Bugün (7 Eylül 2018) yapılacak Tahran Zirvesi öncesinde açıklamalarda bulunan İran Dışişleri Sözcüsü Behram Kasımi, "Zirve, işbirliği alanlarımızı artırmak için iyi bir fırsat olacak ve bu vesileyle günümüz dünyasında tek bir ülkenin dünyanın tamamı için karar alamayacağını ilan etmiş olacağız’ dedi.
TIKLAYIN - İdlib için kritik zirve bugün
Zirvenin Suriye eksenli gelişmeler dışında ikili ilişkileri de ivmelendireceğini söyleyen Kasımi, “Zirvede ABD’nin ülkelerimizi hedef alan tehdit ve baskıları karşısında nasıl bir kapasiteye ve güce sahip olduğumuzu öğrenme fırsatımız olacak” dedi.
Kasımi, “Umarım, bizleri hedef alan zorbalıklar karşında birlikte direniş göstermeyi öyle bir organize ederiz ki bizim milletlerimizin kötüğünü isteyenler bu sahneyi başarısız bir şekilde terk eder” ifadesini kullandı.
Aydınlık'tan Yakup Aslan'ın sorularını yanıtlayan Kasımi’nin yanıtları şöyle:
- Sayın sözcü, İran İslam Cumhuriyeti’nin ev sahipliğinde yapılacak, Türkiye, Rusya, İran liderler zirvesinde gündem elbette Suriye. Bölgesel yeni gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda zirvede hangi konular ele alınacak?
Tahran’da düzenlenecek zirvenin asıl konusu Suriye olmasına rağmen üç ülke liderinin de bir araya gelmesinin diğer önemli konu başlıkları birlikte müzakere edilmesi için güzel bir fırsat olacağını düşünüyorum.
Özellikle de bölgesel ve uluslarası koşullarda üç ülke ilişkilerini göz önünde bulundurak Türkiye-Rusya, Türkiye-İran, İran-Rusya, İran-Türkiye arasında yapılacak ikili görüşmelere zemin hazırlayacak uygun bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. Buna ek olarak yeni koşullar içerisinde, yeni işbirlikleri için olanakların oluşmasını sağlayacağını düşünüyoruz. Özellikle ABD olmak üzere bazı ülkelerin, İran, Türkiye ve Rusya’yı hedef alan tehdit ve baskıları karşısında nasıl bir kapasiteye ve güce sahip olduğumuzu öğrenme fırsatımız olacak. ABD’nin bu davranışı, kendini fazla beğenmesinden, kendisini dünyanın merkezinde görmesinden ve yersiz bir şekilde kendine güveninden kaynaklanıyor. ABD kendi isteklerini kendi arzularını ülkelerimize dayatmak istiyor.
Zirve, işbirliği alanlarımızı artırmak için iyi bir fırsat olacak ve bu vesileyle günümüz dünyasında tek bir ülkenin dünyanın tamamı için karar alamayacağını ilan etmiş olacağız. Zira günümüzün dünyası işbirliği, dostluk ve iyi ilişkiler dünyasıdır. Umarım bu zirve ile birlikte, aramızda var olan işbirliği alanlarını genişleterek, yakınlaşmayı, ilişkilerin derinleşmesini ve bizleri hedef alan zorbalıklar karşında birlikte direniş göstermeyi öyle bir organize ederiz ki bizim milletlerimizin kötüğünü isteyenler ve bize karşı olanlar bu sahneyi başarısız bir şekilde terk eder.
- Suriye’de şimdi gündem İdib operasyonu. İran İslam Cumhuriyeti, İdlib özelinde Suriye’de askeri mi yoksa siyasi bir çözümden mi yana?
İlk başından bu güne defalarca dile getirdiğimiz gibi Suriye’de askeri varlığımız yok. Bizim Suriye’deki varlığımız, Suriye hükümetinin isteği üzerinedir ve Suriye’deki varlığımız sadece danışmanlık seviyesindedir. Bu varlığımız çok güçlüydü ve hala devam ediyor.
Biz Suriye ordusuna terörle mücadelede yardım etmeye çalıştık, ne mutlu ki bu süre içerisinde Suriye’nin farklı bölgelerinin terörden arındırma sürecinde bir çok başarı elde edilmiştir. Terözim bu ülkede açık ve net bir şekilde yenilgiye uğradı. Ne mutlu bu durum Irak’ta da gerçekleşti ve teröristlerin diğer ülkelere ilerleyişi büyük ölçüde önlendi. Bu bizim ülkemiz ve bölge ülkeleri arasında yapılan işbirliği sonucunda elde edilen büyük bir başarıdır. Bütün dünyanın, barış ve güvenlik için gösterilen bu çabaların kıymetini bilmesi gerekiyor.
Dediğim gibi bizim Suriye’deki varlığımız danışmanlık seviyesinde ve siyasi bir varlıktır, orada askeri gücümüzün bulunması askeri tehçisatımız bulunması ve askeri gücümüzün olması söz konusu değildir. Tabi Rusya’nın Suriye’deki varlığı daha farklı ki onlar da Suriye hükümetinin daveti üzerine oradalar. Rusya aynı zamanda hava savunma sistemleri ve hava güçleriyle aktif bir şekilde Suriye’de buluyor. Umut ediyoruz ki Suriye hükümeti ve halkı kendi ülklerini teröristlerin işgalinden kurtarıp normal koşullara dönebilsinler ve aynı zamanda gerekli siyasi süreçleri de oluşturabilmek için uygun zemine dönebilsinler.
Nihai olarak Suriye’nin ve bu sorunların çözüm yolu siyasidir. Suriye’nin ülke sathındaki tüm terör unsurlarından arındırılmasının ardından, Suriye hükümeti ve milletinin ülkelerinin geleceğini belirleme sürecininde nasıl bir seçim yapacağına tanıklık edeceğizi düşünüyorum elbette biz de bu karar saygılı olacağız.”
- Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Fırat’ın doğusunda ayrı bir federasyon kurulmasına müsaade etmeyeceklerini belirtti. Bildiğiniz üzere buradaki terör örgütleri ABD kontroünde hareket ediyor. İran İslam Cumhuriyeti, ABD’nin Suriye’de Fırat’ın doğusundaki varlığını ve buradaki grupların Suriye’den ayrılma taleplerini nasıl karşılıyor?
Suriye’nin toprak bütünlüğü ve milli egemenliği korunmalıdır. Çünkü geçen yıllarda ödenmiş olan tüm bedeller bunun içindir. Bu bedel bir grubun başka br ülkenin desteği ile o ülkenin egemenliğini zayıflatamaması içindir. İran İslam Cumhuriyeti’nin politikası Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumaktır. Suriye kendi bağımsızlığını korumalı ve milli egemenliğini sağlamalıdır.
Amerika, ne Suriye hükümetinin daveti üzerine oradadır ne de Amerika’nın böyle bir müdahalehakkı vardır. ABD’nin Suriye’ye müdahalesi yasadışıdır ve bütün uluslarası kanunlara aykırıdır. ABD en kısa zmanda Suriye’den çıkmalıdır. Suriye, Suriye halkına aittir ve halk güçleri, savunma güçleri ve hükümeti tarafından halkın istediği şekilde yönetilmelidir.
Biz bölgemizde Suriye gibi önemli bir ülkenin bölünmesine seyirci kalamayız. Nasıl ki Irak’ta, halkın büyük direniş sayesinde ülke birliğinin korurnması sağlandı bu durum Suriye için de geçerlidir. Malesef bölge dışındaki bazı güçler, bölgesel krizlerle bölge ülkelerini hedef alıyor, bu ülkelerin bölünmesi ve zayıflaması doğultusunda çabalıyor. Bu yapılanlar uluslarası kanunlara aykırıdır, bölge halkı ve bu ülkelerinin halkları, yabancı hükümetlere ve bölge dışındaki güçlere bu izni vermeyecektir. Yabancı güçlerin bölge ülkeleri hakkında karar verme ve görüş bildirme hakkı yoktur.