İngiliz Independent gazetesinde bugün, deneyimli Ortadoğu muhabirleri Robert Fisk'in Beşşar Esad ordusundan üst düzey bir yetkiliyle yaptığı görüşmeye yer verildi.
Fisk'e konuşan yetkili, rejimin IŞİD'e karşı acımasız bir savaş yürütüldüğünü ve "Suriye'yi bu salaklara bırakamayacaklarını" söyledi. Yetkili, Türkiye ve ABD'nin Kobanê'deki poziyonuna ilişkin olarak ise, "Türkler tampon bölge istiyor ve ABD'yi bunun için zorluyor. Amerikalılar ise Türkiye'yi savaşa sokmak istiyor. Manşet bu. Ama aslında her iki taraf da birbirini kullanmaya çalışıyor. Ve Kobani'deki siviller bunun bedelini ödüyor" diye konuştu.
Habere göre, isminin kullanılmasını istemeyen üst düzey yetkili, ABD'nin Suriye topraklarında IŞİD'e yönelik hava operasyonlarına hiçbir itirazları olmadığını da söyledi.
Fisk, yazısında yetkilinin şu sözlerine yer verdi:
"Bizim ordumuz nerede, ne zaman bir bombardıman yapılacağını bilmiyor. Radarımızdaki uçakları görüyoruz. Ama diğer bombardımanları kontorl noktalarından görürlerse, tamamen tesadüfen görüyorlar. Amerikalılarla istihbarat paylaşmıyoruz. Amerikalılar doğrudan hava operasyonu yapıyor. Bu çok normal. Zaten Birleşmiş Milletler'deki görüşmede hava operasyonu yapacaklarına karar vermişlerdi. Suriye buna 'evet' dedi. Biz hem IŞİD'le, hem de diğer terörist gruplarla savaşıyoruz. Ama Amerika bize operasyon hedefleri konusunda hiç danışmadı."
Yetkili, Kobani'deki durumu ise şu sözlerle değerlendirdi:
"Askeri ve siyasi durumları ayırmalıyız. Kobani bir Suriye kenti. Orada yaşayanların çoğu Kürt. IŞİD orayı kontrol etmek ve kendilerine üs yapmak için kuşattı. Çünkü orası sınır şehri. Ancak siyasi olarak orada bir oyun dönüyor. Türkler tampon bölge istiyor ve ABD'yi bunun için zorluyor. Amerikalılar ise Türkiye'yi savaşa sokmak istiyor. Manşet bu. Ama aslında her iki taraf da birbirini kullanmaya çalışıyor. Ve Kobani'deki siviller bunun bedelini ödüyor."
Yazı şöyle devam etti:
"Yetkili, Obama ve ABD cumhuriyetçilerinin çok sevdiği Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) gerçek bir oluşumdan ziyade, hayali bir ordu olduğunu söyleyerek, tartışma dışı bıraktı. IŞİD ile El Nusra'nın ise savaştıkları cephelerde kendilerine karşı hep aynı taktikleri izlediğini savundu.
ÖSO'nun belki biraz İdlib'de ve Deraa'da etkisinin kaldığını öne süren yetkili, Suriye ordusundan ayrılıp ÖSO'ya katılan bazı askerlerin, yeniden Suriye ordusuna döndüğünü ifade etti.
Yetkili Suriye ordusunun savaştığı öncelikli bölgeler olduğunu vurguladı ve her cephede üstün konumda olmadıklarını belirtti.
Savaşın zaferlerden ibaret olmadığını vurgulayarak, 'Savaşta kazananlar ve kaybedenler vardır, doğası budur' dedi. Her cephede kazanamadıklarını belirten yetkili, zaferlerinin kayıplarından daha fazla olduğunu öne sürdü."
Suriyeli yetkili, Fisk'le yaptığı görüşmede, Şam ile Halep arasındaki ana yolun tamamen rejimin elinde ve güvende olduğunu da söyledi:
"Üç gün önce İdlib ile Halep arasındaki Morak bölgesini yeniden kontrolümüze aldık, böylece Şam'dan Halep'e giden anayol tamamen güvenli hale geldi."
Fisk, İdlib'e El Nusra'nın saldırdığı gün yetkiliyle konuştuğunu, bu nedenle sürekli telefonların çaldığını yazdı. Yetkili ise İdlib'i ele geçirmek için yapılan saldırının püskürtüldüğünü belirtti.
Gazetecinin Rakka'daki IŞİD hakimiyetine dair soruya ise yetkilinin cevabı şöyleydi:
"IŞİD bir tepki olarak doğdu. Geçmişi, orta çağı temsil ediyor."
Ve yetkili, sözlerine devam etti:
"Suriye ordusu dört senedir teröristlerle savaşıyor. Elbette öfkeliyiz. Geri çekildiğimiz bazı cepheler var, bu bölgeleri her gün hedef alıyoruz, yüzlercesini öldürüyoruz. Suriye'yi bu salaklara verecek değilim. Biz ölümüne savaşıyoruz. Ama siyasi bir çözüme varız."
"Biz bu sorunla mücadele edeceğiz. Amerika bir gazeteci öldürüldüğü için Suriye'ye müdahale etti. Ama biz, Suriye topraklarındaki tüm teröristleri temizleyeceğiz. Bana sorarsanız, biz koalisyonla işbirliği içindeyiz çünkü IŞİD'e saldırmalarına 'evet' dedik. BM'de alınan karar, işbirliğinin işaretiydi."