Doç. Dr. Dilbaz, TBMM Sağlık Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda, "Elektronik Bağımlılık ile Elektronik Bağımlılıkla Mücadele ve Önlemleri" konulu bir sunum yaptı. Bilgisayar ve internet kullanımının, yaşamda önemli kolaylıklar sağladığını dile getiren Dilbaz, ancak bilgi akışını hızlandıran, iletişimi kolaylaştıran sanal alemin, yeni psikolojik, sağlık ve sosyal sorunlarını da beraberinde getirdiğini söyledi. Dilbaz, Türkiye'de ailelerin çocuklarına derslerine yardımcı olması için bilgisayar aldığını, ancak çocukların bilgisayar ve interneti daha çok oyun aracı olarak kullandığına işaret ederek, şöyle dedi: "Özellikle okul çağındaki gençlerde oldukça sık görülen internet kullanımının, gençlerin psikolojik ve bedensel gelişimlerini, sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkileyerek hem akademik hem de kişisel gelişmelerinde negatif sonuçlara neden olduğu görüldü. Yapılan bilimsel çalışmalarda, toplam kullanıcıların yüzde 1,98-3,5'i internet bağımlısı. İnternet bağımlılığı açısından risk olabilecek kullanıcıların oranı ise yüzde 8,6 ile yüzde 18,4. İnternet bağımlılığı her yaşta ve her cinste görülebilir. Ancak erkeklerde kızlardan 2-3 kat daha fazla. En büyük risk grubu ise 12-18 yaş arasındaki ergenlerdir." Dilbaz, uzun süre bilgisayar kullanan kişilerde boyun tutulması, el bileği sendromu, uyku saatlerinde azalma, gözlerde yorulma, aile ilişkilerinde aksama ve verim azlığı gibi sorunlar görüldüğünü bildirdi. İnternet bağımlılığı sorunun çözümü için çok yönlü yaklaşım gerektiğini belirten Dilbaz, "Çocuklarımızın internet kullanımı ile diğer etkinlikler arasında sağlıklı bir denge kurmasına yardımcı olmanın yolları aranmalıdır. Bu konuda okul ile aileler işbirliği yapmalı. İnternet kafeler denetlenmeli" diye konuştu. Türkiye'deki internet kullanıcıları Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürü (ASEGEM) Doç. Dr. Ayşen Gürcan da Türkiye'deki internet kullanımı konusunda TÜİK rakamlarından örnekler verdi. Türk ailelerinin yüzde 11,62'sinin kişisel bilgisayarının bulunduğunu dile getiren Gürcan, ülkemizde internet kullananların oranının yüzde 18 olduğunu ifade etti. Türkiye'nin MSN kullanımında dünya 3'sü olduğuna işaret eden Gürcan, ASEGEM'in "Türkiye'de Ailelerin İnternet Kullanım Durumları" konulu araştırmasını anlattı. İnternet erişimine sahip 4 bin anne ve baba ile 819 çocuk üzerinde yapılan araştırmaya göre, her 5 aileden 4'ünün evinde en az bir bilgisayar bulunuyor. En az internet kullananlar arasında yüzde 77,7 ile anneler son sırada yer alırken bunu yüzde 22,8 ile babalar, yüzde 0,6 ile de çocuklar izliyor. Araştırmaya göre, interneti bir seferde 30 dakikadan az kullanan aile bireylerinin oranı yüzde, 12. Aile bireyleri interneti gün içinde en çok 15.00-18.00 saatleri içinde kullanıyor. İnternetin mesai saatlerinde kullanma oranı ise yüzde 45. "Dijital zehir" Doç. Dr. Ayşen Gürcan, internet kullanımının neden olduğu sorunlar hakkında da bilgi verdi. Gürcan, internetin, aile bireylerini birbirinden uzaklaştırdığını ve yüz yüze iletişimi azalttığını söyledi. Araştırmaların, internet kullanıcılarının, tıpkı ilaç, alkol veya kumar gibi diğer bağımlılıklara benzeyen davranışları, internet kullanımı için de göstermeye başladığını ortaya koyduğunu anlatan Gürcan, internet bağımlılığını, "dijital zehir" olarak nitelendirdi. Gürcan, özellikle bilgisayar oyunlarının çocuklarda şiddete yönelim, vicdan duygusunun körelmesi, depresyon, şişmanlık eğilimi gibi sorunlara da yol açtığını ifade etti. İnternetin zararlarından korunmak için bilişim suçları yasasının bir ay önce hayata geçirilmesini isteyen Gürcan, Türkiye'de mutlaka yazılım değerlendirme enstitüsünün kurulması gerektiğini bildirdi. TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Cevdet Erdöl de komisyon olarak internet bağımlılığının önüne geçmek için yol haritası çıkarmaya çalıştıklarını söyledi. Bu tür toplantıları daha sonra da sürdüreceklerini ifade eden Erdöl, kurumlardan konuyla ilgili rapor isteyeceklerini, daha sonra yasal düzenleme için girişimde bulunacaklarını kaydetti.