“İnsanlık suçlarında zaman aşımına ilişkin emsal teşkil edebilecek bir karar verildi”

“İnsanlık suçlarında zaman aşımına ilişkin emsal teşkil edebilecek bir karar verildi”

CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, Hasan Ocak’ın gözaltında öldürülmesine dair dosyada zaman aşımından takipsizlik kararı verilmesine yönelik itirazı kabul eden İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği kararını “İnsanlık suçlarında zaman aşımına ilişkin emsal teşkil edebilecek bir karar verilmiş oldu” diye değerlendirdi.

Faile meçhul siyasi cinayetlere ve cinayetlere dikkat çeken Altıok, Toplumsal Bellek Platformu aileleri olarak insanlık suçlarında zaman aşımı ve devlet sırrı uygulamalarının kaldırılması ve tüm faili meçhul siyasi cinayetlerin aydınlatılması için TBMM çatısı altında verdikleri taleplerin 27 kez salt AKP oyları ile reddedildiğini hatırlattı.

CHP’li Altıok,  Hasan Ocak kararıyla ilgili  TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Altıok'un değerlendirmeleri şöyle:

Ülkemiz tarihi adalet bekleyen acısı dinmemiş sayısız kayıpla dolu. Büyük çoğunluğu 90’larda Güneydoğu’da yaşanan ve akıbeti hala bilinmeyen 1.200 den fazla kayıtlı kayıp yurttaşımızın adalet arayışında simgeleşen Cumartesi Anneleri her cumartesi günü Galatasaray meydanında adalet için buluşuyor.

Cumartesi Anneleri bu cumartesi günü 11 Mart 2017'de 624. kez adalet isteyecek. Bu oluşumun simge isimlerinden Hasan Ocak davasında önemli ve umut verici bir gelişme ile karşı karşıyayız.

21 Mart 1995 günü gözaltına alındıktan 58 gün sonra kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak dosyasında Mahkeme, Beykoz Cumhuriyet Savcılığı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara ailenin yaptığı itirazı suça ilişkin yeterli şüphenin oluştuğu tespiti ile kabul etti. Bilindiği üzere Hasan Ocak dosyasına 22 Kasım 2016 tarihinde zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmişti. Ailenin itirazı üzerine bu karar kaldırıldı ve insanlık suçlarında zaman aşımına ilişkin emsal teşkil edebilecek bir karar verilmiş oldu.

Hasan Ocak, 21 Mart 1995 tarihinde sabah çıktığı evine akşam dönememişti. Savcılığa başvuran ailesine Ocak’ın gözaltına alınmadığı söylenmişti. Oysa Hasan Ocak’ı terörle mücadele şubesinde gören tanıklar vardı. Ocak ailesi, oğullarının akıbeti konusunda hakikate ulaşmak ve sorumluların yargılanmasını sağlamak için bir an olsun yılmadı. Ocak’ın işkence edilmiş hâldeki cansız bedeni yaklaşık bir hafta sonra Beykoz’da bir ormanlık alanda bulundu. Kimsesizler Mezarlığı’na gömülen Hasan Ocak’ın cenazesine ailesi 17 Mayıs 1995 tarihinde ulaşabildi. Ocak ailesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) açtıkları dava ile Türkiye’yi mahkûm ettirdi.

Hasan Ocak’ı gözaltında gören tanıklar olmasına rağmen failler cezalandırılmamış, devlet işlenen işkence suçu ve cinayetin üstünü örtmeye çalışmıştır. Mahkemeler dosyaya adli bir dosyaymış gibi yaklaşmış, zorla kaybetme ve işkence suçunu yıllarca “kasten öldürme” suçuyla perdelemeye çalışmıştır.

Gelinen noktada İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği Hasan Ocak dosyasıyla devlet görevlilerinin rollerini yeniden hatırlatmıştır. İşkence ve zorla kaybetme insanlık suçlarıdır ve insanlık suçlarında zaman aşımı olmaz. Türkiye’nin yakın geçmişi ağır insan hakları ihlalleri ve faili meçhul siyasi cinayetlerle doludur. Bizler, devlet görevlilerinin rol aldığı bu hak ihlalleri ve siyasi cinayetlerin dosyalarının bir bir zaman aşımına uğratıldığına tanıklık etmekteyiz. Bu davaların genel sonucunun cezasızlık olduğunu ve cezasızlığın bir devlet politikasına dönüştüğünü açıklıkla ifade edebiliriz.

 Toplumsal Bellek Platformu aileleri olarak insanlık suçlarında zaman aşımı ve devlet sırrı uygulamalarının kaldırılması ve tüm faili meçhul siyasi cinayetlerin aydınlatılması için verdiğimiz mücadele ve taleplerimizin TBMM çatısı altında tam 27 kez salt AKP oyları ile reddedildiği süreçte insanlığa karşı işlenen suçlarda birçok dava zamanaşımına uğratıldı. Suçu işleyenler halkın vicdanlarında tutuklu kaldı ancak mahkemelerce haklarında takipsizlik kararları verildi, devlet mekanizmaları işletilmedi.16 Mart 1978 Beyazıt Katliamı davası, Abdi İpekçi cinayeti, Kemal Türkler cinayeti, Sivas Katliamı, Yusuf ekinci cinayeti zaman aşımına uğrayan davalardan sadece birkaçı.

 Oysa insanlığa karşı suçların faillerinin yargılandığı davalar, hem yüzleşmek için bir araç olması açısından, hem de adalet arayışının neticelenmesi ve adalete olan inancın tesis edilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Fakat bugün hala -birkaç istisna dışında- yargının ve güvenlik bürokrasisinin ataletle davranarak işlenen insanlık suçlarını örtbas etmeye dönük tutumlarını görmekteyiz. Bu anlamda Hasan Ocak dosyasıyla ilgili verilen yeni karar, diğer işkence suçları, zorla kaybetme ve faili meçhul siyasi cinayetlere ilişkin verilmiş olan ve verilecek olan kararlar için emsal teşkil edecektir. Hasan Ocak dosyası bu yeni kararıyla güçlü bir umut doğurmuştur. Bu karar ülkemizde ağır baskı ve usulsüz müdahalelerle dejenere edilmek istenen hukuk sisteminin içinde hala vicdanlı, sorumlu hukukçuların bulunduğunu göstererek bağımsız ve adil yargı için demokrasimiz adına iyileşme umudunu da güçlendirecektir.

 Türkiye’nin demokratikleşmesi önünde zorla kaybetmeler, faili meçhul siyasi cinayetler ve işkence suçlarından oluşan kalın bir duvar vardır. Bu kalın duvarın ortadan kaldırılmasının koşulu tüm suçların aydınlatılması ve sorumluların cezalandırılmasından geçmektedir.

 Dün olduğu gibi bugün de Cumhuriyet Halk Partisi olarak insanlığa karşı işlenmiş suçlar karşısında yüzleşmeyi ve adaleti savunmaya devam edeceğiz. Verilen yeni karar sonrası tüm diğer dosyalarda olduğu gibi Hasan Ocak dosyasını yakından takip edecek, Ocak ailesinin yanında olacağız.