İran’dan Van’a uzanan bir sığınmacı kadın hikâyesi: Üç çocuğumla beraber hayata tutunmaya çalışıyoruz

İran’dan Van’a uzanan bir sığınmacı kadın hikâyesi: Üç çocuğumla beraber hayata tutunmaya çalışıyoruz

İran'da Van'a üç çocuğuyla sığınmacı olarak gelen Fatima Remezani, çocuklarına bakmak için bulduğu her işte çalışırken, iftira ve tacizlerle de maruz kalıyor.

Fatima Remezani, Van’a ulaşabilen ve burada kalan sığınmacılardan birisi. 2017’de siyasi nedenlerle eşi ve iki çocuğuyla kente yerleşen 32 yaşındaki Remezani, hamileyken eşi tarafından terk edilmiş. Üçüncü çocuğunu Van’da dünyaya getiren Remezani, hiç bilmediği Van’ın merkezinde, sakinlerinin çoğunun İranlı olduğu bir apartmanda daire kiralamış ve bulaşıkçılıktan komiliğe birçok işte çalışarak kirasını ödemeye çalışıyor. Halen bir otelde temizliğe giderek yaşamını sürdüren Remezani, yaşadıklarını şu cümlelerle anlatıyor:

“2017 yılında geldik Van’a. İki çocuğum ve eşimle geldik. Burada üçüncü çocuğuma hamile kaldıktan sonra eşim bizi bir gece terk ederek kayıplara karıştı. Kimisi başka kadınla gitti diyor kimisi başka bir şey. Akıbeti hakkında hala bir şey bilmiyoruz. Şimdi 10, 6 ve 1.5 yaşlarında üç çocuğum var. Hem çalışıp hem çocuklarıma bakmak zorunda kaldım. Ayrıca borçlar da vardı, eşim onları da bana bıraktı. Çocuklarım okula gidemiyor. Ben işe gittiğimde büyük oğlum Hüseyin kardeşlerine bakıyor”.

Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nın haber portalı, Gazetecilik Platformu'ndan Şenol Balı'nın haberine göre, ayda birkaç gün çalışabildiğini aktaran Remezani, 750 TL’lik kirayı vermek ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamak için her işi denediğini ama yetemediğini dile getiriyor: “Özel bir otelde temizlik işçisi olarak çalışıyorum. Haftada birkaç gün çağırıyorlar ama o da yetmiyor. Kızılay’dan aldığımız 600 lira var. O da ne kiraya ne de mutfağa yetiyor. Birçok yere başvuruda bulundum ama kimse yardımcı olmuyor”.

“22 yıl hapis cezası aldım”

Kanada’ya gitmek için vize başvurusunda bulunduğunu, ancak henüz bir cevap alamadığını söyleyen Remezani, Türkiye’ye neden geldiğini de şöyle anlatıyor:

“İran’dan siyasi nedenlerden dolayı çıkmak zorunda kaldım. 22 yıl hapis cezasına mahkûm edildim. Kaldığım evin tapusunu teminat olarak verdim ve cezaevinden izinli olarak çıkabildim. Çıktığım gibi de kaçtım. Ardından Irak’a geçtim, burada da rahat bırakmadı İranlı yetkililer. Bu yüzden Iraklı yetkililer oradan da çıkmamı istediler. Ben de çocuklarım ve eşimle beraber kaçak yollardan Türkiye’ye geldim. Burada da uzun süre evsiz kaldık”.

“Ev sahibim evi terk etmemiz için süre vermiş”

Ev sahibinin evden çıkmalarını istediğini belirten Remezani, bu süreçte iftiralarla, tacizlerle de boğuştuğunu şu sözlerle anlatıyor: “Ev sahibi evden çıkmamı istiyor. Kapıya gelip rahatsız ediyor, taciz ediyor. Her gün başka bahaneyle geliyor. Yalnız yaşıyorsun, nereye gidiyorsun veya evine niye bu kadar misafir geliyor diye soruyor. Çocuklarımı eve bırakmak zorunda kalıyorum işe giderken. Çalışmazsam kim bakacak bana. O da evde çocukları yalnız bırakıyor. Nereye gidiyorsun, pis işler yapıyorsun diye iftiralarda bulunuyor, suçluyor beni. İki hafta süre vermiş evden çıkmam için. Şu an bildiğim tanıdığım kimse yok. Nereye gidebilirim ki? Küçük çocuğum hasta, tedavi ettiremiyorum. Buralardan gitmek istiyorum. Üç çocukla beraber hayata tutunmaya çalışıyoruz ama bu çok zor. Bazen hayatıma kıymaya çalışıyorum ama çocuklarım aklıma geliyor ve vazgeçiyorum”.

“Daha on yaşındayım ama kendimi çok büyük hissediyorum”

Remezani’nin en büyük oğlu Hesam, annesiyle benzer duyguları dile getiriyor. Kardeşlerine bakmak zorunda kaldığını anlatan Hesam, şunları söylüyor: “Daha on yaşındayım ama kendimi çok büyük hissediyorum. Annem evde olmadığında kardeşlerime bakıyorum, yemek yedirip onlarla oynuyorum. Şu an parka gidip oynamak veya okula gitmek istiyorum ama olmuyor. Kimsesizlik çok zor. Keşke babam veya başka bir büyüğümüz yanımızda olsaydı”.