Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) liderliğinde toplanan beş ayrı meslek örgütünün oluşturduğu Basın Özgürlüğü Misyonu, Cumhuriyet gazetesinin ziyaret etti. Gazetenin İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç'le görüşen temsilciler, Türkiye'deki haber alma hakkı önündeki engellerin kaldırılmasını istedi. Tutuklu Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu'nun eşi, ziyaretçilere üzerinde "Lütfen benim yerime yazın /Silivri" yazan kalemler hediye etti. RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, "Türkiye hükümeti ülkeyi kapalı devre yönetmeye çalışıyor, biz de iki yıldır demir parmaklıkların gerisinden seslerini duyurmaya çalışan gazetecilerle dayanışmaya çalışıyoruz" diyerek, "sesler tamamen kısılmadan" gereken gücü birlikte yaratmayı umduğunu söyledi.
Cumhuriyet'in haberine göre, Basın Özgürlüğü Misyonu, Türkiye’deki temaslarına başladı. Misyon katılımcıları, Türkiye’deki meslektaşlarıyla dayanışmak ve bağımsız medyaya giderek artan baskının referanduma olası etkisine hem Türkiye hem de dünyada dikkat çekmek için 2 Mart’a dek İstanbul ve Ankara’da temaslarda bulunacak. 120’den fazla ülkede üyesi bulunan Avusturya’nın başkenti Viyana merkezli IPI, Avrupa Konseyi’nde danışman statüsünde.
IPI Savunu ve İletişim Direktörü Steven M. Ellis, IPI Britanya yöneticisi ve BBC İskoçya Sorumlu Müdürü Sandy Bremner, Avrupalı Gazeteciler Derneği (AEJ) Başkanı Otmar Lahodynsky, İsveç PEN Genel Sekreteri Anna Livion Ingvarsson, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, RSF Savunu Danışmanı Sophie Busson ve Article 19 program sorumlusu Georgia Nash dün gazetenin Şişli’deki merkez binasına ziyarette bulundu. Heyet, Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve gazetenin İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, PEN Türkiye Genel Başkanı ve yazar Zeynep Oral, yazar Aydın Engin ile tutuklu yazar ve yöneticilerin eşleriyle bir araya geldi. IPI Savunu ve İletişim Direktörü Ellis, ziyaretlerinin iki temel sebebi olduğunu vurgulayarek, ilk sebeplerinin 11 yazar ve yöneticinin özgürlüğünden mahrum bırakıldığı bir dönemde gazeteye olan desteklerini göstermek olduğunu belirtti. İkinci sebebinse referanduma giden süreçte Türkiye halkının haber alma hakkı önündeki engellerin kaldırılması ve medyada tüm görüşlerin yer bulabilmesi için çalışmak olduğunu kaydetti.
RSF Türkiye Temsilcisi Önderoğlu, "Türkiye hükümeti ülkeyi kapalı devre yönetmeye çalışıyor, biz de iki yıldır demir parmaklıkların gerisinden seslerini duyurmaya çalışan gazetecilerle dayanışmaya çalışıyoruz" diyerek, "sesler tamamen kısılmadan" gereken gücü birlikte yaratmayı umduğunu söyledi. RSF Savunu Danışmanı Busson, RSF ve Article 19’in, 13 Mart’ta Cenevre’de düzenlenecek İnsan Hakları Konseyi’nde Türkiye’de basın özgürlüğünün durumuyla ilgili etkinlik düzenleyeceğini açıkladı. Busson, "AB hükümetleri, mülteci anlaşması ve Suriye politikası yüzünden Türkiye’deki hak ihlallerine sessiz kalıyor. Bu ihlallerin uluslararası medyada yer bulması için çalışmaya devam edeceğiz" dedi.
Gazetenin tutuklu yazar ve yöneticilerinin avukatlarından Fikret İlkiz, heyete, hukuki süreç hakkında bilgi verdi. İlkiz, "Gazeteciler gazeteciliklerinden ve haberlerinden dolayı tutukludurlar. Hükümetin hedefi muhalif ne kadar gazeteci varsa tutuklamaktır. Bu şekilde cezalandırma yolunu seçmişlerdir. Dava açmamak suretiyle peşinen bu cezalandırmayı sürdürmektedir” diye konuştu.
Anayasa Mahkemesi’nin, Türkiye’deki son yargı mercii olduğunu, eski genel yayın yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün, Anayasa Mahkemesi kararıyla tahliye edildiklerini anımsatarak, şöyle devam etti:
"Anayasa Mahkemesi şu an karar vermeyen, karar vermekten uzak duran bir mahkeme konumundadır. O zaman bizim son yargı merciimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’dir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, gazeteci davalarına bakmalıdır. Geri çevirmemelidir. ‘Anayasa Mahkemesi’ne başvurun’ dememelidir. Herkes şuan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını bekliyor. Üç gazeteci ile ilgili başvuruyu acil incelemeye almış durumda.”