Hükümetin hazırladığı "Adalet ve Güvenlik" yasa tasarısı, ulusal güvenlik gerekçesiyle "yargının aleniyeti" ilkesine istisna getirmekle kalmıyor, hakimin, bir taraf aleyhindeki delilleri öteki taraftan bile saklayabilmesine imkan veriyor.
Önde gelen insan hakları avukatı Philippe Sands, koalisyonun küçük ortağı Liberal Demokrat Parti'den istifa eden üçüncü etkili isim oldu.
BBC Türkçe'de yer alan haberde, yasa, geçen hafta Avam Kamarası'ndan, Liberal Demokrat milletvekillerinin büyük çoğunluğu - 57 milletvekilinden 50'si - ve bazı İşçi Partililer tarafından da desteklenerek geçmişti.
Ana muhalefet İşçi Partisi'nin, gizlilik konusundaki uygulamayı sınırlamaya yönelik değişiklik önergeleri ise başarılı olmadı.
Lordlar Kamarası'ndaki oturumlarda son şeklini alacak olan yasa tasarısına her üç partiden de karşı çıkan milletvekilleri oldu fakat azınlıkta kaldılar.
Liberal Demokrat milletvekillerinin çoğunun tasarıya verdiği desteğe rağmen, yeni düzenleme Liberal Demokrat Parti'nin üyeleri ve tabanında rahatsızlık yaratmışa benziyor.
Geçen hafta partinin ilkbahar kongresinde de önde gelen iki partili, insan hakları avukatı Dinah Rose ve eski milletvekili adayı Jo Shaw istifalarını açıklamış ve delegeler de liderliğe karşı tavır koyarak, yasa tasarısına karşı oy kullanmıştı.
Kongrede istifasını açıklayan Jo Shaw, parti liderliğini "liberal değerleri iktidarın ayrıcalıklarına kurban etmek" ile suçladı.
Shaw "Liberal Demokrat liderlik artık haklar ve özgürlüklerin kırmızı çizgi olmadığına karar vermiş bulunuyor. Ben bir liberalim ve demokratım. Biz böyle şeylere karşı dururuz" diye konuştu.
Dün istifa eden önde gelen insan hakları savunucusu Philippe Sands de Guardian gazetesinde yayımlanan mektubunda Liberal Demokratların, muhalefetteyken, 11 Eylül saldırıları sonrasında gündeme gelen hak kısıtlamalarına karşı çıktığını hatırlattı.
Hükümette de bu çizginin sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan Sands, son yasa tasarısına parti grubu kararıyla "evet" oyu verdirilmesinin kabul edilemeyeceğini söylüyor.
Sands, özellikle delillerin gizli tutulması konusunda kaygılı olduğunu dile getirerek, "Yeni yasa kabul edildiği takdirde Britanyalı hakimler, bir tarafın suçlamalarını dayandırdığı delilleri diğer tarafın görme hakkı olmayan davalara bakmak gibi incitici bir durumda bırakılacak" dedi.
Sands istifa mektubunda yasa tasarısı lehindeki bütün tezleri dinlediğini ama ikna olmadığını kaydederek "Bu adım, hem şu koşullarda gerekmeyen hem de temel hukuk prensiplerinden fazla ödün veren bir adım" diyor.
İngiltere Yüksek Mahkeme Başkanı Lord Neuberger, BBC radyosundaki bir hukuk programında, "Davanın bir tarafı, diğer tarafın, kendisi aleyhine getirdiği delilleri göremeyecek, bu kendine saygısı olan her hukukçuyu kaygılandıracak bir şey" diye konuştu. Lord Neuberger, parlamentonun hukuk alanını düzenleme yetkisine sahip olduğunu kabul etmekle birlikte, "Adalet ve demokrasiye inanan herkes duruşmaların kapalı yapıldığı, kamuoyunun içeride ne olup ne bittiğini bilmediği, daha da önemlisi, taraflardan birinin diğer tarafın hakime ne kanıt sunduğunu göremediği bir yargılama konusunda kaygı duyacaktır" dedi.
Yasa tasarısından sorumlu Devlet Bakanı Ken Clarke, tasarıda ilk kaleme alındığından bu güne kaygıları giderecek bir çok değişiklik yapıldığını ve gizlilik konusundaki kararın tamamen yargıca bırakıldığını söyledi.
Clarke, yargıcın bu yetkiyi yalnızca İngiliz vatandaşlarının güvenliğine ya da uluslararası düzene yönelen gerçek bir tehdit ihtimali olduğunda kullanabileceğini söyleyerek kaygıları gidermeye çalıştı.
Hükümetin bu yasada ısrar etmesinin ardında, güvenlik örgütlerinin çalışma yöntemleri ve ajanların güvenliği gibi konulardaki gizli bilgilerin ortaya çıkması kaygısıyla bazı kişilere karşı dava açılamaması bulunuyor.