İran’da Süleymani için süren yas havası gerçek mi?

İran’da Süleymani için süren yas havası gerçek mi?

İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin ABD operasyonunda öldürülmesi bölgede gerilimi artırdı. Süleymani’nin bugün memleketi Kirman’daki defin törenine on binlerce kişi katıldı, yaşanan izdihamda en az 30 kişinin hayatını kaybettiği bildiriliyor. Süleymani’nin ölümünün ardından üç gün yas ilan edilen İran’da Pazartesi günü düzenlenen törenlere de yoğun katılım olmuştu.

İran doğumlu siyaset bilimci Ali Fetullah-Necad, İran'da rejim yanlısı ve karşıtlarını bir araya getiren törenler ve sergilenen birlik havasının yanlış yorumlanmaması gerektiği görüşünde. Fetullah-Necad, DW'nin sorularını yanıtladı:

DW: İran devlet televizyonu, Tahran ve diğer kentlerde düzenlenen veda törenlerine "milyonlarca" kişinin katıldığını duyurdu. Yabancı basın ise en az yüz binlerce kişiden bahsediyor. İran’da bir askeri lider için bu boyutta bir katılım normal mi?

Ali Fetullah-Necad: İran’da kamusal alandaki gösteriler ya da insanların toplanmasının normal şartlar altında mümkün olmadığını akılda bulundurmak lazım. Geçmişte rejimin eleştirel protestolara son derece zalimce tepki verdiği pek çok gösteri gördük. Kendi gösterilerine ise şimdi tanık olduğumuz sayılarda kişinin katılması için belirli taktikleri var. Örneğin memurlar, orta öğretim ve üniversite öğrencileri ve güvenlik güçlerinin bu toplantılara katılması teşvik ediliyor, aksi takdirde ceza alma tehdidiyle karşı karşıyalar. Ayrıca civar köyler ve küçük kentlerden de bu törenlere insan taşınıyor. Genelde yoksul olan bu insanlara yiyecek, içecek sözü veriliyor. Bu taktikleri İranlıların hepsi biliyor. Sadece yurt dışındakiler bilmiyor.

Kasım Süleymani için düzenlenen törenlerde ikinci bir faktörü de göz önünde bulundurmak gerek: Bu generalin son yıllarda devlet propaganda aygıtlarında nasıl lanse edildiği. Süleymani, İran’ın milli güvenliğini düşünen, IŞİD tehdidini başarıyla püskürtmüş, en önde gelen milli önderlerden biri olarak lanse edildi. Ancak İran’ın daha IŞİD kurulmadan iki yıl önce Suriye’de faal olduğuna, Tahran’ın izlediği politikaların IŞİD’in Irak ve Suriye’deki oluşum hikayesinin bir parçası olduğuna değinilmiyor. Bu süreçte General Süleymani de son derece güçlü bir rol oynadı. Her şeyden önce vatansever bir kahraman olarak lanse edilmesi, normalde rejim destekçileri arasında yer almayanları da etkiliyor. Diğer rejim temsilcileriyle karşılaştırıldığında daha popüler olması bu şekilde açıklanabilir.

Yani devlet talimatıyla yaşanan bir yastan bahsedebilir miyiz?

Evet, her halükarda öyle. Kasım’daki gösterilerin zalimce bastırılması sırasında ölen yüzlerce kişi için tören düzenlenmemesini eleştiren pek çok İranlı var. Çifte standardı burada açıkça görebiliyoruz.

Süleymani'nin ölümü İran’da büyük bir yas yarattı. Peki, ölüm haberi Ortadoğu’daki diğer ülkelerde nasıl karşılandı?

İran sınırları dışında, özellikle de Süleymani komutasındaki birliklerin faal olduğu ülkelerde generalin ölümü farklı yankı buldu. Irak, Suriye ve Filistin bölgelerinde sokaklarda sevinç sahneleri görülüyordu.

Kasım Süleymani İran’ın bölgesel politikalarının çehresi ve mimarı olarak, Suriye’de Esad rejimine verdiği destek olsun, İran bağlantılı Iraklı milisleri yönlendirmesiyle olsun ve son olarak Ekim ayı başında başlayan Irak’taki protestoların kanlı bir şekilde bastırılmasına katkısı olsun, eli kanlı biri olarak kabul ediliyordu. Bunların talimatını Süleymani verdi. Bu insanlar için Süleymani’nin öldürülmesi bir kurtuluş anlamına geliyor.

İran’da birkaç hafta önce zor yaşam koşulları nedeniyle pek çok insan sokaklara çıktı, protesto gösterilerine katıldı. Şimdiki toplu yasta ise bundan eser yok. Bu nasıl açıklanabilir?

Cenaze törenleri devletin sahnelediği, içeriye ve özellikle de dışarıya doğru birlik göstermesi hedeflenen organizasyonlar. İran gibi son derece otoriter bir sistemde özgür protesto ve toplanma imkanı yok. Bu görüntülere bakarak tüm İranlıların sıkı sıkıya yönetimin arkasında olduğu sonucunu çıkarmamak gerekir. Süleymani’nin öldürülmesi, insanların Süleymani’nin de dahil olduğu baskıcı bir rejime karşı eleştirilerinde ya da ülkedeki sosyo-ekonomik sefalette bir şey değiştirmiyor. Bu tür dönemlerde insanlar kendini geri çeker, sokağa çıkmaz. Sokağa çıkmak zaten tehlikeliyken şimdi daha da tehlikeli olur. Süleymani olayı ve devlet tarafından çok etkili bir şekilde yönlendirilen törenler İran’daki pek çok gerçekliğin üstünü örtse de bu gerçeklikler yüzeyin altında fokurdamaya devam ediyor.

İran doğumlu siyaset bilimci Dr. Ali Fetullah-Necad 2017’den bu yana Doha’daki Amerikan düşünce kuruluşu Brookings Institution’da konuk bilim insanı olarak çalışmalarını sürdürüyor.