Irak iç siyasetinde İran'ın büyük etkisi

Irak iç siyasetinde İran'ın büyük etkisi

Irak’ta giderek yalnızlaşan Başbakan Nuri El Maliki’nin bir zamanlar en büyük destekçilerinden biri İran‘dı. Ancak uzlaşmaz ve ayrımcı çizgisini bir türlü terk etmeyen Maliki her geçen gün onu iktidarda tutan yol arkadaşlarını kaybediyor. İran Ulusal Güvenlik Konseyi, salı günü yaptığı bir açıklama ile Maliki’nin iktidardan indirilmesine yönelik parlamento sürecini desteklediğini duyurdu. Siyasi uzmanlara göre bu açıklama Nuri El Maliki için yolun sonunun geldiğinin bir göstergesi.

Peki İran’ın komşusu Irak üzerinde bu kadar etkin olmasının sebebi nedir? Erfurt Üniversitesi’nde görev yapan Irak Uzmanı Siyasal Bilimci Profesör Ferhad Seyder, Saddam Hüseyin döneminde İran’da yaşayan Şii Iraklılarla kurulan sıkı ilişkiler sonucu Irak’ta tüm Şii örgütlerinin, siyasi partilerin ve milislerin İran etkisi altında olduklarini ifade ediyor. Seyder'e göre İran kendini Mezopotamya’daki yani Irak’taki bütün Şiilerin hamisi olarak görüyor aynı zamanda.

İran'ın Irak'taki üç ayaklı etkisi

İran’ın Irak iç politikasına tesirinin üç ayağı var. Bunlardan ilki siyasi ayak. Saddam Hüseyin rejimine karşı mücadele veren ve içinden hem Nuri El Maliki’nin hem de yeni başbakan adayı olarak geniş kesimlerin desteğini alan Haydar El Abadi’nin çıktığı Şii Dava Hareketi’ni yıllarca destekleyen İran bu ilişkinin bir sonucu olarak Irak iç politikasında söz sahibi. İkinci ayak askeri destek. İran, Saddam Hüseyin sonrası kurulan yeni Irak Ordusu’na ve militan Şii gruplarına yardım ediyor. Üçüncü ayak ise Şii mezhebine mensubiyetten kaynaklanan inanç ayağı.

Bazı siyasi uzmanlara göre bugünün siyasi koşullarında İran’ın kabul etmediği bir ismin Irak başbakanı olma şansı yok. Ancak diğer yandan Irak tamamen İran’ın kontrolünde denemez. İran'ın etkisini budayan olguların başında Iraklı Şiilerin ruhani lideri Ayetullah Ali Sistani geliyor. Ülkesinde büyük bir saygınlığa sahip olan Sistani, İran’ın Irak içişlerine müdahele etmesine açıktan karşı çıkıyor. Buna rağmen İran için Irak çok önemli bir ülke ve Tahran koşullar el verdiği sürece Irak’ta söz sahibi olmaya devam edecek. Profesör Ferhad Seyder, 'Şii Yayı' denen bölgede yani Lübnan, Suriye, Irak hattında söz sahibi olmak için Tahran'ın çok fazla emek ve para harcadığını ve bu plan içinde, Suriye ile aradaki bağı sağlayan Irak'ın, İran açısından vazgeçilemeyecek bir ülke olduğunu vurguluyor.

İran-ABD yakınlaşması

Bölgenin altını üstüne getiren IŞİD ya da yeni adıyla İslam Devleti örgütü zaten karmaşık olan güç savaşına yeni bir boyut getirdi. Öyle ki düşmanlıkları artık geleneksel bir hal alan İran ile Amerika Birleşik Devletleri bu terör örgütü ile mücadelede aynı safta yer alıyorlar. Carnegie Vakfı’nın Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta bulunan Ortadoğu Merkezi Müdiresi Lina Katip, Şiilere ait bazı kutsal mekanları tahrip eden ve Şii coğrafyasında ilerleyen İslam Devleti örgütüne karşı İran’ın bir süredir mücadele verdiğini belirtti. Katip, İran'ın Cumhuriyet Muhafızları’nın en seçkin birliklerini Irak’ta İslam Devleti örgütüne karşı mücadeleye destek için bu ülkeye gönderdiğini ve sözkonusu örgüte karşı hava saldırılarına başlayan ABD ile aynı safta yer aldığını dile getirerek, bu durumun iki ülke arasında bir diyalog başlatabileceğini belirtiyor.

İki ülke sadece İslam Devleti Örgütü ile mücadelede aynı safta yer almıyorlar. Irak Başbakanı Nuri El Maliki’den desteğini İran gibi Amerika da çekmiş durumda. Ayrıca yeni başbakan adayı Haydar El Abadi iki ülkenin de onayını almış görünüyor. Kısacası ortak çıkar gereği de olsa, Irak’taki karmaşık durum İran ile ABD arasında bir diyalog kurma fırsatı yaratmış oldu.