İMO’dan, yıkılan hastane için “eskiydi” diyen Fuat Oktay’a tepki: “Eylem planına göre 2023’e kadar güçlendirilmeli ya da yeniden yapılmalıydı”

İMO’dan, yıkılan hastane için “eskiydi” diyen Fuat Oktay’a tepki: “Eylem planına göre 2023’e kadar güçlendirilmeli ya da yeniden yapılmalıydı”

İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Taner Yüzgeç, depremde yıkılan İskenderun Devlet Hastanesi için “Eski bir binaydı” diyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a tepki gösterdi. Yüzgeç, 2023 Deprem Eylem Planı’nı hatırlatarak, “İhtiyaç duyan tüm kamu binaları, 2023’e kadar ya güçlendirilmeli ya yeniden yapılmalıydı” dedi. Şehir Plancıları Odası Başkanı Gencay Serter de, teknik gerekliliklere uygun olmadan yapılaşmış bölgelerde riskli yapı stokunun tespit edilmesi gerekliliğine dikkat çekti.

Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğündeki deprem de, hastaneler, polis evi ve öğrenci yurtlarının yıkılması kamu binalarının durumunu gözler önüne serdi. Depremde İskenderun Devlet Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinin bulunduğu 6 katlı A blokun tamamen yıkıldığı ifade edildi. Depremin ardından açıklama yapan Cumhurbaşkanı Fuat Oktay, İskenderun Devlet Hastanesi için “Eski bir binaydı, yeni binalarımızda hamdolsun hiçbir şey yok” dedi.

“2023’e kadar ya güçlendirilmeli ya da yeniden yapılmalıydı”

Oktay’ın bu sözleri meslek odalarının tepkisine neden oldu. T24’ün sorusunu yanıtlayan İMO Başkanı Taner Yüzgeç, 1999 depreminden sonra yeni yönetmeliklerin yayınlandığını hatırlatarak, “Bunlara rağmen yıkılan yeni bina varsa o binanın hem inşaatı ile hem de projelendirilmesiyle ilgili ciddi sorunlar vardır” dedi. Eski binalarla ilgili ise 2012 yılında hazırlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı’nı hatırlatan Yüzgeç, “Bu plana göre ise başta okul ve hastaneler olmak üzere tüm kamu binalarının analiz edilmesi ve ihtiyaç duyanların ya güçlendirilmesi ya da yıkılıp yeniden yapılması gerekiyordu” diye konuştu. İskenderun Devlet Hastanesi’nin de bu kapsamda 2023 yılına girildiğinde güçlendirilmesi ya da yıkılıp yeniden yapılmış olması gerektiğini ifade eden Yüzgeç, şunları söyledi:

"Mühendislik hizmetleri kağıt üzerinde kalıyor"

“Eylem planı kapsamında tüm önlemlerin 2023 yılına girildiğinde alınmış olması gerekiyordu. Ancak bunun yapılmamış olduğunu görüyoruz. Ölümlü yıkıntıların olması kesinlikle kabul edilemez. Türkiye’deki yapı inşaat süreci büyük oranda müteahhitler tarafından şekillendirilen bir süreç. Mühendislik hizmetleri kağıt üzerinde kalmaya mahkum edilmiş durumda. Ne yazık ki, sadece bir sorumluluk verme adına bir mühendislik imzasının gerektiği bir mekanizma var. Yapı denetim mekanizmaları da yapı üretim süreçleri de, ne yazık ki yeterli mühendislik hizmeti alamıyor bugünkü yapılaşma süreci içerisinde.”

SPO Başkanı Serter: Her acı olayda tekrarlamak zorunda kalıyoruz

Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Gencay Serter de, kamu binalarının aynı zamanda deprem zamanlarında vatandaşların sığınabilecekleri alanlar olarak kullanılması gerektiğine işaret ederek, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bu binaların depreme dayanıklı hale getirilmeleri deprem anındaki kamu işleyişini sağlamak ve can kaybını azaltmak noktasında önemli. Konut alanlarında ise Şehir Plancıları Odası olarak söylediklerimiz ortada ve maalesef her acı olayda bu uyarılarımızı tekrarlamak zorunda kalıyoruz. Kamuoyuna yansıdığı üzere deprem bölgesinde kimi binalar yıkılırken kimileri ayakta kalabilmiştir. Bu noktada 1999 depremi sonrası hayata geçirilen mevzuat önemli bir yer tutuyor. Ancak şehirlerimizin birçoğunda maalesef eski yapı stokumuz çok yoğun. Deprem bölgesindeki görüntü de bu gerçekliği acı ve çarpıcı şekilde bizlere gösterdi.

“Mevcut planların yenilenmesi gerektiğini ifade ettik”

Biz yıllardır özellikle yapı stokunun eski olduğu, teknik gerekliliklere uygun olmadan yapılaşmış bölgelerde riskli yapı stokunun öncelikle tespit edilmesi ve bu noktadan hareketler afet sakınım çalışmalarının yapılarak mevcut planların yenilenmesi gerektiğini birçok kez ifade ettik. Ancak çoğu zaman ilgili otoritelerce deprem yapı ve parsel ölçeğinde ele alınan bir konu olageldi. Ancak bölgeden yansıyan görüntüler yıkımların birçok yerde bölgesel olarak yaşandığını gösteriyor. Bu da bina ölçeğinden öte ada ve kent ölçeğinde değerlendirmelerin ne kadar önemli ve aciliyet gerektiren konular olduğunu bizlere gösteriyor. Bu zamana kadar yüzlerce kentsel dönüşüm projesi hayata geçirilirken, bu hususlar kamuoyuyla meslek odamız tarafından paylaşıldı. Ancak gelinen noktada bunca kentsel dönüşüm projesi hayata geçiriliyor olmasına rağmen kimi kentlerimizde binalar hala yüzlerce vatandaşlarımızın ölümüne sebep olabiliyor. Bu noktada ilgili tüm meslek alanlarında dile getirilen teknik öncelikleri yerine getirme noktasında ilgili otoriteleri göreve davet ediyoruz.