İnsan Hakları Derneği: Hapishanelerde 3 ayda en az 436 hak ihlali yaşandı

İnsan Hakları Derneği: Hapishanelerde 3 ayda en az 436 hak ihlali yaşandı
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Nisan, Mayıs ve Haziran 2019 tarihlerini kapsayan “Marmara Bölgesi Hapishanelerinde Yaşanan Hak İhlalleri” raporunu Taksim’de bulunan şube binalarında açıkladı. Raporu, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri okudu. Rapora göre 3 ayda 436 hak ihlali yaşandı. 
 
Nisan, Mayıs ve Haziran ayları arasında derneklerine aile, faks ve mektup yolu ile gelen hak ihlali başvuruları ve gönüllü dernek avukatlarının cezaevlerine yaptıkları ziyaretler sonucu edindikleri bilgilerin derlenmesiyle raporu oluşturduklarını söyleyen Yoleri, Marmara bölgesi dışında, derneklerine yapılan kimi başvuruları da rapora eklediklerini söyledi. Yoleri, bu yıl kendilerine Katar-Doha Cezaevi olmak üzere 21 farklı cezaevinden başvuruların olduğunu belirtti. 
 
3 ay içerisinde yapılan başvurulardan tespit edilen 436 ihlal başvurusunun olduğunu belirten Yoleri, raporu şu şekilde paylaştı: 
 
"Nisan ayında 20, Mayıs ayında 22, Haziran ayında 39 olmak üzere derneğimize 3 ay boyunca toplam 81 başvuru yapılmıştır. Bu başvuruların 68’i erkek, 13’ü kadın mahpuslar tarafından ve yine 70’i politik 11’i adli mahpuslar tarafından yapılmıştır.
 
Yapılan başvurulardan tespit edilen 436 ihlal başvurusunun, 45’i sağlık, 48’i kötü muamele, darp, işkence, disiplin cezaları 15’i çıplak arama, 18’i muayene sırasında kelepçelerin çıkarılmaması, 10’u sürgün sevk,  25’i hücre cezası, 41’i tehdit, küfür, ırkçı söylem, onur kırıcı davranışlar, 23’ü süreli- süresiz yayın, kitap ve mektup yasakları, 17’si sohbet, spor, ortak kullanım alanlarının kısıtlanması, 12’si yer değişikliği talebi, 9’u tekmil dayatması, 14’i resmi kurum ve suç duyurusu dilekçelerinin gönderilmemesi, 10’u süngerli hücreye koyma, 31’i hücreli ring aracıyla mahkeme ve hastaneye götürme, 20’si görüş yasağı, 15’i özel alanların kamerayla izlenmesi, 4’ü İnfaz yakma, 9’u havalandırmaların üzerinin tel örgüyle kapatılması, 7’si Kürtçe konuşmaya müdahale, 11’i resim kalemlerinin ve kırtasiye malzemelerinin yasak olması, temizlik maddelerinde kısıtlama vb. kantin alışverişine getirilen keyfi sınırlamalar, 2’si açlık grevindekilere amaç dışı kullanım gerekçesiyle karbonat verilmemesi, 6’sı ters kelepçe uygulaması, 2’si görüşçülerin hücreli ring aracıyla görüş yerine götürülmesi, 3’ü görüşe, revire vb. çıkarken ‘terörist’ ibareli kimlik kartı takma ve tek sıra halinde yürüme dayatması, 3’ü ayakta sayım, 16’sı muayene sırasında kelepçelerin çıkarılmaması, 3’ü telefonla görüşürken görüşmenin kesilmesi, 2’si açık cezaevlerinde mahpusların düşük ücretle çalıştırılması, 1’i el yazmalarına el konulması, şeklindedir.
 
Üç ay boyunca mahpuslara yönelik fiziki saldırılar, tehdit, darp ve işkence devam etmiştir. Bunun yanında ayakta sayım dayatması, ters kelepçe uygulaması, tekmil ve askeri nizam dayatması, çıplak aramaya zorlanma, sürgün sevk, bazı hapishanelerde mahpusların özel alanlarını da görecek biçimde kameraların konulması,  sohbet ve spor hakkının kullandırılmaması, mektupların engellenmesi, eşyaların  ‘amaç dışı kullanımı’ olarak disiplin suçu oluşturması ve bunlara el konulması (kalem, mendil, yoğurt kabı, süpürge sapı vs), hücre ve disiplin cezaları, infaz yakma, gazete ve dergilerin verilmemesi, yemeklerin az verilmesi, aşırı doluluk nedeniyle birçok hapishanede mahpusların yerlere yatak koyarak yerde yatmak zorunda bırakılmaları vb. sorunlar devam etmektedir. 
 

Defalarca ayakta sayım ve düşük ücrete çalıştırma

Bu üç ay boyunca tedavi hakkına yönelik saldırılar ve açlık grevleri ve açlık grevi sonrası tedavi süreçlerinde yaşanan sorunlar öne çıkmıştır. Açlık grevindeki mahpuslara amaç dışı kullanım gerekçesiyle karbonat verilmemesi, açlık grevleri sonrasında mahpusların tedavi ve beslenme sürecinde neredeyse hastanelere hiç götürülmemesi, ortak kullanım alanlarına çıkarken ‘terörist’ kimliği ve tek sıra halinde yürümenin dayatılması, hastane ve mahkemelere götürülürken ters kelepçe takılmak istenmesi,  havalandırma yasağı, süreli süresiz yayınların verilmemesi, mektup yasakları, açık cezaevinde bulunan mahpusların düşük ücretle çalıştırılmaları sorunları devam etmektedir. (Örneğin; Silivri Açık Cezaevinde bulunan M.O’nun aktardığına göre aylık 125 lira ücretle çalıştırılıyorlar, buna karşı çıkamıyorlar, günde 5 defa ayakta sayım yapılıyor ve  sayımdan önce kapalı bir yerde bekletiliyorlar).
 
Bakanlıkların, infaz hakimliklerinin ve savcılıkların devam eden bu sorunların ortadan kaldırılması yönünde etkili bir müdahalesi saptanamamıştır.
 

Darp, kötü muamele

Hapishanelerdeki işkence ve kötü muamele bu üç ayda da devam etmiştir.
 
Bursa H Tipi Hapishanesinde bulunan İdris Başaran’ın babası tarafından yapılan başvuruda, "Her iki saatte bir hücresine giderek kapısını açıp ‘sen örgütün adamısın, örgütten talimat alıyorsun, seni öldüreceğiz’ deniliyor. Örgüte ilişkin talimat verdiği, PKK tarafından yönlendirildiği, şifreli mesajlar ilettiği söylenerek idare tarafından ölümle tehdit ediliyor. Gece 3-4 gibi hücre mazgalını açarak ‘kendine dikkat et, sen bittin artık’ deniliyor. Başvurucu ‘avukat görüşlerinde görüntü ve ses kaydı yapıldığını’ ve oğlunun hayatından endişeli olduğunu aktarmıştır.
 
ekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanesinden mahpusların gönderdiği mektu: İnsanlar elleri-ayakları kelepçelenerek koridorda sürüklenip hücrelere götürülüyor ve saatlerce işkence görüyor. Mehmet Yıldırım ve Murat Güneş’e keyfi gerekçelerle saldırıldı.
 

İletişim yasakları

Mahpusların bu dönemde en çok ihlal yaşadıkları konulardan biri de iletişim yasaklarıdır. Kitap, gazete, dergi gibi süreli ve süresiz yayınların verilmemesi, dışarıdan gönderilen gazete ve dergilerin alınmaması, yine mahpusların yazdığı mektupların hiçbir gerekçe gösterilmeden gönderilmemesi ve mahpuslara gönderilen mektupların verilmemesine dair sorunlar artarak devam etmektedir.
 
Tekirdağ 2 No’lu F Tipinden Mirza Aydın: İdarenin, günlük gazete, kitap ve dergileri son bir aydır vermediğini, mektuplarının gitmediğini ve gelen mektupların kendilerine verilmediğini, kapalı ve açık görüş yasağı verildiğini
 
Maltepe 1 No’lu Kapalı Cezaevinde bulunan Aziz Bayın: Cezaevi idaresinin kendilerinin ilgili kurumlara yazmış oldukları mektuplara el koyduklarını ve mektupları göndermediklerini belirtmiştir. Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda (9 No’lu) bulunan Soydan Akay’ın durumuna ilişkin başvuruda; ‘mektupları alıcılarına ulaştırılamıyor, kendisine gelen mektuplar verilmiyor, kitapları verilmiyor ve idareye yazdığı hiçbir dilekçe işleme alınmadığı gibi idare 1 yılı aşkın süredir sosyal ve sportif faaliyetlerini engelleniyor
 

Sağlık ve tedavi hakkının ihlali

Her raporumuzun önemli bir bölümünü oluşturan sağlık hakkının ihlalleri devam etmektedir. Başvurulara göre tüm hapishanelerde, mahpuslar, etkili bir revir hizmeti alamadıklarını, tam teşekküllü hastanelerin bulunmadığını, bulunanlara da aylar sonra sevk yapılabildiğini belirtmişlerdir.
 
Gebze Hapishanesinden Mesude Pehlivan; Hem kanser, hem lenf tüberkülozu hastasıyım, bir an önce hastaneye sevkimin, kontrollerimin ve  tedavimin yapılması gerekiyor, ben tedavi konusunda bu kadar sıkıntı yaşayacağımı bilmiyordum. Geldiğimden beri hastalıklarım ile ilgili atılmış olumlu bir adım yok
 
Edirne F Tipi Hapishanesinden mektup gönderen Selmani Özcan: Beynimin 5 bölümünde erime, dokularda genişleme ve bir başka hasar daha rapor edilmişti. Ayrıca, beyinciğin hacminin küçüldüğü saptandı. Ayrıca sağ ayak bileğimde sinir sıkışıklığı gelişti. Ağrısı parmaklarımdan omzuma kadar vuruyor, ameliyat geçirdim. Bir süre rahat etsem de 6 ay sonra daha ağır şekilde tekrar etti. Yeni bir ameliyat gerekiyor. Fakat 4 yıldır koltuk değnekleriyle hareket eder hale mahkûm edildim. Yeni bir ameliyat gerekiyor, burada hastane sevklerinin 6 ay sonra yapılması, tekli hücrede yalnız tutulmam nedeniyle 6 ayda iyileşeceği söylenen ayağıma dört yıldır doğru düzgün basamıyorum. 2. Ameliyatı yapmamak için adeta oyalayıp duruyorlar.
 

"Karşı çıkanlar darp ediliyor"

Bandırma 1 No’lu T Tipinden gelen mektupta Kerem Dayan: Siirt Hapishanesinden 20 arkadaşımla birlikte Bandırma 2 Nolu T Tipi Hapishanesine sürgün edildik. Gerekçe olarak Siirt Hapishanesinin kapasitesi gösterildi. Bandırma’da baskılar fazlaydı. Hapishanenin verdiği kimliği ortak aktivitelere giderken üzerimizde taşımamız, tek sıra halinde yürümemiz, çıplak arama dayatması yoğun olarak uygulanıyor. Karşı çıkanlar darp ediliyor bir arkadaşın kaburgaları kırıldı.
 
Kandıra 1 Nolu F Tipinden Tülin Soyhan: Son dönemde sürgün sevk işkencesiyle karşı karşıyayız. Günün ya da gecenin herhangi bir saatinde hücremize giren erkek gardiyanlar bizi sürükleyerek ringe atıyorlar. Ters kelepçe yapılarak süren yolculuk nerede bitiyor bilmeden bir yolculuğa çıkartılıyoruz. 8-10 saatlik yolculuklarda hiçbir ihtiyacımız giderilmiyor. Götürüldüğümüz hapishanede onursuz arama işkencesi dayatılır, zorla saldırarak üstümüz aranır. Ardından pis, rutubetsiz bir hücreye konuluruz. İhtiyaçlarımız giderilmez ve geri kalan hapis yıllarımızın burada geçip geçmeyeceği de meçhuldür.

Disiplin cezaları ve infazların yakılması

Mahpuslara keyfi olarak disiplin cezaları verilmekte ve bu disiplin cezaları birbirine eklenmek sureti ile süreklilik sağlanmaktadır. Slogan atılması, görevliyi çağırmak için hücre kapısına vurulması bile disiplin cezasına gerekçe yapılmaktadır. Verilen disiplin cezaları, mahpuslara yönelik tecridi derinleştiren iletişim ve görüş yasaklarıyla birlikte hücre cezalarını da içermektedir. Üç disiplin cezası, mahpusun infazının yakılması için yeter gerekçe kabul edilmektedir.  Düzmece raporlarla verilen disiplin cezaları infaz yakmanın silahına dönüştürülmüştür. Şu an hapishanelerde hücre cezası almamış, infazı yanmamış politik mahpus kalmamıştır. Şartlı tahliye yolu tamamen kapanmıştır. Düzmece raporlarla verilen disiplin Tahliyeleri gelip de herhangi bir disiplin cezası bulunmayan ‘iyi halli’ olanların ise ‘örgütsel faaliyet yürütebilir’ gibi afakî yorumlarla tahliyeleri ertelenmeye çalışılmaktadır.
 
Başvurucu G.D; Kardeşi ‘Tekin Dönmez’in cezasının 2,5 yılı kaldığını bu cezaya infazı yakılarak bir buçuk yıl daha eklenmiştir’ demiştir.

"Rapor, mahpuslarla dayanışma çağrımızdır"

Sunduğumuz 3 aylık hak ihlalleri raporu,  başvuru yapanları kapsamaktadır.  
 
Son raporumuzdan bu yana takibi yapılan hak ihlallerinin devam ettiği gözlenmiştir.
 
Ağırlıklı olarak gelen mektuplar ve yapılan başvurularda, hapishanelere derneğimiz tarafından sorunun yerinde tespiti için heyet gönderilmesi ve avukat talebi öne çıkmaktadır ve yılın ikinci üç ayında mahpusların avukat talebi büyük oranda gönüllü avukatlarımız tarafından karşılanmıştır.
 
Sunduğumuz 3 aylık hak ihlalleri raporu bizim ulaşabildiklerimizi kapsamaktadır. Hapishanelerdeki sorunların devasa boyuttadır. Hapishane Komisyonu olarak içerdekilerin küçük de olsa sesi olabilmeyi, yaşanan sorunlara duyarlılık yaratabilmeyi, sorunları görünür kılabilmeyi amaçlıyoruz.
 
Hazırladığımız rapor bu manada, hapishanelerde yaşanan devasa sorunlara ilişkin duyarlılık ve mahpuslarla dayanışma çağrımızdır.” (MA)