İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Türkiye’de terörizm ve darbe girişimiyle bağlantılı olmakla suçlanan kişilere polis gözetimi altında işkence yapıldığına dair bir rapor yayımladı.
HRW’nin "Gözaltında: Türkiye’de Polis İşkencesi ve İnsan Kaçırma" başlıklı 43 sayfalık raporu, şahısların ağır şekilde darp ve tehdit edildiğine, çırılçıplak soyulduğuna ve bazı vakalarda cinsel tacizle tehdit edildiğine veya cinsel tacize uğradığına ilişkin iddiaları içeriyor.
Raporda 11 farklı gözaltı vakasında ağır insan hakları ihlalleri olduğuna dair deliller sunuluyor. Söz konusu olayların, biri hariç hepsinin son 7 ay içinde vuku bulduğu kaydediliyor. On olayda toplam 22 kişinin işkenceye ya da kötü muameleye maruz kaldığı ifade ediliyor. 11'inci vakada ise çok sayıda köylünün şiddete maruz kaldığı, bu köylülerden 38'inin işkence gördüklerine dair resmi şikâyette bulundukları belirtiliyor.
HRW ayrıca Ankara ve İzmir’de Mart-Haziran 2017 arasında meydana gelen “zorla kaybolma vakası olması muhtemel beş insan kaçırma vakasını da” raporda belgeledi. "Zorla kaybolma”, "bir şahsın gözaltına alındığı, ancak yetkililerin sonradan bunu inkâr ettiği veya şahsın nerede olduğuna ilişkin bilgi vermeyi reddettiği” durumları ifade ediyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Willamson, "Polis gözetimi altında işkence vakalarının Türkiye’ye geri dönmüş olduğuna ilişkin deliller arttıkça, hükümetin acilen bu iddiaları soruşturması ve bunu durdurması gerekli” dedi.
Williamson, “Türkiye’nin zorla kaybolmaların yaygın olarak uygulandığı karanlık geçmişi düşünüldüğünde, yetkililerin halen kayıp olan şahısların bulunmasını ve devlet görevlilerinin gözetimi altında olan herkesin düzenli olarak avukata erişebilmesini ve ailelerinin yakınlarının nerede olduğunu öğrenmesini sağlaması şart” diye konuştu.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, raporunu avukatlar ve mağdur yakınlarıyla yaptığı görüşmeler ile mahkeme kayıtlarına dayandırdı. Örgüte bilgi veren avukatlar ayrıca meslektaşlarının mesleki görevlerini ifade ederken de çok sayıda engel ve riskle karşılaştıklarını tespit etti. Avukatların polis görevlilerinin olmadığı bir ortamda müvekkilleriyle görüşmesinin engellendiği, kendilerinin de önemli baskılara maruz kaldığı, Türkiye Barolar Birliği ve il barolarının, işkence ve kötü muameleyi belgeleme çabalarını desteklemekte yetersiz kaldığı belirtildi.