Prof Peter Neumann & Dr Shiraz Maher
Londra'da cumartesi akşamı 7 kişinin ölümüyle ve 48 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırıyı düzenleyen 3 kişinin kimlikleri belirlendi.
Peki, İngiltere'de aşırılık yanlılarının nasıl radikalleştikleri hakkında ne biliyoruz?
Başbakan Theresa May, London Bridge'teki saldırının ardından yaptığı açıklamada, internetin "terör örgütlerine üye kazandırmada ve radikalleşmede" oynadığı "güvenli alan" rolüne dikkat çekti.
Son 5 yılda yabancı savaşçıların Suriye ve Irak'a akışlarını izledik. Neredeyse 800 Batılı hakkında çoğunlukla sosyal medyadaki izleri de dahil olmak üzere bilgiler topladık.
Deneyimimiz ve araştırmalarımız, radikalleşmenin nadiren sadece internet üzerinde gerçekleştiğini ve internetin rolünün karmaşık olduğunu gösteriyor.
Saldırıyı düzenlediği iddia edilen kişilerden birinin eski bir arkadaşı BBC'ye yaptığı açıklamada, bu kişinin internet üzerinden Ahmed Musa Jibril'in takipçilerinden biri olmasının ardından onu polise ihbar ettiğini söyledi.
Michigan'da yaşayan Filistinli-Amerikalı radikal din adamı Jibril, Suriye'deki cihada katılan Batılıların yoğun bir şekilde takip ettiği bir isim.
2014'te hazırladığımız bir rapor için incelediğimiz IŞİD militanlarının yarısından fazlası Jibril'i Facebook ve Twitter'da takip ediyordu.
Jibril takipçilerini açıkça şiddete ya da Suriye'deki cihata katılmaya davat etmiyor.
Bunun yerine ideolojik bir amigo gibi davranıyor, Suriye lideri Beşar Esad'a karşı silahlı muhalefeti savunuyor ve savaşa katılmayanla insanları suçlu hissettiriyor.
Ancak araştırmamız, insanları düşünce ve inanç anlamında "aşırılık yanlısı olmaktan, terörist olmaya sevk edenin" internet üzerindeki propaganda değil, internet dışındaki sosyal ağlar olduğunu gösteriyor.
Saldırganlardan en az birinin İngiliz vatandaşı Anjem Choudary'nin etrafında gelişen El Muhacirun örgütünün bir parçası olduğu anlaşılıyor.
Choudary'nin de bir YouTube kanalı vardı ancak pratikte takipçilerini şahsen tanıyordu ve yüz yüze görüşmelerle örgütüne katılmalarını sağlamıştı.
Choudary "bir topluluğun parçası olma", "aidiyet" ve "yoldaşlık" vadiyordu.
İnternet, bilginin yayılmasında ve IŞİD gibi markaların oluşturulmasında büyük rol oynuyor ancak gerçek bir adam kazanma uzmanının kabiliyetleri ve çekiciliğinin yerini almakta nadiren yeterli oluyor.
Choudary'in etrafındaki örgütlenme, herhangi bir radikal çevreden daha çok sayıda hem İngiltere'de hem de ülke dışındaki saldırıyla ve Suriye'de Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütüne katılan onlarca kişiyle ilişkilendirildi.
İnternet şirketlerinin radikal propagandayı kaldırması yeterli olmayabilir.
Çünkü Choudary gibi radikal vaizler İngiltere sokaklarında mesajlarını pek bir zorlukla karşılaşmadan yayarken, işleri zor.