T24 - Doğa Derneği Etobur Türleri Araştırma ve Koruma Sorumlusu Eray Çağlayan, Radikal gazetesinde yayımlanan yazısında, insanlarla ayılar arasında yaşananları yazdı. Çağlayan, insan ayı çatışmalarının nasıl çözülebileceğini anlattı.Eray Çağlayan'ın Radikal'de yayımlanan yazısı şöyle:‘‘Türkiye’deki ayılar dünyanın en barışçıl ayıları.” Bu sözler ayı konusunda dünyanın sayılı akademisyenlerinden, Doğa Derneği’nde uzun yıllar birlikte çalıştığım Oxford Üniversitesi araştırmacısı Dr. Emre Can’a ait. Peki ne oldu da ülkemizde insanlarla ayılar daha sık karşılaşır ve üzücü olaylar yaşanır oldu?
Türkiye’de yaşayan en büyük karasal memeli hayvan bozayılar (Ursus arctos), bugünlerde ülkemizde yaban hayatıyla ilgili pek çok sorunun kaynağı olarak görülüyor. Özellikle Karadeniz Bölgesi’nde yüzyıllardır birlikte yaşayan insanlarla ayılar arasındaki çatışma son 10 yılda arttı.
Sorunun temeli...
Bu artışın iki temel nedeni var: Giderek artan doğa tahribatı ve iklim değişikliği. İklim değişikliğinin ayı ekolojisini nasıl etkilediğini orta vadede daha net göreceğiz. Habitat tahribatı dediğimiz yaşam alanlarının yok edilmesininse ayıyla insanı daha sık karşı karşıya getireceği ve giderek daha kızdıracağı kesin. 1950’lerden itibaren, özellikle 1980’lerden sonra artan ormancılık ve yaygınlaşan insan faaliyetleri sonucu başta ormanlar olmak üzere bozayıların yaşam alanlarında parçalanmalar oldu.
Daha da önemlisi 2000’lerde hız kazanan hidroelektrik santral (HES), baraj ve yol yapımları doğadaki habitatları parçalayan en önemli faaliyetler oldu. Bozayı gibi büyük memelilerin geniş yaşam alanları dikkate alındığında habitatların parçalanmasının etkileri çok büyük olur. Özellikle HES’in yakın çevreye etkilerinin yanında uzun dönemde bölgedeki büyük memelilere etkileri izlenmelidir.
Normalde uzak durur
Yaşam alanları parçalanan hayvanlar daha küçük alanlarda yaşamaya itiliyor. Parçalanan doğal yaşam alanları ayıları besleyebilecek durumdan çıkınca hayvanlar besin bulmak için insan yerleşimlerinin yakınlarına gelerek bahçelerden veya çöplüklerden besleniyor.
Özellikle kış uykusundan çıktıkları ve girmeden önceki dönemlerde böyle davranıyorlar. Bu durumdaki hayvanların zaman zaman insanların mallarına veya ürünlerine zarar verdikleri görülüyor. Ne yazık ki bu karşılaşmalar her zaman dostane bir havada sonuçlanmıyor.
Normal şartlarda bozayılar insana yaklaşmaz ve saldırmaz. Yakın ve sürpriz karşılaşmalar dışında ayılar insanlardan uzak durmaya çalışır. Ancak ikisinin de farkına varmadan aniden ve yakın şekilde karşı karşıya gelmesi durumu tehlikeli olabilir. Bir bozayı insanın yaklaştığını hissetmez, sesini duymaz veya kokusunu almazsa bir anda karşı karşıya gelebilir ve panikleyen hayvan, insana zarar verebilir. Özellikle yavruları olan dişi bir ayı böyle durumlarda diğer bireylere göre daha saldırgan olur.
Vurmak çözüm değil
Bir ayının bir insanı yaralaması veya öldürmesi durumunda olaya karışan ayının tespit edilip bölgeden uzaklaştırılması gerekir. Ancak böyle durumlarda ülkemizde doğru hayvanı tespit etmek oldukça güçtür. Çoğunlukla bölgedeki en iri ve en yaşlı hayvan sorunun kaynağı olarak görülür. Yaşça büyük ve iri hayvanlar gençlere göre daha geniş alanları işaretler ve savunurlar. Bunun temel nedeni beslenme ve neslini idame ettirme çabasıdır. Eğer doğru hayvan değilse uzaklaştırılan bireyin yerine daha genç ve yavrulu bireyler yerleşebilir. Bu da sorunların çözümünde etkili olmadığı gibi tersine mevcut durumun kötüleşmesine de neden olur.
Doğa Derneği 2006’dan bu yana Türkiye’de insan-bozayı çatışmasının çözümlenmesi için çalışıyor. Bu kapsamda bozayıların ekolojilerini ve arı kovanlarına, meyve ve sebze bahçelerine zarar vermemeleri için neler yapılabileceğini araştırıyor. Rize, Erzurum ve Artvin illerinde bozayılara karşı dayanıklı platformlar ve elektro şoklu tel çit sistemleri kurarak örnek uygulamalar gerçekleştiriyor.
Acilen yapılması gerekenler...
* Doğanın dengesi gözetilmeksizin sürdürülen ve birçok canlının yaşam alanını yok eden ya da parçalayan HES, baraj, yol yapımı gibi yatırımları teşvik eden çevre politikaları hızla gözden geçirilerek değiştirilmeli.
* Ormanlarda bulunan yabani meyve ağaçlarının kesimi yasaklanmalı ve meyvelerin toplanmasının önüne geçilmeli, yeni meyve ağaçları dikilmeli.
* Ayı habitatlarının iyileştirilmesi çalışmalarına hız verilmeli.
* Bozayı için daha büyük koruma alanları ilan edilmeli.
* Bağ-bahçeleri korumak için elektroşoklu çit sistemi ve arı kovanları için platformlar gibi önleyici tedbirler devlet kurumlarınca teşvik edilmeli.
* Bahçelere ve ürünlere olan yaban hayat kaynaklı zararların tanzimi için sigorta sistemi geliştirilmeli.
* Türkiye’deki bozayılar hakkındaki bilimsel temele dayanan bilgiler artırılmalı, doğadaki dengeleri gözetecek bir doğa koruma politikası geliştirilmeli.