Türkiye’nin 400 yıla yakın süredir değişmeyen 560 kilometrelik bir sınırı paylaştığı, Suriye’deki krizin siyasi çözümü için Rusya’yla birlikte masaya oturduğu ancak mezhep farklılıkları nedeniyle de sık sık tartışmaların farklı cephelerinde yer aldığı İran, 19 Mayıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimleri için sandığa gidecek.
Yarışa katılacak altı aday arasındaki bazı isimlerin, seçim öncesinde aynı cephedeki adaylar lehine çekilebileceği konuşuluyor. Seçime ikiden fazla ismin katılması ve adayların herhangi birinin yüzde 50’nin üzerinde oy alamaması durumunda ise en çok oyu alan iki kişi arasında bir kez daha seçime gidilecek.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin göreve devam etmek için yarışacağı seçimler için Anayasa Koruma Konseyi’nce adaylığı kabul edilen diğer isimler; Cumhurbaşkanı Yardımcısı İshak Cihangiri, Meşhed kentindeki İmam Rıza Türbesi'ne vakfedilen mal ve servetleri yöneten Astan-i Kudsi Rezevi Başkanı ve eski başsavcı İbrahim Reisi, eski cumhurbaşkanları Haşimi Rafsancani ve Muhammed Hatemi’nin yardımcılıklarını yapan Mustafa Haşimiteba, Tahran Belediye Başkanı Muhammed Bakır Galibaf ve eski Kültür Bakanı Mustafa Mirselim.
Adaylığı İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney tarafından onaylanmayan eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın seçimlere katılmasına ise adayların uygunluğunu belirleyen Anayasa Koruma Konseyi’nden izin çıkmadı.
Siyasetin çoğunlukla muhafazakârlar ve ılımlı/reformcular arasında bir güç savaşı şeklinde pratik edildiği İran’da cumhurbaşkanları, mevcut dini lider Hamaney’in seçildiği 1981 yılından bu yana iki dönem üst üste görev yapıyor. Kadınlar ve şehirli genç İranlılar tarafından desteklenen ve seçimlerin favori adayı olarak gösterilen Ruhani’nin de bu geleneği bozmaması beklense de; dini lider Hamaney’in varisi olarak lanse edilen din adamı Reisi’nin ya da eski polis şefi ve hava kuvvetleri komutanı olan Tahran Belediye Başkanı Galibaf’ın mevcut Cumhurbaşkanı’nı zorlayabileceği belirtiyor.
Ilımlı/reformcular Ruhani, Cihangiri ve Haşimiteba ile muhafazakârlar Reisi, Galibaf ve Mirselim’in karşı cephelerde yer alacağı seçimlere katılan adaylarla ilgili genel bilgiler şöyle:
Görece ılımlı bir siyasetçi olarak bilinen 68 yaşındaki Ruhani, 2013 yılındaki seçimlerde Batı’yla ilişkileri geliştirmek, İranlılara daha fazla hak vermek ve devletin vatandaşların hayatları üzerindeki müdahalelerini azaltmak gibi vaatlerle, kadınlar ve genç İranlılardan geniş destek alarak göreve geldi.
Cumhurbaşkanı olarak göreve gelmesinden önce de nükleer müzakerelerde görev alan Ruhani, 2015 yılında P5+1 ülkeleriyle (Çin, Fransa, Almanya, Rusya, Birleşik Krallık ve ABD) arasında varılan nükleer anlaşmaya imza attı. Anlaşma kapsamında İran nükleer silah üretmesine yetecek düzeyde uranyum zenginleştirmeyeceğini kabul ederken, BM’nin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun askeri üslere ‘kontrollü girişine’ de izin verdi.
İran’a petrol, doğalgaz, finans, havacılık ve deniz taşımacılığı alanlarında uygulanan yaptırımların kaldırılmasının önünü açan anlaşma, Ahmedinejad sonrası dönemde ülke ekonomisinde mütevazı bir toparlanma yaratsa da, Ruhani’yi muhaliflerin eleştirilerinden kurtaramadı. Anlaşmanın İran’ın ekonomisini canlandırmak ve ülkedeki dar gelirlilerin hayatını geliştirmek konusunda başarısız olduğunu savunan muhalifler, Ruhani’yi ‘Batı’ya çok fazla şey vermekle’ suçladı.
Reformistler, merkezci ve hatta bazı ılımlı muhafazakarlar tarafından desteklenen Ruhani’nin, geçen seçimlerde verdiği vaatleri tam anlamıyla yerine getiremediği konusundaki görüş, ülkede gerçekleştirilen son anketlere de yansıdı. Yapılan ulusal ankete katılan İranlıların büyük bir kısmı Ruhani’nin ülkenin ekonomik problemlerini çözmek konusunda başarısız olduğunu belirtirken, gelecek hakkında da olumsuz görüş ifade etti. Katılımcıların yarısı, diğer ülkelerle ilişkiler, insan hakları ve ekonomi konusunda en çok şey başarabilecek aday olduğunu düşünseler de mevcut cumhurbaşkanının 19 Mayıs’taki seçimleri kaybetmesinin ihtimal dahilinde olduğunu söyledi.
Seçim kampanyasında 2013 yılında olduğu gibi özgürlük ve kadınlara daha fazla hak söylemlerini tekrarlaması beklenen Ruhani, ABD-İran ilişkilerinde tarihi olarak nitelendirilen bir görüşmeyi de gerçekleştirilen cumhurbaşkanı olarak tarihe geçti. Göreve gelmesinden yaklaşık 2 ay sonra New York’a giderek BM Genel Kurulu’na katılan Ruhani, dönemin ABD Başkanı Barack Obama’yla tarihi bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. İki lider arasındaki görüşme, 1979 yılından bu yana ABD ile İran arasında devlet başkanları düzeyinde gerçekleştirilen ilk doğrudan temas oldu.
İskoçya'daki Glasgow Caledonian Üniversitesi’nde hukuk doktorası yapan Ruhani, cumhurbaşkanı olmadan önce Uzmanlar Meclisi ve parlamentoda görev yapmıştı. Babası İran’ın son Şahı Rıza Pehlevi'nin karşıtı olan Ruhani de siyasi kariyerine Ayetullah Humeyni’nin destekçisi olarak başladı. İran’da yaptığı konuşmalar sebebiyle birçok kez gözaltına alınan Ruhani, 1977 yılındaki bir cenaze törenindeHumeyni için ‘imam’ nitelendirmesini kullanan ilk isim oldu.
Seçimlerde Ruhani’yi en çok zorlayacak adaylardan biri olarak gösterilen 56 yaşındaki Reisi, geçen yıldan bu yana İran’ın en varlıklı vakfı olan Astan-i Kudsi Rezevi'nin başkanlığını yürütüyor. İran’ın petrol dışı ekonomisinin en önemli aktörlerinden biri kabul edilen ‘bonyad’ların en etkililerinden biri olan Astan-i Kurdi Rezevi, İmam Rıza Türbesi’nin yanı sıra Meşhed kentindeki çok sayıda mülkün de yönetimini üstleniyor. Yıllık geliri 210 milyar dolar olarak açıklanan vakıf, Meşhed ve ülke ekonomisinde büyük rol oynuyor. GazeteciChristopher de Bellaigue’ye göre, kentteki en önemli kişi sorulduğunda Meşhedliler, belediye başkanı yerine vakfın yönetimindeki kişinin adını veriyor.
Yoksullara yönelik yardımlarıyla bilinen vakfın başkanlığına getirilmesinin ardından Meşhed’deki dar gelirli ailelerin yaşadığı bölgelere sıklıkla geziler düzenleyen ve İmam Rıza adına onlara un ve şeker bağışında bulunan Reisi’nin seçim kampanyası da iş olanaklarını artırarak yoksulluğu bitirmek ve yolsuzlukla mücadele üzerine kurulu. Reisi, sıklıkla kendisinin de yoksulluktan geldiğine vurgu yapıyor.
Peygamber soyundan gelenlerin kullandığı siyah türbanı takan Reisi, Hamaney’den sonra İran’ın dini lideri olabilecek kişiler arasında gösteriliyor. Hamaney’le yakın ilişki içerisinde olan Reisi’nin isminin dini liderlik için de adaylar arasında geçmesinin seçimlerdeki şansını artırabileceği belirtilirken, olası bir mağlubiyetin ise gelecekte bu pozisyona getirilmesine olumsuz etkisi olabileceği kaydediliyor. Öte yandan, olası bir dini lideri sandıkta mağlup etmek isteyecek seçmenlerin de Reisi’nin karşısında yarışacak adaylara oy verebileceğine dikkat çekiliyor.
İslam Devrimi sonrasında Kerec, Hemedan ve Tahran’da başsavcı olarak görev yapan Reisi’nin seçim süresince en çok eleştirildiği başlıklardan bir tanesi binlerce muhalifin idam edildiği 1988 yılındaki yargılamalarda üstlendiği rol. Humeyni’nin talimatıyla kurulan ’ölüm komitesi’nin dört üyesinden biri olan Reisi, muhalifler tarafından ‘Ayetullah-i Katliam’ (Katliam Ayetullahı) olarak adlandırılıyor. İdamlardaki rolü, Ayetullah Muntazari'nin oğlu Ahmed Muntazari'nin babasının 1988 idamlarına ilişkin eleştirilerini içeren ses kaydında da yer alan Reisi, konuyla ilgili olarak kamuya şimdiye kadar bir açıklama yapmadı.
Kariyerini, ruhani yol yerine hükümet kademelerinde ilerlemek isteyen din adamlarının seçimi olarak görülen hukuk alanında sürdüren Reisi’nin siyasi tecrübesinin olmaması de eleştirilerin bir başka odağını oluşturuyor. Ruhani’ye karşı güçlerini birleştiren muhafazakâr dernek ve partilerin kurduğu İslam Devrimi Güçleri Halk Cephesi’nin (JAMNA) Anayasa Koruma Konseyi’nden onay alan iki adayından biri olan, ancak seçimlere bağımsız olarak katıldığını dile getiren Reisi’nin, muhafazakârların ‘çatı adayı’ olmak konusunda Tahran Belediye Başkanı Galibaf’la rekabete girmesi bekleniyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine daha önce iki kez katılan, -2005’te Ahmedinejad, 2013’te Ruhani’ye karşı- Galibaf, muhafazakâr adaylar arasında öne çıkan diğer isim. JAMNA tarafından desteklenen iki adaydan biri olan 56 yaşındaki Tahran Belediye Başkanı Galibaf, 1997-2000 yılları arasında İran Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) Hava Kuvvetleri ve 2000-2005 yıllarında İran Polis Kuvvetleri’nin başı olarak görev yaptı.
Ülkede 1999 yılında gerçekleşen öğrenci eylemlerini kontrol altına alamaması halinde duruma müdahale edeceklerine dair dönemin Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’ye ‘tehdit’ mektubu yazan IRGC komutanları arasında yer alan ve 2003 yılındaki eylemlerin bastırılmasındaki rolü nedeniyle eleştirilen Galibaf, aynı zamanda ocak ayında başkentteki en eski binalardan biri olan Plasku’nun çıkan yangının ardından çökmesi ve 16’sı itfaiyeci, 26 kişinin hayatını kaybetmesinden de sorumlu tutuluyor.
Galibaf, aynı zamanda da büyük reklam kampanyalarıyla halka tanıtılan ancak hiçbir zaman hayata geçirilmeyen projeler nedeniyle de ‘yolsuzlukla’ suçlanıyor. Tahran Kent Konseyi’nin arazi satışlarında politikacılara indirim yaparak başkenti 1.8 milyar dolar borca uğrattığını iddia ettiği Galibaf’a yönelik suçlamalar arasında, kent yönetiminde yüksek maaşlı 4 bin 200 yeni pozisyon açtığı ve bu mevkileri kalifiye olmayan elemanlarla doldurduğu da yer alıyor. Galibaf’ın destekçileri ise bu iddiaların siyasi motivasyonlarla yöneltildiğini savunuyor.
Hakkındaki suçlamalar ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini daha önce iki kez kaybetmiş olması nedeniyle ilk başlarda muhafazakârların ortak adayı olması ihtimaline sıcak bakılmasa da, son yapılan anketler Galibaf’ın seçmenler arasındaki en popüler isim olduğunu gösteriyor. Reisi’nin tanınırlığının düşük olduğu belirtilirken, seçim günü yaklaştığında Galibaf’ın Reisi lehine adaylıktan çekilmeyi reddedebileceği kaydediliyor.
Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde, 1997-2005 yılları arasında Sanayi Bakanı olarak görev yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cihangiri’nin, seçimlere Ruhani’ye destek olmak için girdiği belirtiliyor. Seçim süreci boyunca hükümetin politikalarını savunacağı ve rakiplerinin saldırıları karşısında Ruhani’yi destekleyeceği düşünülen Cihangiri, medyada sıklıkla ‘siper’ ya da ‘kılıf aday’ olarak nitelendiriliyor.
59 yaşındaki Cihangiri’nin cumhurbaşkanı adayı olmasının sebeplerinden biri de, Anayasa Koruma Konseyi’nin herhangi bir sebeple Ruhani’yi yarış dışı bırakması durumunda reformistlerin adaysız kalmamasına yönelik bir hazırlık olarak görülüyor. Eski Cumhurbaşkanı Rafsancani ile yakın ilişki içinde olan Cihangiri’nin 19 Mayıs öncesinde seçimlerden çekilerek Ruhani’ye desteğini açıklaması bekleniyor.
Eski Kültür Bakanı Mirselim, görev yaptığı 1994-1997 yılları arasında kısıtlamaların ve sansürün artırılması yönünde verdiği kararlarla biliniyor. İslam Devrimi sonrasında emniyet müdürü olarak görev yapan ve ismi başbakan adayları arasında geçen Mirselim, Ruhani’nin Batı’yla kurduğu diyaloğun ‘etkisiz’ olduğunu ve yaptırımların kaldırılması konusunda başarısız kaldığını söylüyor.
Tahran’daki Amir Kabir Üniversitesi Makina Mühendisliği bölümünde akademisyen olarak görev yapan 70 yaşındaki Mirselim, 'İran Anayasası’nda yer alsa bile basın özgürlüğünü ellerine bırakamayacağını’ söylediği gazetecilerle ilgili olarak eski bir yazısında şu ifadelere yer veriyor: “Aptal basın, özgürlükle nasıl başa çıkacağını bilmiyor.”
Seçimlere katılan en yaşlı aday olan 71 yaşındaki Haşimiteba, ocak ayında hayatını kaybeden Rafsancani’nin cumhurbaşkanlığı döneminde, Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak görev yapmıştı. 2001 yılında katıldığı cumhurbaşkanlığı seçimlerini 10. sırada tamamlayan Haşimiteba’nın 19 Mayıs öncesinde adaylıktan çekilerek, Cihangiri gibi Ruhani’yi desteklemesi bekleniyor.