Türkiye'den sınır dışı edilen İngiliz akademisyen Chris Stephenson, avukatlarıyla görüştüğünü ve ülkeye geri dönüşünün önündeki engellerin kalktığını söyledi.
BBC Türkçe'nin haberine göre, karardan birkaç saat önce Londra'da soruları yanıtlayan Stephenson, Salı günü 'Barış için Akademisyenler' bildirisine imza atan 4 akademisyene destek için gittiği Çağlayan Adliyesi'nde gözaltına alınmasından, sınır dışı edilerek Londra'ya gitmesine kadar olan süreci anlattı.
Adliye'de çantasından çıkan HDP Nevruz davetiyeleri nedeniyle önce 'terör örgütünün propagandasını yapmak' suçlamasıyla gözaltına alınıp ardından da sınır dışı edilen İstanbul Bilgi Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Görevlisi Stephenson, "Benim derdim Türkiye'ye dönmek, ailemin beraberliğini korumak" dedi.
Stephenson, 'Barış için Akademisyenler' bildirisini imzalarken bu tür gelişmelerle karşılaşmayı düşünmediğini ifade etti, "Hiç öyle bir şey düşünmemiştim, çünkü barış talebi o kadar doğal bir şeydi ki" diye ekledi.
Ancak Stephenson, akademisyenlere yönelik yasal süreçlerin başlatılmasıyla kendisinin de sıkıntı yaşayabileceğini hissetmeye başladığını aktarıyor.
1991'den bu yana Türkiye'de yaşayan Stephenson, üniversitedeki görevini de yarıda bırakmak istemiyor.
Son dersini Londra'ya geldikten sonra görüntülü haberleşme uygulaması Skype üzerinden tamamlayan Stephenson, öğrencilerinin desteği karşısında çok duygulandığını ifade ediyor:
"Çok sevindirici. Öğrencilerin tavırları ve gösterdiği destek de çok önemli. 12 - 13 sene önce başörtülü öğrencilerime benim gösterdiğim destek, onları tacizlere karşı savunmam hatırlatıldı ve eski başörtülü öğrencilerim, yasaklarda acı çeken öğrencilerim bana sahip çıktı."
Stephenson, insan hakları ve demokrasinin sadece belli kesimler için değil, herkes için olması gerektiğini de söylüyor.
Derslere devam etme konusunda da kararlı, "Eğitimin aksamasına izin vermek doğru değil" diyor.
Üniversite yönetiminin de kendisine destek verdiğini ve derslerin devam edilmesi yönünde karar aldığını söyleyen Stephenson, "Londra'ya ayak basar basmaz onlara e-posta attım. 'Derslerimi aksatmayalım' dedim. Gerekirse Skype'tan, videodan bütün malzemeleri de göndereceğim. Vizeler geliyor, vize sınavını göndereceğim" diye konuştu.
Kendisinin de imzaladığı barış için akademisyenler bildirisini 'sadece barış talebinde bulunan bir metin' olarak tanımlayan Stephenson, metinde PKK'nın neden eleştirilmediği yönündeki eleştirilere ise "PKK yasa dışı bir örgüt. Ben Türkiye'de yaşayan bir yabancıyım. Ben devletle PKK'yi aynı kefeye mi koyacağım? Eşit mi tutacağım? PKK ülkeyi yönetmiyor. Hükümet yönetiyor" dedi.
Stephenson 37 kişinin hayatını kaybettiği Ankara saldırısına da "Lanetliyorum. Kim yaptıysa -ve ben bilmiyorum kim yaptı- Türkiye için çok hayırsız bir iş yaptı. Bir sürü masum kişinin canına mal oldu" diyerek tepki gösteriyor.
Yaşanan acıları çok yakından anladığını söyleyen Stephenson, 10 Ekim 2015'te Ankara tren garı önünde gerçekleşen ve 109 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan saldırı sırasında, saldırıya uğrayan göstericiler arasında bulunduğunu anlatıyor.
Stephenson, "Ne kadar berbat bir şey olduğunu çok iyi biliyorum... (Tren garının önündeki) bombadan 20 metre uzaktaydım... Benim öğrencilerim orada yaralandı" diyor.
Stephenson, PKK'nın yasa dışı bir örgüt olduğunu vurgulayarak, sorunun barışın sağlanması sorunu olduğunu belirtiyor ve masaya oturulması gerektiğini, doğduğu ülkenin siyasi tarihinden IRA örneğini vererek anlatıyor:
"(Barış) nasıl sağlanacak? Ben hep İngiltere'de, İrlanda'da olanlara bakıyorum. Nasıl oldu? IRA da çok berbat şeyler yaptı. Birahanelere bomba koydu. Bir sürü katliam yaptı. En sonunda ne oldu? Masada oturuldu, silahlar susturuldu."