T24 - Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dindar nesil yetiştireceğiz" şeklindeki sözlerine tepki gösteren CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, "Senin haddine mi düşmüş. O senin görevin değil, ailelerinin görevi. Ben de çocukken Kuran kursuna giderdim yazları. Elhamdüllillah biz de Müslümanız. Sizden mi öğreneceğiz Müslümanlığı!" dedi. İnce, "Devletin görevi matematik, fizik öğretmektir; iş bulmaktır" diye ekledi.
"Erdoğan'ı yargılayacak mısın diye soruyorlar" diyen İnce, şöyle devam etti: "Hayır. O benim işim değil, mahkemelerin işi. Devlet intikamla, rövanşla yönetilmez. Devlet şöyle yönetilir: Birinci sınıf hakimler var. Onların içinden kurayla seçersin yüksek yargıyı. Ona da dersin ki, görevini düzgün yap, çay toplamaya gitme, düğmeni ilikleme. Cumhurbaşkanı olduğumda bir toplantıya gittiğimde o yargıçlar ayağa kalkarsa onlara iki çift sözüm var. Kalkmayacaksınız! O yüksek yargıçlar günü geldiğinde beni de, Tayyip Erdoğan'ı da yargılamalı. Böyle olursa memleket düzelir. Bu düzene son vereceğiz."
Denizli'nin Bozkurt ilçesinde halka seslenen İnce'nin konuşmasının öne çıkan bölümleri şöyle:
-O çöp desin ben kuantum diyeceğim, o küfür etsin ben uzay diyeceğim; onun projesi kanal kazmak olsun benim projem huzur olacak.
-Her sene 10 bin akıllı çocuğumuzu yurdışına göndereceğiz. Ben bağırıp çağıran, küfreden cumhurbaşkanı değil, yol gösteren birisi olacağım.
-Aslında ben ondan daha zenginim. Bir kere ben hukuk devletine, özgürlüklere inanıyorum. İnsanlar arasında ayrım yapmam, benim defterimde yazmaz. Ben ülkemin bütün insanlarını seviyorum, gönlümde hepsine yer var. Malvarlığımız gariban olabilir ama benim gönlüm ona göre çok zengin.
-Bir kere ben bu ülkenin çocuklarına 16 yıl fizik anlattım. Geleceği anlattım. Bakın böyle bir dünya olacak, uzaydaki taşlardan maden toplayacaklar dedim. Türkiye'nin uydusu olmalı, laboratuvarları olmadı. 30 sene önce size telefonlar olacak, görüntülü arrayacaksınız desem gülerdiniz. Peki 30 sene sonra ne olacak, bunu akıllı çocuklarımız bilecek.
-Geçenlerde bir öğrencimle karşılaştım. Kalp cerrahıyım dedi. Mutluluğu görüyor musun? İşte ben bunun için zenginim. Sizin çocuklarınız için, hepimizin çocukları için adayım. Kendi çocuklarım için de. Bir insanı 3 kişi kıskanmaz. Anası, babası, öğretmeni. Öğretmeni de kendinden bir parça görür. Benim başarım var burada der. Bnim öğretmenim, yanına gittiğimde herkese beni tanıırı
-Güneşli günler göreceğiz çocuklar, motorları maviliklere süreceğiz. Bire bin verecek tohumlar.
-Madem ekonomi iyi; neden gelişmiş ülkelerde enflasyon yüzde 3'ken bizde 11. Neden cari açığımız bu düzeyde? Neden gençlerin yüzde 20'si işsiz? Ortada bir sorun var.
-Bir kadınlara, bir de gençlere güveniyorum. Bu iktidarı kadınlar ve gençlerle değiştireceğiz.
-Cumhurbaşkanı olduğunda Tayyip Erdoğan'ı yargılayacak mısın diye soruyorlar. Hayır. O benim işim değil, mahkemelerin işi. Devlet intikamla, rövanşla yönetilmez. Devlet şöyle yönetilir: Birinci sınıf hakimler var. Onların içinden kurayla seçersin yüksek yargıyı. Ona da dersin ki, görevini düzgün yap, çay toplamaya gitme, düğmeni ilikleme. Cyumhurbaşkanı olduğumda bir toplantıya gittiğimde o yargıçlar ayağa kalkarsa onlara iki çift sözüm var. Kalkmayacaksınız! O yüksek yargıçlar günü geldiğinde beni de, Tayyip Erdoğan'ı da yargılamalı. Böyle olursa memleket düzelir. Bu düzene son vereceğiz.
-1986'da Borçka'da öğretmenlik yapıyorum. Okulda bbir hizmetlimiz vardı, iki çocuklu. Çocuklarından birisi hakim, diğeri de genel müdür yardımcısı. Bu böyle değişir. Çocukluğumda çobanlık yaptığım günlerde, bir odada 4 kişi yaşadığımız günlerde, kırma masanın altında ders çalıştığım günleri hiç unutmuyorum. Bugün bu ülkede binlerce böyle çocuk olduğunu biliyorum.
-Gençlerine matematik, fizik öğretecek Türkiye. Dindar bir nesil yetiştireceğiim diyor. Senin haddine mi düşmüş. O senin görevin değil, ailelerinin görevi. Ben de çocukken Kuran kursuna giderdim yazları. Elhamdüllillah biz de Müslümanız. Sizden mi öğreneceğiz Müslümanlığı! Devletin görevi matematik, fizik, biyoloji öğretmektir; iş bulmaktır.