İngiltere Başbakanı Johnson neden seçim vaadini çiğnemek zorunda kaldı, sosyal güvenlik planı niçin eleştiriliyor?

İngiltere Başbakanı Johnson neden seçim vaadini çiğnemek zorunda kaldı, sosyal güvenlik planı niçin eleştiriliyor?

İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Covid salgınını gerekçe göstererek, vergileri artırmayacağı yolundaki seçim vaadini çiğnedi. Ülkede reel vergi düzeyi İkinci Dünya Savaşı sonrası en yüksek düzeye çıkıyor.

Johnson'ın Ulusal Sağlık Hizmeti ve sosyal bakım ihtiyaçlarına gideceğini açıkladığı vergiler ve atılacağını açıkladığı adımlar; muhalefet, sağlık çalışanları ve bazı uzman kuruluşlar tarafından daha parlamentoda oylanmadan mali bakımdan yetersiz ve adaletsiz bulundu. Önlemler, personel sıkıntısı gibi birçok sorunu çözmediği için de eleştiri konusu oldu.

Avam Kamarası bugün sağlık ve sosyal bakım bütçelerine 12 milyar sterlin ek fon sağlayacak planı oylayacak.

Plan, bütün ücretli çalışanlardan alınan sosyal güvenlik primlerine yüzde 1,25 oranında zam yapılmasını öngörüyor. Bu da, Başbakan Boris Johnson'ın Aralık 2019'da yapılan ve kazandığı son seçim öncesi yayımladığı manifestosunun ihlali anlamına geliyor.

Başbakan Johnson, "Çok açık konuşacağım. Bu ek vergi bizim seçim manifestosundaki taahhüdümüzün çiğnenmesi anlamına geliyor. Ama manifestomuzda küresel bir pandemi de öngörülmemişti" dedi.

Johnson bunun Covid pandemisi gibi önceden tahmin edilemeyecek büyük bir yükü taşıyabilmek için yapılmış bir plan olduğunu özellikle vurguluyor.

Sosyal bakım hizmetlerinden şu anda 1 milyonu aşkın yetişkin yararlanıyorSosyal bakım hizmetlerinden şu anda 1 milyonu aşkın yetişkin yararlanıyor

Önerilerde öne çıkan noktalar neler?

Johnson önerdiği planla hem Ulusal Sağlık Hizmetleri'nde Covid krizi yüzünden meydana gelen büyük sıkışıklığın giderileceğini hem de sosyal bakım ihtiyacı içinde olup maddi durumu iyi olanlardan, bakımlarına katkı beklentisinin hafifletileceğini söylüyor.

Bunların maliyeti ise gelecek yılın Nisan ayından itibaren çalışanların sosyal güvenlik primlerinin yüzde 1,25 yükseltilmesi ile karşılanacak.

Bu artış hükümetin verdiği rakamlara göre yılda 30 bin sterlin kazanan bir çalışanan sosyal sigorta primlerinde 255 sterlinlik, 50 bin sterlin geliri olanlar için ise 505 sterlinlik bir artış anlamına geliyor.

Başbakan Johnson sosyal güvenlik primindeki artışla oluşacak fonun büyük bir kısmının Ulusal Sağlık Hizmetleri'nde Covid nedeniyle oluşan dev bekleme listelerinin eritilmesine gideceğini, hastane kapasitelerinin artırılması ile 9 milyon ek randevu, daha fazla tarama ve ameliyat imkanı yaratılacağını söylüyor.

Önümüzdeki 3 yıl içinde toplanacak 12 milyar sterlinlik ek fonun 5,4 milyar sterlinin ise sosyal bakım sistemine gideceği açıklandı.

Ayrıca plan bireylerin kendi bakım ihtiyaçlarına yapması istenen maddi katkı konusundaki kuralları da değiştiriyor.

Plana göre kişisel serveti 20 bin sterline kadar olan hasta ve yaşlılar, bedava bakım imkanından yararlanacak ve daha fazla birikimi olanlardan da ömür boyu en fazla 86 bin sterline kadar olan masraflara katılması istenecek. Bunun üzerindeki ihtiyaçların maliyeti ise yerel yönetimler tarafından karşılanacak.

Şu anda bakım ihtiyacı olanların hemen bütün varlıkları, masraflarının karşılanmasına gidiyor. Değişiklik bakım hizmeti alanların bir kısım varlıklarını ellerinde tutabilmeleri ve mirasçılarına devredebilmeleri anlamına gelecek.

Eleştiriler neler?

Ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin lideri Keir Starmer önerileri, "koca bir açık yarayı bantla kapatmaya" benzetti. Starmer, toplanacak fonların Ulusal Sağlık Hizmetleri ve bakım hizmetlerinin uzun yıllardır varolan sorunlarını çözmeye yetmeyeceğini vurguladı.

Başbakan Johnson ise muhalefeti alternatif bir plan getirememekle suçluyor ve "herhangi bir planın plansızlıktan iyi olduğunu" söylüyor.

Mali Araştırmalar Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunun başkanı Paul Johnson bu planın, önümüzdeki yıllarda Birleşik Krallık'ta vergilerin en üst düzeyine çıkması anlamına geldiğini, bunun iktidardaki Muhafazakar Parti'nin küçük devlet ve düşük vergi partisi olma geleneğinden ne kadar uzaklaştığını gösterdiğini söylüyor.

Serbest piyasa ekonomisini savunan Adam Smith Enstitüsü de planları "ahlaki çürümüşlük" diyerek kınadı. Enstitü, hükümetin "yoksul işçilerden, milyoner mülk sahiplerini kurtarmasını istedi" görüşünde.

Adam Smith Enstitüsü'nün açıklamasında plan, "Pandemi ile zaten darbe yemiş olan bu ülkenin çalışan genç insanlarının yüzüne indirilen bir tokat" diye nitelendi.

Bu arada sosyal hizmet sunucuları ve hizmet sunan vakıflar da yaratılacak ek kaynakların, bu hizmete ihtiyaç duyan bir milyonu aşkın yetişkinin koşullarını iyileştirmeye yetmeyeceğini söylediler.

Getty Images

Engellilere bakım hizmeti sunan Sense adlı yardım vakfının başkanı Richard Kramer, "Sosyal bakıma şu an yapılacak yatırım bizi memnun eder ama bunun vadedildiği gibi uzun vadeli ve sürdürülebilir bir finansman sağlayacağı konusunda güven duymuyoruz" dedi.

Kramer ayrıca hükümetten, açıkanan miktarların, önümüzdeki üç yıldan sonra da sosyal bakım bütçesine aktarılacağını garanti etmesini istedi.

Bakım hizmeti sunucularını temsil eden Birleşik Krallık Evde Bakım Hizmetleri Birliği yaratılan fonları "ihtiyaca cevap vermekten çok uzak" diye niteledi. Bakım çalışanlarının sendikası Unison da, planın bakım hizmeti alan kesimde büyük hayal kırıklığı yaratacağını bildirdi.

Bir başka kaygı ise planda, sektördeki kayda değer personel sıkıntısının nasıl giderileceği konusunda bir ayrıntının bulunmaması.

Bağımsız Hizmetler Grubu Başkanı Mike Padgham, planın sektörün giderek artan personel krizine çözüm getirmediğini söyledi.