İmralı'ya yeni mahkûm zavallılık

İmralı'ya yeni mahkûm zavallılık
T24- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan'ın hükümlü bulunduğu İmralı Cezaevi'ne 5 mahkûmun gönderilmesini "zavallılık" olarak nitelendirdi. "İnanç istismarı ile iktidara gelenler kimlik istismarı ile kabile kültürünü dayatıyor" diyen Bahçeli, Başbakan'a, "Boy aynasına bakıp utanç verici görüntüsünü görsün" diye seslendiBahçeli, partisinin Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, geçen hafta sonu toplanan 9. Olağan Büyük Kurultayın ''Büyük bir kucaklaşmaya ve coşkuya sahne olduğunu'' söyledi. Kurultaylarının, muhteşem bir katılımla gerçekleştirildiğini ifade eden Bahçeli, yeni dönemde görev alacak Merkez Yönetim Kurulu üyelerinin belirlendiğini anımsattı. Bahçeli, amaçlarının, ülkenin sorunlarını kucaklayıcı bir anlayışla çözebilecek Merkez Yönetim Kurulu, Başkanlık Divanı, Meclis Grubu, il ve ilçe teşkilatları oluşturmak olduğunu belirterek, ''Ve yine amacımız, bunlar arasında bir ahenk ve dayanışma sağlamaktır. Bunu da başaracağımızdan eminim'' dedi. Bütün sorunlarını çözme iddiasıyla tek başına iktidara gelen AK Parti'nin, her geçen gün bu iddiaları boşa çıkardığını savunan Bahçeli, ''Giderek siyasi meşruiyetini kaybeden, çok ağır bir yönetim zaafı içine düşen ve tehlikeli yollara sapan Başbakan Erdoğan ve hükümeti, gerginlikten beslenen, korku salmayı, baskı ve tehdidi mubah gören bir çatışma stratejisi benimsemiştir. Özellikle son yıllarda kendi vatandaşından korkan bir despot rejimin tezahürlerini gösteren hükümetin neden olduğu güvensizlik topluma yayılmıştır'' diye konuştu. ''Şehidine cenaze töreni yapılmasına tahammül edemeyen Hükümet, vatandaşının haber alma Ve konuşma hürriyetini kısıtlama arayışına girmiştir'' diyen Bahçeli, adalet dağıtan makamların dinlenmiş olmasının tehlikeli boyutlarını göstermesi bakımından ibret verici olduğunu söyledi.      Bahçeli, ''PKK açılımını'' sözde demokratik haklar üzerine oturtmaya çalışan AKP'nin, en temel demokratik hakları bile baskı altında tutma arayışına sürüklendiğini ileri sürdü. Devlet Bahçeli, ''Kendi vatandaşlarını tehdit gören bir siyaset anlayışı ile Türkiye'nin yönetilmesi ve devamı mümkün değildir. Hükümeti, PKK'lı teröristlerden önce, vatandaşımıza demokrasi getirmeye ve vatandaşın temel hak ve hürriyetlerine saygı göstermeye davet ediyoruz'' diye konuştu. Türkiye'nin, bölücü ve etnik tahriklerin tırmandığı, iç huzur, kardeşlik ve dayanışma ruhunun yara aldığı, tuzaklarla dolu sancılı bir döneme doğru ilerlediğini savunan Bahçeli, demokratik açılım görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulundaki toplantılarda kaygı verici gelişmelerin yaşandığını söyledi. Bahçeli, şöyle devam etti: ''Görüşmeler esnasındaki konuşmalar 86 yıllık Cumhuriyetimizin içinde bulunduğu tehlikeyi ve yaşamakta olduğu ağır bunalımı bütün yönleriyle ortaya koymuştur. Başbakan Erdoğan'ın ısrar ve inatla sürdürdüğü bölünme modelleri arayışları Türkiye'yi çok ciddi risk ve tehlikelerle dolu, puslu ve karanlık bir dönemin içine itmiştir. AKP hükümetinin yaz başından beri sözünü ettiği, ancak, bir türlü içini açmaya cesaret edemediği 'PKK açılımının' ilk sayfası bu toplantılarla nihayet aralanmıştır. Hükümet zihniyetinin, Türkiye Cumhuriyetinin kurtuluş ve kuruluş sürecine ve değerlerine karşı fikirleri bilinen bir gerçektir. Ancak bu toplantılarda bunun aslında Cumhuriyetimizle tam bir hesaplanma olduğu ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet döneminde farklı nedenlerle ortaya çıkan ayaklanmaların Hükümet tarafından kutsandığı ve alkışlandığı, bunu haklı veya haksız yöntemlerle bastırmaya çalışan devlet gücünün ise aşağılandığı vahim bir manzara Türkiye'nin gözü önünde cereyan etmiştir. İddia edildiği gibi PKK açılımının barış ve huzurla, demokrasi ve hürriyetle, sulh ve sükunla, kalkınma ve refahla, kaynaşma ve kardeşlikle hiçbir şekilde alakası olmadığı anlaşılmıştır. İsyanların meşru ve hak, bastırmanın ise zulüm addedildiği bu alçaklık tablosu, Hükümetin 25 yıldır milletimize kan kusturan PKK'ya bakışını da ortaya koymuş, yıllardır üzerine neden gidemediğini de hepimize göstermiştir. Türkiye üzerinde sahnelenmek istenen bu oyunun nihai hedefi, tek millet ve tek devlet esasına dayanan Türkiye Cumhuriyeti'nin milli birlik, bölünmez bütünlük ve birlikle yaşama anlayışının yeniden tanımlanması ve çok kimlikli, çok milletli parçalı bir devlet yapısının kabul edilmesidir.''      MHP Genel Başkanı Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Etnik bölücülük konusundaki siyasi sicili ve eğilimleri çok iyi bilinen Başbakan ve Hükümeti Türkiye'yi ayrıştırma ve bölme projelerini, İmralı, Kandil ve Barzani'nin desteğiyle hayata geçirmek için çıktığı yolculukta suçüstü yakalanmış, gerçek niyetler bir bir kendi ağızlarından açığa çıkmaya başlamıştır. Başbakan'ın siyasi proje olarak sahip çıktığı bu sürecin etnik bölücülerin taleplerini taksitler halinde karşılama amacına yönelik olduğu gün gibi ortadadır. Etnik bölücülüğe hukuki zemin kazanmasını amaçlayan İmralı ve Hükümet işbirliğinin yol haritasına göre, girişilecek yıkımın adımları son toplantıyla belirginleşmiştir. Adına utanmadan 'demokratikleşme' denilen hu yol haritasıyla PKK'nın bütün talepleri siyasallaşacak, İmralı Canisi ile Başbakanın rol paylaşımında çıktıkları yolda sözde 'demokratik cumhuriyet'e ulaşılacaktır.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Hükümetin Genel Kuruldaki açıklamalarının tamamında terör sorununun etnik bir kimlik sorunu olarak tanımlandığını belirten Bahçeli, ''Böylece ayrılıkçı terörün siyasi hedeflerini haklı ve meşru gösteren bir sorumsuzluk sergilemiştir'' dedi. ''Ne hazindir ki inanç istismarıyla iktidara gelenler, şimdi kimlik istismarıyla kafalarındaki kabile kültürünü topluma dayatmaya çalışmaktadırlar'' diyen Bahçeli, buna katlanmanın, rıza göstermenin ve masum görmenin mümkün olmadığını ifade etti. 'Yapmak istdediği budur'     Başbakan Erdoğan'ın demokratik açılım görüşmelerinde muhalefete yönelik eleştirilerine değinen Bahçeli, ''Başbakan, muhalefete yönelttiği hayasız suçlamalarla Yüce Meclisi lekelemiştir'' dedi. Sürece tek başına direnen Milliyetçi Hareket ve mensuplarının duruşunu kırmaya yönelik karalama stratejisinin de netleşmeye başladığını savunan Bahçeli, Alparslan Türkeş'in anılarıyla partililerin kafasının karıştırılmak istenmesi, barış çağrılarıyla, analar ağlamasın, ölümler son bulsun ve akan kan dursun istismarı üzerinden şekillenen vicdan sömürüsü ile Orhun Anıtlarının yolunu yapma polemiği üzerinden şekillenen istismarlar olduğunu söyledi. Bahçeli, şöyle devam etti: ''Bir istismar kampanyası ise partimizi ve partililerimizi kandan beslenen siyasi hareket olduğumuz iddiasından yola çıkarak, şehitler üzerinden geçindiğimizi söyleyen ve terör durursa tükeneceğimizi iddia eden temelsiz ve ahlaksızca yaklaşımlardır. Nitekim son gelişmelerde de görüldüğü gibi, Başbakan Erdoğan zihin kontrolünü tamamen kaybederek öfke nöbetine girmiş, partimizin duruşuyla ilgili ahlak, namus ve şahadetin mukaddesatla bağdaşmayan, edep ve adaba sığmayan çirkinlikler sergilemiştir. PKK açılımıyla, İmralı'nın çizgisine gelen Başbakanın, utanç duymadan buna karşı çıkanları 'şehitler üzerinden rant sağlamaya çalışmak ve şehit cenazelerinin gelmesini bekleme' suçlaması içine düştüğü çaresizliği ve sığınacağı son iftiranın zirvesi olmuştur. Ne üzücüdür ki, bugün Türkiye, şehit cenazelerinden tahrik olan bir Başbakan'ın ayıbını yaşamaktadır. Başbakan, elinden gelse, şehit cenaze törenlerine müdahale edecek ve aziz naaşının ardında saf tutanları kamu gücüyle dağıtacaktır. Yapmak istediği budur.''