-İMKB DE ATAŞEHİR'E TAŞINACAK İSTANBUL (A.A) - 09.12.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bankaların genel merkezleri ile Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) İstanbul'a taşınacağını belirterek, ''Finans merkezi olarak belli bir yerde bu çalışmayı yürütürken, temennim o ki, İMKB'yi de aynı merkezin içerisinde bulundurmak suretiyle bu hareketliliği orada yapmak ve dünyaya oradan çok farklı bir mesajı vermek. Artık 2011; daha fazla tehir edilemez, bu adımları attığımız yıl olacak. İnşallah 2-3 yıl içinde bütün merkezler bitmiş olacak'' dedi. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) 25. Yıl Konferansı'nda konuşan Erdoğan, Türkiye'nin, krizin en ağır seyrettiği bir dönemde, 2009 yılının Mart ayında bir yerel seçim yaşadığını, yine bu yılın Eylül ayında, Anayasa değişikliğinin halk oylamasına sunulduğunu anımsatarak, yaklaşık 7 ay sonra ise bir genel seçim yapacaklarını söyledi. Türkiye'nin, seçim kelimesinin telaffuz edildiği anda tüm göstergelerin altüst olduğu, borsanın düştüğü, faizlerin yükseldiği, bütçe açığının büyüdüğü dönemleri sıkça yaşadığına dikkati çeken Erdoğan, özellikle popülist politikalar neticesinde seçim dönemlerinde muslukların ardına kadar açıldığını, Merkez Bankası'na para bastırıldığını, vaatlerin havalarda uçuştuğunu ve oluşan zararın bedelinin seçim sonrasında tamamen halka yüklendiğini anlattı. Böyle bir Türkiye'den, tarihin en ağır küresel krizi döneminde, 2 seçim yaşayan, 1 seçime hazırlanan ve borsası yükselen, faizleri düşen, bütçe açığı hedefini yakalayan, kriz karşısındaki duruşuyla dünyada parmakla gösterilen bir Türkiye'ye gelindiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: ''8 yıl boyunca, ekonomideki iyileşmeye her türlü kulp takıldı. Her zaman söylüyoruz. Biz burada mali disiplin, istikrar, güven, bu kavramlara takıldık kaldık. 'Bunlar bizim önemsediğimiz ve hiçbir zaman taviz vermeyeceğimiz başlıklardır' dedik ve bundan sonra da vermeyeceğiz. Bu ülkede bir yandan sürekli kriz telaffuz edildi. Kriz için tarih verenler oldu. Sanayicinin, girişimcinin, tüketicinin, yatırımcının moralini bozmak için her türlü yönteme başvuruldu. Bir yandan da, ekonomideki iyileşme küresel şartlara bağlandı. Nedense 8 yıldır, hep küresel şartlara bağlanıyor. Dünyada küresel kriz çıkıyor, bizde tam tersi oluyor. Ben kalktım 'Teğet geçecek' dedim. Kalktılar bizimle dalga geçmeye başladılar. Netice ortada... Bu sefer, 'Başbakan'ın dediği doğru çıkacak' demeye başladılar. Onu da farklı yerlere çekme gayreti içinde olanlar oldu. Dün akşam Polonya Başbakanı buradaydı. 'Gittiğim yerlerde bana (Türkiye ile Polonya bu sürece başarılı bir şekilde atlattı) diyorlar' dedi. Vaka bu. Küresel ekonominin iyiye gittiği, Türkiye'nin de bu sayede göstergelerini iyileştirdiği ifade edildi. İşte bugün geldiğimiz nokta, bugün ulaştığımız seviye, ekonomiye ilişkin tüm bu yorumları, tüm bu felaket senaryolarını, başarıyı dış etkenlerden arayan tüm analizleri boşa çıkardı ve sahiplerini de mahcup etti.'' -''BAŞARILARA SEVİNMEYENLER, MİLLETLE AYNI İSTİKAMETE BAKAMAYANLARDIR''- Başbakan Erdoğan, Türkiye'de 8 yıl boyunca ekonomik iyileşmeyi küresel şartlara bağlayanların, bugün küresel şartların en kötü olduğu bir dönemde Türkiye'nin başarısını da maalesef görmediklerini ve görmek istemediklerini belirterek, ''Türkiye'nin, böyle bir başarıyı elde etmiş olabileceğine dahi inanmak istemeyenler var. Oysa bu başarı, tek başına hükümetin başarısı değil; bu ülkenin başarısıdır, bu milletin başarısıdır. Türkiye'nin ekonomide elde ettiği sevindirici gelişmeler, tüm milletin gurur duyacağı gelişmelerdir. Bu başarılarla sevinmeyenler, bu başarılarla gururlanamayanlar, açık söylüyorum, milletle aynı istikamete bakamayanlardır'' diye konuştu. Türkiye'yi bu seviyelere kendi iç dinamiklerinin taşıdığını, ama bu iç dinamikleri hiçbir zaman terse zorlamadıklarını, tam aksine önünü açtıklarını, bu sürece disiplinle katkıda bulunduklarını anlatan Erdoğan, bunu popülist bir yaklaşımla ele alsalardı bugün çok farklı bir konumda olunacağını kaydetti. Başbakan Erdoğan, Türk lirasından 6 sıfır atılması sürecine ilişkin de şu bilgileri verdi: ''Daha ilk geldiğimiz anda, 6 sıfırı attığımız anda, bizimle istihza eden, dalga geçen ekonomi piyasası içindeki insanlar oldu, akademisyenler oldu. Enflasyonun patlayacağını, çatlayacağını söylediler. Netice ne oldu? Dünyada ne hale düştük? Rezil ettiler, paramızın değeri kalmadı, o hale getirdiler bizi... Koskoca o insanlar 6 sıfırı attık, şimdi geldiğimiz nokta ortada, bununla gururlanmaları gerekir. Niçin? Türk Lirası kendini buluyor ve tarihteki yerini yeniden kazanıyor. Bu çok önemli bir şey, bu çok ciddi bir adımdı. Bu millet, gerçekten eğer bulunduğu konumun idraki içinde olursa, biz gerçekten muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarız. Ama ülkede bunu hazmedemeyenler yok mu? Var. Zaten yapıcı bir yaklaşımla katkılar artmış olsa, biz şu anda bulunduğunuz noktadan çok daha ileride olurduk ve Türkiye'yi bu seviyelere yapısal reformlar ve mali disiplin, en önemlisi de Türkiye'yi bu seviyelere, milletin özgüveni, milletin kararlılığı, cesareti taşımıştır. Allah'ın izniyle geriye dönüş de olmayacaktır.'' -''İSTANBUL FİNANS MERKEZİ OLACAK''- İstanbul'un bir finans merkezi olması için yoğun bir çaba içinde olduklarını ifade eden Erdoğan, ''Bu aslında 8 yıllık Başbakanlığım döneminde hep arzumuzdu, fakat şu ana kadar müzakerelerini yaptık, konuştuk henüz bu işin fiili olarak temelini atamadık. Ama artık zihinsel olarak bu adım atılmıştır, zihinsel olarak bu altyapı oluşmuştur. Bundan sonra artık adımın atılması, temellerin fiziki olarak atılması aşamasına gelmiş bulunuyoruz'' şeklinde konuştu. Bankaların genel merkezlerini, genel müdürlüklerini İstanbul'a taşımaya başladıklarını belirten Erdoğan, şu bilgileri verdi: ''SPK, BDDK aynı şekilde buraya gelecekler. Zaten faaliyetlerinin büyük bir kısmını da burada yürütüyorlar. Bunu başaracağız. Finans merkezi olarak belli bir yerde bu çalışmayı yürütürken, temennim o ki, İMKB'yi de aynı merkezin içerisinde bulundurmak suretiyle bu hareketliliği orada yapmak ve dünyaya oradan çok farklı bir mesajı vermek. Bu çok önemli. Oturacağız, değerlendireceğiz, onun da adımlarını atacağız. Ama bankalar noktasındaki adımlarımızı süratle atıyoruz. Artık 2011, daha fazla tehir edilemez, bu adımları attığımız yıl olacak. Zaten projeler bir taraftan yapılıyor. Artık fiziki noktadaki mekanlar şu anda belirlenmiş durumda. İnşallah 2-3 yıl içinde bütün merkezler bitmiş olacak ve oralara bu bankalarımız taşınmış olacaklar. Biz geçmişteki kötü örnekleri değil, her fırsatta gelecek hedeflerimizi konuşuyoruz. Kendimize çok büyük son derece iddialı ve kesinlikle gerçekleşebilir hedefler belirledik ve kararlılıkla bu hedeflere doğru koşuyoruz. İstanbul kim ne derse desin finansın merkezidir. Finansın merkezi olduğunu da bu uygulaması ile ortaya koyacaktır. İstanbul, merkezinde bulunduğu bütün bu coğrafyanın imkanlarını kullanarak bir finans merkezine dönüşürken, İstanbul Borsası da daha fazla uluslararası hüviyete kavuşacak ve inanıyorum ki Türkiye ekonomisinin sesini dünyaya daha güçlü şekilde duyuracaktır. Biz, İstanbul'un bölgenin güçlü bir finans merkezi olabilmesi için her türlü imkan ve araca sahip olduğuna inanıyoruz. İstanbul'u merkeze alarak yapacağınız 2 saatlik bir uçak yolculuğu ile üç kıtada çok geniş bir coğrafyaya ulaşabiliyorsunuz. Üstelik bu coğrafya, sadece Avrupa ile kısıtlı bir coğrafya da değil. İstanbul, yüzü Avrupa'ya dönük bir şehir olmasının yanı sıra Ortadoğu'ya, Kafkasya'ya, Balkanlar'a, Afrika'ya da hitap eden, bu bölgelerle de çok kolay iletişim kurabilen bir şehir.'' Başbakan Erdoğan, tarih boyunca olduğu gibi İstanbul'un bugün ve yarın da doğu ile batıyı, kuzey ile güneyi buluşturmaya ve kaynaştırmaya devam edeceğini kaydederek, ''Umuyorum ki bu güzel şehir dünya ekonomisinde önemli bir merkez haline dönüşecek ve dönüşüyor'' dedi. Son küresel finans krizinde Türkiye'nin gösterdiği performansın Türkiye'yi de ve İstanbul'u da artık dünya ekonomileri arasında çok farklı bir konuma taşıdığını vurgulayan Erdoğan, ''Bunu artık sadece biz konuşmuyoruz, dünya konuşuyor. 2008 sonu ve 2009'daki sert düşüşlerin ardından, 2009'un son çeyreğinden itibaren Türkiye ekonomisi yüksek oranlı büyüme sürecine girdi. 2009 son çeyrekte büyüme oranı yüzde 6 olurken, 2010 ilk çeyreğinde yüzde 11,7 ve ikinci çeyreğinde de yüzde 10,3 büyüme kaydettik ve bu oranlarla Avrupa'da ilk, dünyada üçüncü sırada yer aldık'' şeklinde konuştu. -25 YAŞINDAKİ İMKB 150 YILLIK BİRİKİME SAHİP Bugün 25. hizmet yılını dolduran İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nı tebrik ederek, nice başarılı yıllar dileğinde bulunan Erdoğan, İMKB'nin 25 yıl değil 150 yıl gibi bir geçmişe sahip olduğunu ifade ederek, böyle bir derinlik ve geçmişe sahip olan Borsanın, sahip olduğu sinerjiyi de bu şekilde yakaladığını söyledi. İMKB'nin bundan sonraki süreçte çok daha farklı bir şekilde gelişmeye devam edeceğini ve dünyadaki saygın yerini koruyacağını da dile getiren Erdoğan, Borsanın kuruluşunda emeği geçen, 25 yıl boyunca çeşitli kademelerde katkıda bulunanlara da şükranlarını sunduğunu bildirdi. İMKB'nin Türkiye ekonomisine kazandırdığı canlılığın, ekonominin dışa açılmasına yaptığı katkının yanı sıra sosyal faaliyetlere özellikle de eğitime yaptığı yatırımlarla çok farklı bir hizmeti de ifa ettiğini vurgulayan Erdoğan, İMKB öncülüğünde açılmış olan Türkiye genelindeki 400 okuldan dolayı da ayrıca tebrik ve teşekkürlerini ilettiğini kaydetti. Erdoğan, o okullardan yetişenlerin Türkiye'nin geleceğindeki yerini şimdiden görür gibi olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan, Türkiye ekonomisinde son dönemde yaşanan büyük dönüşümün somut olarak izlenebildiği yerlerden birinin de İstanbul Borsası olduğuna dikkati çekerek, ''Son 8 yılda Borsa rekor üstüne rekor elde ederken, birçok ilki de hayata geçirerek uluslararası ölçekte adından söz ettirdi'' şeklinde konuştu. -İMKB'DEKİ BÜYÜME- Erdoğan, 2009 yılında Türkiye'de finans sektörünün yüzde 8,5 oranında büyüme kaydettiğini belirterek, Türkiye'nin küresel finans krizi sürecinde OECD ülkeleri arasında finans sektörüne müdahale etme gereği duymayan tek ülke olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Bize çok geldiler, müdahale etmemizin gereğini söylediler. Fakat biz 'Asla müdahale etmeyeceğimizi edemeyeceğimiz söyledik. 'Finans sektörü kendi ayakları üzerinde duracak' dedik. Sıkıntılar olmadı mı? Oldu, ama aştık'' dedi. ABD'de ve Avrupa'da büyük bankalar, finans kuruluşları ve sigorta şirketleri ciddi sıkıntılar yaşarken, Türkiye'de finans sektörünün büyüdüğünü, tek bir bankanın bile sıkıntı yaşamadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, aynı şekilde Borsanın da 2009 yılında, yani krizin en ağır seyrettiği dönemde en çok kazandıran borsa sıralamasında Avrupa'da birinci, dünyada 7.inci sırada yer aldığını belirtti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Krizin etkilerini aşma noktasında Türkiye gerçekten farklı bir performans sergilemeye devam ediyor. Büyümenin yüksek oranlı ve istikrarlı şekilde devam edeceği tüm uluslararası kuruluşların raporlarıyla teyit ediliyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları 2009 yılında Türkiye'nin kredi notunu iki kademe birden artırmıştı. 2010 yılında da, en son kasım ayında kredi notumuz durağandan pozitife yükseltildi. Yine bu süreçte ihracatımız sürekli artıyor, turizm gelirlerimiz krizden etkilenmiyor, işsizlik çok ciddi oranlarda, 2-2,5 puanlık oranlarla her ay gerileme içinde. 2002 yılında İMKB 100 ortalama endeksi ile baktığımızda 10 bin 987 idi. Son haftalarda endeks 70 bin seviyesini gördü ve dün akşam itibariyle de 67 bin 704'ten kapandı. Yaklaşık olarak söylüyorum, 11 binden, 70 bine... İMKB hisse senetleri piyasası değeri, 2002 yılında 34 milyar dolar iken, bugün 323 milyar dolara ulaştı. Günlük işlem hacmi ise 281 milyon dolardan 1,7 milyar dolara çıktı.''