Independent gazetesinin Ortadoğu muhabiri Patrick Cockborn, Suriye'de dengelerin Esad yönetimi lehine değiştiğini ve Kürtlerin Türkiye sınırını ele geçirmek üzere olduğunu söyleyerek "Erdoğan yenilgidense müdahaleyi seçebilir" dedi.
Cockborn'un haberine göre,
Türkiye'nin Suriye sınırında bir Rus savaş uçağını vurmasından bir ay önce Rus askeri istihbaratı Devlet Başkanı Vladimir Putin'i, Ankara'nın bu yönde bir planı olduğuna dair uyarmıştı.
Yaşananları yakından izleyen diplomatlar, Putin'in istihbarat servisinin uyarısını dikkate almadığını ifade ediyor. Büyük ihtimalle Putin, Türkiye'nin Rusya'yı Suriye'de daha da kapsamlı bir askeri operasyona itmek istemeyeceğini düşündü.
Ancak 24 Kasım'da bir Türk F-16'sı, Rus bombardıman uçağını vurdu ve bir pilotu da öldürdü. Olayda iyi planlanmış bir pusunun tüm izleri vardı. Türkiye Rus savaş uçağının Türk hava sahasını 17 saniye boyunca ihlal etmesine karşılık verildiğini söylüyordu. Ancak Türk savaş uçakları alçak irtifadan uçarak kendilerini gizlemek adına her şeyi yapmışlardı.
Rus savaş uçağını düşürmek üzere özel bir göreve çıkmış gibi duruyorlardı. Kore savaşından bu yana ilk kez bir Rus savaş uçağı NATO'ya bağlı bir askeri güç tarafından düşürülmüş oldu.
Bu olay önemliydi çünkü Türkiye'nin Suriye'de devam eden savaştaki pozisyonunu koruyabilmek için ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi.
Rus jetinin vurulması hala geçerliliğini koruyan bir durum çünkü o olaydan 2 ay sonra bugün Kuzey Suriye'de Türkiye'nin çıkarları hava sahası ihlallerinden çok daha ciddi bir tehdit altında.
Suriye savaşı kritik bir aşamaya geldi. Son bir yıl içerisinde Suriyeli Kürtler ve silahlı kolları YPG, Suriye - Türkiye sınırının yarısını ele geçirdi.
Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) ana ikmal hattı olan Tel Abyad, geçen yıl Haziran ayında ele geçirilmişti. ABD'nin hava desteğiyle birlikte Kürtler birçok farklı noktada ilerleme kaydetti ve Dicle ile Fırat arasındaki Türkiye - Suriye sınırını tamamen kontrol altına aldı.
YPG'nin Cerablus'un batısına doğru sadece 100 km daha ilerlemesi halinde hem IŞİD'in hem de diğer silahlı grupların ikmal hatlarını kesmesi olası. Türkiye, YPG'nin Fırat'ın batısına geçmesinin 'kırmızı çizgisi' olduğunu açıkça dile getirdi.
Ancak YPG'nin de içinde bulunduğu Suriye Demokratik Güçleri Tişrin Barajı'nı ele geçirip IŞİD'in stratejik mevzisi Manbic'i tehdit etmeye başladığında Ankara harekete geçmedi.
Şimdiyse Suriyeli Kürtler Halep'in kuzeyindeki stratejik bölgeyi ele geçirip Afrin'deki Kürt mevzileriyle bağlantıyı sağlama konusunu tartıyor. Gelecek birkaçö ay içerisinde yaşanacaklar, bölgede uzun vadeli kazananın kim olduğunu belirleyebilir.
Rus şemsiyesi altında Esad güçleri birden fazla cephede ilerliyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 5 yıldır devam ettirdiği Suriye muhalefetini destekleyerek Esad'ı devirme planı yenilgiyle burun buruna geldi.
Suriye'ye asker gönderilmesine hem ABD hem de Rusya'dan gelecek sert tepki nedeniyle Türkiye bu tabloya bir oldu bittiyle yanıt verebilir.
Ancak asker göndermemenin karşısındaki seçenek yenilgi ve aşağılanma olursa, Ankara harekatı tercih edebilir.
Fransız düzensiz savaş ve Ortadoğu uzmanı Gerard Challiand, geçen hafta Erbil'de konuşurken "Eğer Türkiye'nin lideri Erdoğan olmasaydı, Türkler [Kuzey Suriye'ye] askeri müdahale yapmaz derdim. Ama lider Erdoğan olduğu için sanırım yapacaklar" demişti.
Erdoğan'ın geçen yıl ilk genel seçimlerin ardından da yaptığı gibi işi ciddiye bindirmek gibi bir ünü var. Türkiye'deki Kürtler ile parçalı haldeki muhalefeti karşı karşıya getirip Kasım ayındaki seçimleri kazanmayı başarmıştı.
Suriye'ye doğrudan askeri müdahalede bulunmak riskli. Ancak Challiand, bu müdahaleyi gerçekleştirecek askeri kapasiteye sahip ve Rusya tarafından da sindirilemez.
Elbette bu müdahale kolay olmaz. Rusya'nın Suriye hava sahasında uçan jetleri ve karada da hava savunma sistemleri var. Ancak muhtemelen Putin'in aklında Suriye harekatının sınırlarına dair açık ve net çizgiler vardır.
Avrupa'da yaşayan deneyimli bir Suriyeli Kürt siyasi hareketi lideri olan Ömer Şeyhmus, "Suriyeli Kürtlerin anlaması gereken bir şey var: Rusya ya da Suriye ordusu onlar için Türkiye'yle savaşa girmez" diyor.
PYD'nin kendi gücünü abartmaması gerektiği uyarısını yapan Şeyhmus, Erdoğan'ın tepkilerinin öngörülemez olduğunu da hatırlatıyor.
Ancak diğer Kürt siyasi liderleri Türkiye'nin Suriye harekatını pek de olası görmüyor. Onlara göre bu tür bir harekat gerçekleştirilecek olsaydı, Rus savaş uçağının düşürülmesinden önce başlamış olurdu.
Uçağın düşürülmesinin ardından Rusya'nın Suriye'deki hava gücünü artırdığı ve Türkiye'ye karşı da çok daha düşmanca bir tavır takınıp, Suriye ordusunun Lazkiye ve Halep yakınlarındaki harekatlarına tam destek verdiği hatırlatılıyor.
Mevcut durumda Suriyeli Kürtler hala bir sonraki adımın ne olacağı konusunu düşünüyorlar. Oluşturdukları Rojava yarı devleti patlayıcı bir biçimde hızla büyüdü çünkü ABD'nin IŞİD'e karşı karada bir ortağa ihtiyacı vardı.
Farklı zamanlarda hem Rusya hem de ABD Suriye Demokratik Güçleri'nin Manbic'e ilerleyişine destek verdi. Suriye'nin kaotik satranç tahtasında şu anda Kürtlerin ve Suriye ordusunun düşmanları aynı. Ancak mevcut avantajlı pozisyonlarının sadece savaşın sonuna kadar sürebileceğini de biliyorlar.
Türkiye'den ciddi bir müdahale gelmediği takdirde Esad güçleri ile müttefiklerinin savaşı kazanmakta olduğu görülüyor. Rusya'nın, İran'ın ve Lübnan Hizbullahı'nın artan desteği ibreyi Esad'a çevirmiş durumda.
Bölgenin üç Sünni gücü Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar'sa şu ana kadar muhalifleri destekleyerek Esad'ı devirme stratejisinde başarısız oldular.
Bu stratejiye verilen desteğin daha ne kadar devam edebileceği de belirsiz. Suudi Arabistan bir yandan Yemen'deki savaşa saplanmış durumda. Diğer yandansa petrol fiyatlarının daha uzun süre 30 dolar seviyesinde kalma riski var.
Katar'ın Suriye stratejisini kestirmek ise daha da zor. Bir Ortadoğu uzmanı "Katar'ı hiçbir zaman çözemedik" diyor. Washington'dan bir diğer uzman ise 'Katar'ın dış politikası bir gösteriş projesi' diyor ve ülkenin yurtdışında marka değeri yüksek binaları satın alıp Dünya Kupası'na ev sahipliği yapma emellerini hatırlatıyor.
Suriye ve Irak'ta genelde herkes kendi eline fazla güvendi. Yakalanan kısa süreli avantajlar, uzun vadeli başarı yanılgısına neden oldu.
Bu 2003'te Irak'ı işgal eden ABD gibi bir süper güç için dahi geçerli, 2014'te hızla büyüyen IŞİD için de, 2016'ya girerken Suriyeli Kürtler için de.
Şu ana kadar İran'ın görece daha avantajlı olmasının nedeni, temkinli ve adım adım politikalarını geliştirmeleri oldu. Suriye'deki gelişmeleri tersine çevirebilecek son bölgesel güç, doğrudan askeri müdahale kabiliyetine sahip olan Türkiye.
Suriye - Türkiye sınırı kademeli olarak kapanırken bu seçenek gözardı edilemez. Ancak bu olay dışında Suriye krizi o kadar uluslararası bir boyut kazandı ki, nihai noktayı ancak ABD ve Rusya koyabilecek duruma geldi.