Milliyet yazarı Asu Maro, milli tekerlekli sandalye tenisçisi Büşra Ün'ün 3’üncü kattaki notere çıkamadığı için evrakı 25 basamak aşağı inerek imzalatan görevlinin kendisinden 'yol ücreti' adı altında 17.74 lira almasına tepki gösterdi. "Yanlışlıkla, dalgınlıkla, bilmeden yapılacak şey değil ki. Belli ki düşünmüş, taşınmış, insanlığına böyle bir bedel biçmiş. 17 lira 74 kuruş" diyen Maro, "İstediğin kadar kamu spotları çek, afişler hazırla, haberler yap, özel haftalar düzenle, olmuyor bir türlü. Empati adını verdiğimiz şey, alışmadık bünyeye dışarıdan zerk edilemiyor" görüşünü savundu.
Asu Maro'nun Milliyet gazetesinin bugünkü (2 Mart 2017) nüshasında yayımlanan 'İnsanlığın bedeli 17.74 TL' başlıklı haberi şöyle:
Hayal etmeye çalışıyorum. Nasıl olabilmiştir acaba? İzmir’deki o noter görevlisi, tekerlekli sandalyede olduğu için 25 basamağı çıkamayan Büşra Ün’ün evet, üstelik kendisi milli tenisçimiz de olmasa ne fark eder- yanına inerek işlemini yaptığı için ‘yol ücreti’ talep etmeye nasıl karar vermiştir?
Yüzü nasıl kızarmamış, içi nasıl el vermiştir?
Makbuza da işlemiş üstelik. 17 lira 74 kuruş.
Sanki karşısındaki canı evden çıkmak istemediği için onu ayağına çağırıyor.
Yasaya aykırılığını, engelli insana hizmet verme zorunluluğunu, o paranın haksız olarak alınmış olmasını falan geçiyorum bir kalem.
Zaten işin o kısmı halledildi. Twitter’da “Engellilik nedir diye soranlara noterde 25 basamak merdiven çıkamadığımda kişilerin aşağı gelmesi için 17.74 TL ödemektir deyin” diye zarifçe başına geleni dile getiren Büşra Ün’den defalarca özür dilendi, parası iade edildi. Buna da şükür diyoruz.
Ama asıl mesele o ‘hatanın’ nasıl, hangi güdüyle yapılabildiği. Bu bencillik, bu halden anlamama, bu karşısındakine hayat hakkı tanımama noktasına nasıl geldiğimiz. Yanlışlıkla olacak şey değil ki, düşünülüp karar verilmiş.
Engelli insanın binmesi için otobüsün rampasını açmak zorunda olmadığını iddia eden, görevini yapmadığı gibi bir de onu azarlamaya cüret eden otobüs şoförü bizde, metrolarda aslen engelliler için yapılan asansörlere tekerlekli sandalyeleri iterek binen, onlara yer bırakmayan sapasağlam gençler bizde, nihayet üç adım attı diye yol ücretini hak ettiğine inanan noter görevlisi de bizde.
Yanlışlıkla, dalgınlıkla, bilmeden yapılacak şey değil ki. Belli ki düşünmüş, taşınmış, insanlığına böyle bir bedel biçmiş. 17 lira 74 kuruş.
Nasıl anlatılır, “Sen de olabilirdin o basamakları çıkamayan” diye bir insana? İlle başına gelmesi mi lazım başkasının halinden anlaması için?
İstediğin kadar kamu spotları çek, afişler hazırla, haberler yap, özel haftalar düzenle, olmuyor bir türlü. Empati adını verdiğimiz şey, alışmadık bünyeye dışarıdan zerk edilemiyor.
Vikimaraton’u duydunuz mu? Art+Feminism topluluğu tarafından düzenlenen, müşterek bilgi kaynaklarında kadınların görünürlüğünü artırmayı hedefleyen bir maraton ve bu yıl dördüncü kez düzenleniyor.
Kadınlar, artık bilgi kaynağı denince aklımıza ilk gelen yer olan Vikipedi’de yazarların yüzde 10’unu bile oluşturmuyormuş meğer.
8 Mart haftasında aynı anda dünyanın 100’e yakın şehrinde düzenlenen bu maraton ile bu eşitsizlik bir parça dengelenmeye çalışılacak. Ve bu şehirler arasında İstanbul da var bu sene.
Bütün yapmanız gereken, 4 Mart Cumartesi günü saat 13.00’te bilgisayarınızı alıp Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’nın Fener’deki binasına gitmek.
Mimar ve editör Yağmur Yıldırım’ın düzenlediği etkinlik gün boyu devam edecek. Hep beraber Vikipedi’de madde girişi ve düzeltmesi yapacağız.
Bu arada cinsiyet eşitsizliğine el atarken kendileri herhangi bir ayrım gözetmemişler; davet tüm cinsiyet ve cinsel yönelimden katılımcıya açık.