İnsan Hakları İzleme Örgütü: Türkiye'de insan hakları geriledi

İnsan Hakları İzleme Örgütü: Türkiye'de insan hakları geriledi

İnsan Hakları İzleme Örgütü Human Rights Watch, bu yıl İstanbul'da açıkladığı dünya raporunda, 2015'te “Barış sürecinin bozulması, Güneydoğu’da şiddetin aniden tırmanması, medya ve AKP karşıtlarına yönelik baskılar" nedeniyle, Türkiye'de insan hakları koşullarının gerilediğini ifade etti. 

BBC Türkçe’nin haberine göre, örgütün 90'dan fazla ülkeyi kapsayan 2016 raporunda, dünya genelinde iktidarların uyguladığı "Korku siyasetinin" insan haklarını gerilettiği vurgulandı. Raporda Türkiye'yle ilgili bölümde yer alan bazı noktalar özetle şöyle:

Mülteciler:

Türkiye, 2015'te sadece Suriye'den değil, Afganistan, Irak ve diğer ülkelerden çok sayıda mülteci, sığınmacı ve göçmen kabul etti. Suriye'den gelen mültecilerin sayısı 2.2 milyona çıktı. Mülteciler, sığınmacılar ve göçmenlerin eğitim ve istihdam dâhil koşulları iyi değil.

Türkiye, 2015'te sığınmacıların ve göçmenlerin Avrupa Birliği'ne ana geçiş güzergâhı oldu. Brüksel Kasım'da Ankara'yla bir göçmen eylem planı üzerinde uzlaştı. Türkiye'de Suriyeliler ve diğerlerinin etkin bir korumaya sahip olmaması, Suriye sınırında Türkiye tarafından getirilen sınırlamalar, Türk polisinin insan hakları ihlalleri sicili, bu anlaşmanın insanlara sığınma hakkına erişimi engelleyeceği, insanların Suriye'de sıkışıp kalacağı, polis ihlallerine neden olacağı ve AB'ye gitmeye çalışan sığınmacıların gözaltına alınacağı korkularını artırmaktadır.

Suriye'deki savaş, Türk iç siyasetini giderek daha fazla etkiledi.

Barış sürecinin bozulması:

2015'te barış sürecinin bozulmasıyla yılın ikinci yarısından itibaren, saldırılar, silahlı çatışmalar ve insan hakları ihlalleri arttı. Bunlar arasında yaşam hakkı ihlalleri, şiddet içermeyen gösterilere katılan protestocular ve aktivistlerin gözaltına alınıp haklarında terör davaları açılması ve tutsaklara kötü muamele de var.

İki seçimden önce de HDP'nin bürolarına yüzlerce saldırı düzenlendi. Haziran'daki genel seçimlerden sonra Güneydoğu'da şiddet tırmandı. Eylül başında Türk güvenlik güçleri, PKK'nın gençlik kollarına karşı operasyon düzenlemek için Cizre'de sekiz gün sokağa çıkma yasağı uyguladı.

Hükümet operasyonda 40-42 militanın öldürüldüğünü tahmin ediyor. Diyarbakır Barosu, 16'sı silahla yaralanma sonucu 21 sivilin öldüğünü bildirdi. Hükümet yetkilileri, bu ölümlerin nasıl meydana geldiğiyle ilgili açıklama yapmadı. Bu, etkin bir soruşturma başlatılması ve güvenlik güçlerince gerçekleştirildiği öne sürülen ihlallerin kovuşturulması konusunda isteksizliklerinin devam ettiği yönündeki kaygıları artırıyor.

İfade özgürlüğü:

2015'te iki seçim öncesinde siyasi muhalefet itibarsızlaştırıldı, hükümet politikalarının sorgulanması engellendi. Suriye'ye gittiği öne süren silah yüklü tırlarla ilgili haberi nedeniyle Cumhuriyet gazetesi aleyhinde terörizm ve casusluk soruşturması başlatıldı. Kasım'da gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazeteci Erdem Gül hapse atıldı.

Ekim'de polis İpek Medya Grubu'na baskın düzenledi. Hükümet, Koza İpek grubunun, üyeleri görülmedik bir baskı altında olan dini hareketin lideri Fethullah Gülen'i desteklediğini söylüyor. Hükümet aynı şekilde Gülen hareketine desteğiyle bilinen Samanyolu Yayın Grubu'nu da hedef aldı, grubun TV kanalları Türksat'tan çıkarıldı.

Türkiye'de 2015'te yazdıkları haberler, yorumlar ve tweetler nedeniyle ana akım medyadan gazeteciler işten çıkarılmaya devam etti. Sosyal medyada, cumhurbaşkanı ve siyasetçileri eleştiren paylaşımları nedeniyle sıradan insanlar hakkında da davalar açıldı.

2015'in ilk altı ayında Twitter'a dünya genelinde hesapların engellenmesi ve twetlerin kaldırılması için yapılan başvuruların dörtte üçü Türk makamlarına ait.

Yargı bağımsızlığı:

Türkiye'de adli sistemde uzun bir zamandır yaşanan sorunlar arasında yargı bağımsızlığına yönelik tehditler, insan hakları ihlalleriyle suçlanan güvenlik güçleri ve diğer devlet aktörlerine karşı soruşturmaların etkisiz kalması, davaların uzun sürmesi ve siyasi davalar var.

Kadın hakları:

Türkiye'de kadına yönelik şiddet hâlâ büyük bir kaygı kaynağı. Şubat'ta Özgecan Aslan'ın tecavüz girişiminin ardından öldürülmesi kitlesel protestolara neden oldu.