TBMM İnsan Haklarını İnceleme Alt Komisyonunun, Erzurum Cezaevinde yaptığı incelemelere ilişkin taslak raporda, "Yasaklanmamış ve hakkında toplatma kararı çıkarılmayan yayınların, isteyen tutuklu ve hükümlüler tarafından satın alınabilmesi" gerektiği kaydedildi. Başkanlığını AK Parti Çorum Milletvekili Murat Yıldırım'ın yaptığı, TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde faaliyet gösteren Her Türlü Şiddet, İşkence ve Kötü Muamelenin Önlenmesiyle Ceza ve Tutukevleri İnceleme Daimi Alt Komisyonu, Erzurum Ceza İnfaz Kurumunda yaptığı incelemeye ilişkin taslak raporunu tamamladı. Komisyonun yarınki toplantısında ele alınacak raporun sonuç bölümünde, cezaevinde bulunan oda ve hücrelerin insanların standart yaşamını sürdürecek nitelikte olması için gerekli fiziki değişikliklerin yapılması, yerinde mümkün olan konuların büyümesine fırsat vermeden sona erdirilmesi gerektiği belirterek, "Çocuk hükümlü ve tutukluların yaşı ve konumu itibariyle sorunlarıyla daha yakından ilgilenilmesi, yemeklerin daha kaliteli ve doyurucu çıkması hususunda imkanların zorlanması gerekmektedir" görüşüne yer verildi. Adalet Bakanlığının, Ceza İnfaz Kurumlarının Tahsisi, Nakil İşlemleri ve Diğer Hükümler Hakkındaki Genelgesinin, tutuklu ve hükümlülerin eğitimi ve sosyalleşmesi adına, onların lehine uygulanabilmesi için fiziki şartların düzenlenmesi, personel sayısının ise yeterli hale getirilmesi gerektiği ifade edilen raporda, "Ziyaret saatlerinde olduğu gibi sosyal etkinliklerde de tutuklu ve hükümlülere yasal haklarının en üst limitte kullandırılması yoluna gidilmelidir" denildi. Raporda, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün ilgili maddelerinde değişiklik yapılarak, yasal olup yasaklanmamış ve hakkında toplatma kararı çıkarılmayan yayınların, isteyen tutuklu ve hükümlüler tarafından satın alınabilmesi, cezaevine girişi yasaklanacak yayınlarla ilgili olarak da soyut değil, somut kıstaslar getirilmesi gerektiği bildirildi. ‘Hükümlülere farklı davranılmalıydı’ Keyfi uygulamaların önüne geçmenin, ancak kural koymakla mümkün olacağı vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi: "Yasaklamak ise genel bir kural olmayıp, ancak istisnai durumlarda başvurulan bir yol olmalı ve çok haklı gerekçelere dayanmalıdır. İnfaz koruma memurlarının sayı olarak yeterli hale getirilmelerinin yanında, yaptıkları işin hassasiyeti gözönüne alınarak, insan hakları ve psikolojisi başta olmak üzere çok iyi bir eğitimden geçirilmeleri gerekmektedir. 'Yarı mahkum' oldukları da dikkate alınarak, özlük haklarında iyileştirme yapılmalıdır. Cezaevinde, devletin himayesinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin yaşam ve buna bağlı olarak da sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı, gözetilmesi gereken hususlardan birisidir. Haftanın belli günlerinde belli saat aralıklarında tedavi yerine, her gün görev yapacak kadrolu hekimlerin görevlendirilmesini sağlayacak bir çözüme ulaşılması, kampüs şeklindeki infaz kurumları için ise hastane kurulması mevcut yakınmaları sonlandıracaktır. Hükümlüler, ceza infaz kurumlarında mahkemeler tarafından kendilerine verilen cezayı çekmektedirler. Tutuklular ise kesin hüküm verilinceye kadar suçsuzdurlar. Cezanın nasıl infaz edileceği yasalarda belirtilmiştir. Bunun haricinde işlenen suç ne olursa olsun hükümlülere farklı davranılmamalı, idare tarafından hükümlülerin ruh hali çok iyi analiz edilerek topluma yeniden kazandırılmaları hususunda üstün bir gayret sarf edilmelidir. Bu yapılırken de kendileriyle çok iyi iletişim kurulmalı, muhatap ile iletişim kurmadan yapılan faaliyetlerden sonuç alınmasının mümkün olmadığı hatırdan çıkarılmamalıdır." ‘Farklı koğuşlarda bulundurulmalı’ Raporda, mevzuatın uygulanması sırasında, yasal çerçeve içerisinde kalmak şartıyla hükümlülerin şartlarını zorlaştırmamaya gayret edilmesinin önemine işaret edildi. Sınıflandırma ile tutuklu ve hükümlülerin farklı yerlerde bulundurulması ve eğitim-öğretim programları uygulanmasının, ıslah edicilikte önemli bir etken olduğu ve yasayla getirilen bir zorunluluk olduğu ifade edilen raporda, "Tutuklu ve hükümlülerle aynı eylemden tutuklu olanların farklı koğuşlarda bulundurulması, kovuşturma ve soruşturmanın sıhhati açısından da önem arz etmektedir. Bu konuda bir an önce yasanın emredici hükümlerine uyulmalıdır" denildi.