğiniz gibi birçok ekonomist çalışıyor, küçük bir grup hukuk müşaviriyiz. Benim görevim dünyadaki merkez bankası yasalarını gözden geçirmek, onları IMF’nin uluslararası tecrübesine ve benim kendi tecrübeme dayanarak kuvvetlendirmesi için tekliflerde bulunmak. Tabii bunların hepsi Washington’dan yapılıyor. İstek üzerine devletleri ziyaret edip, oradaki uzmanlarla görüşüp önerileri değiştiriyoruz. Daha somutlaştırıyoruz. Hatta isterlerse yepyeni bir merkez bankası yasası bırakıp geri dönüyoruz. Bir merkez bankasının ekonomisine yapabileceği en büyük katkı para ve finansal sektörün istikrarı. Merkez bankasının yasası bunun için çok önemli. Bu yasaları kuvvetlendirebilir ve daha çağdaş yaparsak, merkez bankaları devletlerinin ekonomilerine daha büyük bir katkıda bulunabilir.”Ferhan Salman (Ekonomist, IMF Strateji, Politika ve Gözden Geçirme Bölümü): TC Merkez Bankası kökenli olan Ferhan Salman IMF’ye bir yıldan az bir süre önce katıldı. Kendisi IMF’de bir ekonomiden alınan derslerin diğer ekonomilere nasıl yansıtılabileceği konusunda çalışmalar yapıyor. Aynı zamanda, IMF’nin politikalarını tüm ülkelerde aynı şekilde uygulamasına yönelik çalışmalara da destek oluyor.Salman, şöyle devam ediyor: “Strateji politika ve değerlendirme bölümünün gelişmekte olan ülkeler biriminde çalışıyorum. Ekonomist olarak çalışıyorum son altı aydır. Bu bölüm, genellikle fon politikalarının gelişmekte olan ülkelerde uygulamasında eşitliği sağlamalara yönelik çalışmalarda bulunuyor. Aynı zamanda ülkelerin birbirleriyle, bir ülkedeki deneyimin diğer ülkelerde de kullanılmasını, doğru olan ya da ortak anlayış içinde yapılan politikaların bütün bu ülkelerde eşit olarak uygulanmasına da gayret gösteriyor. Yangın olmadığı zaman insanlar itfaiyecileri unutuyor, şimdi ortalıkta bir yangın var ve IMF yeniden gündemde.”'Türkiye'nin kendini dünyaya tekrar sergilemesi gerekiyor'Mehmet Ziya Gorpe (Araştırma Asistanı, IMF Para ve Sermaye Piyasaları Bölümü): Mehmet Ziya Gorpe, IMF’deki işinin küresel ekonomiye olan katkılarını şöyle anlattı: “2008 yılının ortalarına kadar 2000’li yıllara damgasını vuran ekonomik istikrar ortamı, IMF’yi kenar çizgisine itmiş ve kurumun geleceğini adeta kuşkulu hale getirmişti. Bu kriz ortaya çıkardı ki, IMF gibi entelektüel bir kuvvet ve derin bir uzmanlık bilgisine sahip bir kurum çok daha merkezi bir rol oynayabilir. Ve bu role ihtiyaç var. Son 50 yılda İstanbul çok değişti. Türkiye dünyada en büyük 20 ekonomiden bir tanesi. Kendini dünyaya tekrar sergilemesi gerekiyor. Tüm dünyadan gelecek misafirlerin ne kadar gelişmiş bir ülke olduğumuzu anlaması, insanları tanıması gerçekten çok iyi bir fırsat. İyi değerlendirmemiz gerekiyor.”İnci Otker-Robe (Daire Başkanı, IMF Para ve Sermaye Piyasaları Bölümü): İnci Otker Robe, bu yılki guvernörler toplantılarının İstanbul’da yapılmasıyla ilgili şunları söyledi: “Türkiye’nin hem Ortadoğu’da hem Avrupa’da çok önemli bir yeri var. O yüzden toplantılar için Türkiye’nin seçilmiş olması çok güzel bir şey. Bundan bir Türk olarak gurur duyuyorum ve güzel İstanbulumuzun görülmesinden dolayı çok mutluyum.”