Türk lirasının dün tarihinin en sert düşüşlerinden birini yaşaması ve bu değer kaybının küresel piyasaları olumsuz etkilemesi dünya basınında geniş yer buldu. ABD ve İngiltere basınındaki haber ve yorumlarda, ağırlıklı olarak liradaki sert düşüşün diğer ülkelere sıçrama riski ve kriz olarak nitelendirdikleri bu süreçten çıkmak için Türkiye'nin atabileceği adımlar mercek altına alındı.
Liradaki düşüşün yanı sıra Türkiye-ABD ilişkilerine dair gelişmelere en fazla yer veren basın organlarından biri olan New York Times'da hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir makalesi hem Türkiye ile ilgili bir başyazı hem de Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman'ın ekonomik durumla ilgili analizine yer verildi.
Gazete başyazısında, özellikle de son dönemde gündeme geldiği gibi Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) kapısını çalması halinde Türkiye'ye karşı ABD'nin elinde çok daha fazla ekonomik koz olduğuna dikkat çekti.
Yazıda, "Ancak bu tansiyon yükselmeye devam ederse, bu hayati ikili ilişkiden geriye ne kalır ve (ABD Başkanı Donald) Trump ile Erdoğan bunu onarmayı başarabilirler mi? Türkiye'nin moral bozan yakın tarihi bir kez daha İslami değerlerin, sadece seçimle tezahür eden demokrasiyle değil, aynı zaman eşitlik ile basın, ifade ve inanç özgürlüğünü de içeren liberal demokrasiyle birlikte var olup olamayacağı sorusunu gündeme getiriyor" denildi.
Lira, 10 Ağustos Cuma tarihin en kötü günlerinden birini yaşadı. Sabah Financial Times gazetesinin liradaki değer kaybının Euro bölgesi bankacılık sistemine yönelik kaygı yarattığını aktardığı haberiyle başlayan satışlar, gün içinde gerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gerekse de Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın açıklamalarının piyasa tarafından yeterli bulunmamasıyla daha da şiddetlendi.
Trump'ın Türkiye'den satın alınan çelik ve alüminyum ürünleri üzerindeki gümrük vergisini yüzde 50 artırma kararı liranın tüm zamanların en düşük düzeyini görmesine neden oldu. Dolar 6,87 TL, euro 7,85 TL, sterlin de 8,49 TL ile rekor kırdı. Türk ekonomisine yönelik kaygılarla bankacılık hisseleri önderliğinde ABD ve Avrupa borsaları gerildi, dolar güçlendi ve euro da diğer gelişmiş ülke para birimleri karşısında değer kaybetti.
New York Times ayrıca "Türkiye'deki finansal kriz birçok kişi için sürpriz oldu. Bu analist hariç" başlıklı bir de yazı yayımladı. Bu yazıda uzun yıllar ekonomistlik yaptıktan sonra 2003 yılında piEconomics adında 10 sayfalık bir ekonomi bülteni yayınlamaya başlayan 58 yaşındaki Tim Lee'nin Türkiye ile ilgili öngörülerine yer verildi.
Yazıda, Lee'nin 2011 yılında Türkiye'nin çok derin bir finansal sıkıntı içinde olduğu ve 100 milyar dolarlık bir kurtarma paketine ihtiyaç duyacağı yönünde bir makale yazdığı belirtildi.
Lee'nin 2013 yılında da o dönem 1,9 civarında olan dolar/TL paritesinin 7,2'ye yükseleceği öngörüsünde bulunduğu ifade edildi. Lee de Nobel ödüllü Krugman gibi Türkiye'de yaşananları 1997'de başlayan Asya krizine benzetti. New York Times'a konuşan Lee, "Türkiye, kömür madenindeki sarı bir serçe gibi. 2008'e kıyasla bazı açılardan çok daha kötü yeni bir çöküşle karşı karşıya kalacağız" dedi.
ABD'nin önde gelen bir diğer gazetesi Wall Street Journal'da (WSJ) da benzer şekilde liradaki düşüşün küresel piyasalara etkisi, Başkan Trump'ın çelik ve alüminyumun gümrük vergisini artırması ve Türkiye'de yaklaşık iki yıldır tutuklu bulunan ABD'li rahip Andrew Brunson nedeniyle yaşanan krize değinen haberler yer aldı.
Gazetenin "Türkiye'deki kargaşanın durumu Pastör'ün kaderine bağlı" başlıklı haberde, Türk ekonomisine dair kaygıların Brunson'ın durumuyla doğrudan bağlantılı hale geldiği belirtildi. Haberde, "Brunson'ın kaderiyle ilgili aylar süren ve sonuçsuz kalan görüşmeler, Trump yönetimini de Türkiye üzerindeki baskıyı artıracak seçenekler geliştirmeye zorladı. Görüşmelere yakın kişilere göre, yetkililer, bu yaklaşımı 'her gün bir kurşun' olarak isimlendiriyor" denildi.
Gazetede yayımlanan ayrı bir haberde de Türkiye'de yaşanan krizin küresel etkileri incelendi.
Haberde, bazı fon yöneticilerinin Türkiye'deki durumun diğer gelişmekte olan ülkelerden para çıkışına ve doların daha da yükselmesine neden olmasından endişe ettikleri belirtildi.
WSJ, şu anda piyasa işlem hacminin çok düşük olduğunu ve 10 milyon dolarlık bir satışın bile lirada yüzde 1'lik bir oynamaya yol açtığını vurguladı.
Yaşananları yakından takip eden basın kuruluşlarından Bloomberg haber ajansı da Türkiye'nin tam anlamıyla bir finansal krize doğru ilerlediğini ve bu noktada esas sorunun bu krizin ne kadar yayılacağı olduğunu belirtti.
New York'ta bulunan Brown Brothers Harriman & Co'dan stratejist Win Thin, "Bu, politika hatalarından dolayı borç ve likidite krizine doğru evrilen tipik bir kur krizi. İşlerin gidişatına bakıldığında piyasaların da ekonomide sert bir inişe, şirketlerin döviz cinsi borçlarını ödeyemediklerini ilan etmesine ve bankaların muhtemel çöküşlerine hazırlıklı olması gerekiyor" dedi.
Washington Post gazetesi yazarı Matt O'Brien de bunun "tarihin en aptalca krizi" olabileceğini yazdı. O'Brien yazısında ABD Başkanı Trump'ı çelik ve alüminyumda gümrük vergisini artırma kararından dolayı eleştirdi. O'Brien, "Türkiye, kötü politikalarla kendi kendine zarar verdi ve bundan dolayı yabancıları suçlamaya çalıştı. Ancak inanılmaz bir şekilde Trump da Türkiye'nin kendi ekonomisini batırmasına karşılık Türk ekonomisini aşağı çekmeye çalışarak bu günah keçiliği görevini üstlenmeye razı oluyor. Komik hatalarla dolu bir durum ancak Türk halkı için çok da eğlenceli değil" dedi.
Financial Times (FT) gazetesi de dünden bu yana liradaki sert değer kaybını internet sitesinin manşetinde tutmayı sürdürüyor.
Gazetenin "Türkiye, piyasalara Ağustos krizi getirdi" başlıklı yazısında, bu ayın piyasa oyuncuları için işlemlerin ve likiditenin azalmasından dolayı her zaman ek bir risk oluşturduğu ve bu yıl liradaki düşüşle birlikte gerçek bir krizi de beraberinde getirdiği belirtildi.
The Times gazetesi de finans piyasalarının 2008'deki küresel çöküşten bu yana en ciddi krizle karşı karşıya olduğunu yazdı. Gazetenin "Trump gümrük vergisini artırırken, Türkiye tehlikeli bölgede" başlıklı yazısında görüşlerine yer verilen gelişmekte olan piyasalar uzmanı Russell Napier, Türkiye'nin "IMF çözümü" ile "Hugo Chavez çözümü" arasında bir tercih yapmak durumunda olduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikinci yolu tercih etmesini beklediğini söyledi.
Napier, "(Erdoğan) faizleri indirecek, sermaye kontrolleri getirecek ve muhtemelen Rusya'dan çok büyük bir kredi alacak. Hugo Chavez'in yaklaşımını benimseyecek" dedi.
Guardian gazetesi de Trump'ın gümrük vergilerini artırmasının Türkiye'nin ilerlemeye başlayan ekonomik krizini daha da derinleştirdiğini yazdı. Gazete, analistlerin önümüzdeki günlerde gösterge faizlerde sert bir artışın liradaki kan kaybını durdurmaya yardımcı olabileceğini düşündüklerini belirterek, fon yönetim şirketi Fidelity'den Paul Greet'in faizleri 10 puan artırmanın "iyi bir başlangıç" olacağı yönündeki değerlendirmesine de haberinde yer verdi.