T24 - Türkiye’nin, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile görüşmelerini rafa kaldırmasıyla ortaya çıkacak riskler, liranın değerinde düşüş ve piyasaların ülkeye olan güveninde sarsılma tehlikesi yaratıyor.Forbes dergisi, uluslararası piyasalara yönelik araştırmalar yapan bağımsız araştırma ve danışmanlık şirketi Oxford Analytica’nın Türkiye’yi IMF’siz süreçte bekleyen riskler üzerine yayımladığı bir analize yer verdi. Analizde, Türkiye ile IMF arasında bir stand-by anlaşması yapılmayacağına yönelik haberlere rağmen ülkede iç piyasanın dengeli duruşunu devam ettirdiği ancak yine de bu gelişmenin belli başlı riskleri ortaya çıkardığı belirtildi. Uzmanlar karar öncesindeki analizlerinde, IMF ile imzalanacak bir anlaşmanın, küresel ekonomik krizle bağlantılı zorluklara karşı Türkiye’ye güven duyulmasına devam edilmesine sağlayacağını öngörüyordu. Ancak Ankara hükümeti, küresel krizin etkilerinin azaldığını ve ülke içindeki ekonomik durgunluğun sona erdiğini düşünerek, böyle bir anlaşmaya gerek kalmadığına karar verdi. Hükümet, 2010’daki ekonomik faaliyete yönelik gelen ilk verilerin ışığında, IMF desteği olmadan bile yüzde 3.5’lik GSİYH artışı hedeflerine ulaşabileceklerine inanıyor. İki farklı risk senaryosuAnalizde, IMF anlaşması olması ülkenin ekonomik görünümü için büyük bir değişiklik yaratmasa da belli başlı riskler doğurabileceği belirtildi ve Türkiye için iki önemli risk senaryosu çizildi. Bunların ilkinde, hükümetin gelecek yıl yapılacak genel seçimlerde desteğini kaybetmemek için mali politikasını gevşetebileceği ve finansal alanda gerçekleştirilmesi gereken yapısal reformların rafa kaldırılabileceği belirtildi. Bu durumda, ülkenin borcunun GSYİH’a oranının tahmin edilenden daha hızlı bir şekilde yükselebileceği ve seçimler dolayısıyla yapılan harcamalar yüzünden bütçe açığının daha fazla artabileceği öngörülüyor. Bütçe açığının yükselmesi ise ülkedeki faiz oranları artırabilir ve özel sektör için finansman kolaylığını sınırlayabilir. Dış borçları ödemekte zorlanabilirİkinci senaryoda ise; Türkiye’nin IMF’den kredi almaksızın dış borçlarını finanse etmekte zorlanabileceği belirtildi. Ülkenin dış borçlarını ödeyememesi de liranın değerini düşürüp, faiz oranları ve enflasyonun yükselmesine neden olabilir. Bu durum da tüketicilerin ve iş dünyasının ekonominin gücüne olan güvenini sarsacaktır. Bu senaryoların gerçekleşme olasılığı önceden tahmin edilemeyecek birkaç faktöre bağlı. Özel sektörün dış kaynaklı borçlarını çevirebilme kapasitesi, Türk tüketicilerin ellerinde döviz tutmayı ya da yurt dışında varlık sahibi olmayı ne kadar tercih edecekleri bu faktörlerden bazıları. Analizde bütün bu olasılıkların gerçekleşmesiyle, hükümetin riski ortadan kaldırma şansının az olduğu ve liranın önümüzdeki birkaç ay içinde değer kaybetmesi durumunda, daha sert ve yıkıcı düzeltmelerin görülebileceğine dikkat çekildi.